Yıl 2003…
Akçay’da, yurdun dört bir yanından gelen gencecik fidanları, üniversiteli misafirlerimi ağırlıyordum. Onlar oğlumun sınıf arkadaşlarıydı.
Her biri farklı bir şehrin, farklı bir hikâyenin tohumuydu. Rize’den gelen öğretmen adayı delikanlı, çay hasadı için erkenden ayrılmak zorunda kalışını, yarı sıkıntılı bir gülümsemeyle anlattı. O “Altın Gençler”den öğrendim acı gerçeği: Verim coşsun diye toprağa zerk edilen GDO’lu gübrenin, aslında toprağı yavaş yavaş öldürdüğünü. Yanlış tarım politikalarının yurdumuzun bereketi üzerindeki gölgesini ilk o zaman hissetmiştim.
Bugün ise umudu, 70 yaşındaki bir Türk Kadını, Cemile Kayaoğlu Hanım’ın ibretlik hikâyesinde buluyoruz. O, 34 yıldır düşen her sonbahar yaprağını kutsal bir emanet gibi topluyor. Sokaklardan süpürdüğü bu hazineleri, annesinin öğüdüyle 60 santim derine gömerek en doğal, en humuslu gübreye dönüştürüyor. Panikleyişi bile toprağa olan aşkından: “Uyku uyuyamıyorum bazen, yapraklar düşecek, kaçıracağım diye.” O yapraklar, bizim üzerinde çıtır çıtır yürümenin keyfini çıkarıp çöpe attıklarımız…
Biz, Cemile Hanım’ın hassasiyetinin tam tersi bir yolda ilerledik. Gölleri kuruttuk. Ağaçları yaktık. Toprağı siyanür ve GDO ile zehirledik. Tertemiz kalan son sığınağımız gökyüzünü bile fabrika atıklarına ve metal çöplüğüne çevirdik. Yeryüzü ağır balistik füzelerle titrerken, buzullar eriyor; asırlık bilinmeyen virüsler, ölmekte olan dünyaya yayılıyor.
Sözün bittiği yerdeyiz. İnsanlık çoktan ölmüşken, şimdi dünya yavaş yavaş can veriyor.
Ne diyelim?
Toprağını seven Edirneli Cemile Hanım’ın bu ibretlik başarısı, yanlış gübrelere karşı kutsanmış bir sonbahar direnişidir.
Emine PİŞİREN/ Akçay
#edirne #sonbahar #güneş #yaprak #tarih #gelenek
#kültür #sanat #kapıkule #döviz #alışveriş #euro #para #temizlik #organik #doğal #kompost #fyp























