Hayalindeki kırmızı bisikletti almak istediği. Kırmızı bisikletiyle tura çıkmak, bacakları tutmayana kadar sürmek ve yol kenarında yorgunluktan sızmaktı arzusu.
Bu yaşta aklını çelen bisiklet, yaz başında yeniden saman alevi gibi parladı. Parlama iki tekerin çok konuşulmasına neden oldu. Denize bisikletle gidecek kum ve çakılda dahi üzerinden inmeyecekti.
İki teker tüm heybetiyle dönüyordu hayalinde, önüne heybe takacak ve adına zamane katırı diyecekti. Bahçıvanın toprağı sevmesi gibi, kırmızı bisikleti öyle seviyordu.
Kardeşim başaramayacağı işten bahsetmezdi. Bu durumda insan başardığı iş için yaratılmıştır, diyebiliriz. Kendisine bisikletin bu kadar sevilecek ne tarafı var ki? Diye sorduğumda darılırdı. O gün denize farklı zamanlarda gittik. Bu günlerde onunla normal konuşmak için, kırmızı kelimesinin yanına bisikleti getirmek gerekirdi. Demek ki özgürlüğünün kendine göre bir özelliği vardı.
Satıcıya, yalnız kırmızıların özelliğini sırala dediğinde güldüm. Orada da bana sinirlendi. Alacak gücü olmasa da satıcı ile arasında sıcak bir ilişki kuruyordu. Hemen atılır, kimseye laf bırakmaz ve dediklerini kabul ettirirdi. Konuşmasını nereden okumuş ve öğrenmişti. Gerçi öğreneceği beliydi çünkü umut doluydu.
Başak parasıyla bisikleti alamazsa hayalleri sönerdi. İki tekerleğin olumsuzluğu konu olduğunda genelde susmayın tercih eder, üstü kapalı da olsa konuşmazdı. Bu davranışı da kendine güvendiğini göstermesi bakımından ilginçti.
Spor ve ulaşım için, bisiklet gerekir diyen arkadaşı bisiklet yolların yapılıp yaygın hâle gelirse herkes bisikletsiz yaşamayı düşünemeyecek dedi. Arkadaşıyla beraber görücüye çıkmış gibiydiler. Sevgi ve umut insana bazen zor anlar yaşatır, boşuna dememişler.
Taşımacılıkta ele avuca sığmayan bisiklet ancak zevk adına yolları aşındırırdı. Bisikletiyle gösteri yapanlar tüm zarafetiyle yollara düşen araçlar gibiydi. Düşe kalka öğrenilen, öğrenildikten sonra da bırakılmayan, kas gücüne dayalı bir araçtır bisiklet.
Üzerinde yapılan cambazlıklar ve yarış için kullanılması bisikletin gündemde kalmasını sağlar. Sürücüye kölelik yapsa da engebeli yollarda ondan verim alınmaz.
Bisiklet küçük yaşta şımarık çocuklara hastı. Dikkat edilmezse huysuz katır gibi, seni sırtından atar. Sırtından düşsen de alıştığın için, aklını karıştırır. İkinci gün yine sırtına atlardın.
Toplumda kullanıcı sayısı artmadığı için, yollarda görülmüyor ve taşıma işlevi gelişmiyordu. Hava muhalefetinde yola çıkılamazdı. Onun için, sonbahar ve kış mevsiminde ortalıkta görülmezdi.
Hırsa kapılıp uygun olmayan bir ortamda kullanılması hâlinde tepetaklak gitmek kaçınılmaz sondu. Arkadaşıyla üç dört günlüğüne tura çıkacak olan kardeşim, böyle bir zorluğa katlanabilme arzusu nereden geliyordu.
Bisikletin sürüş keyfinden başka bir özelliği de yoktu.
Kardeşim kolları sıvadı, çalışmaya başladı. Babam da ona kol kanat oldu ve bisiklete bir adım daha yaklaştı. Buna rağmen babam kırkından sonra bana saz çaldırtacak dedi.
Kardeşimin bisikleti aldığında hareketini izlemenizi isterdim. Konuşuyor, gülüyor, bisikleti siliyor ve tekerlerini yıkıyordu. Denir ya bir gülücük çok şey anlatır, diye. Arkadaşıyla ilk defa deniz kenarına indi ve kumda tur attı.
Pazar günü denize hazırlandık. Yiyeceğimizi ve topumuzu aldık. Kardeşim ise sevgili bisikletiyle bizden önce çıktı. Yol inişti ve bisikletin sırtında gitmek bayağı bir deneyim istiyordu. Çünkü hız gittikçe artıyordu. Hızın artığı bir anda kardeşim fren aniden çekiyor ve bisiklet onu sırtından atıyor. Kardeşim kaştan aşağı uçarken herhalde bisikletin rengi aklına gelmemiştir. Öyle ki, dikenliğin ortasında kendini buluyor. Yolunu yalnız kör kaybetmez, acemi de aynı yolun yolcusudur.
Kardeşimin bağırmasını yolun başından biz bile duyduk. Dikenler her tarafına batmış çizmiş ve kan revan içerisinde kalmış. Biz yetiştik ama yapabileceğimiz çok az şey var. Komşulardan duyanlar geldi ve dikenleri keserek onu kurtardık. Kurtardık ama göze kaçan toz dağ kesilirmiş. Onun gibi, her tarafı kan içerisindeydi. Koluna girdik ve deniz kenarına gittik.
Dikenlerin çıkarılması esnasında bağırıyor dayanamıyorum diyordu. Dikenleri temizledik, tuzlu su kanın durmasına yardım etti. Böylece kırığı filan olmadığı için, sevindik. Kardeşim bisikletine laf ettirmiyordu. Böyle bir kazadan sonra, sevginin de bu kadarına pes doğrusu dedik.
Bisiklet ile ilk macerası pek hoş olmamıştı.
Hasan TANRIVERDİ