Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Pazartesi, Aralık 8, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ertuğrul ERDOĞAN

Bir Kumpasın Hikayesi

Ertuğrul ERDOĞAN Yazar Ertuğrul ERDOĞAN
23 Nisan 2016
Ertuğrul ERDOĞAN
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının 95. yılı kutlamalarının TBMM”deki resepsiyonu, Güneydoğu”da terör nedeniyle şehitlerimiz bahane edilerek kutlanmamasına şaşırmadım. Çünkü daha önceleri de Ulusal Bayramlarımız için bu tür girişimler yapılmıştı.

Şehitlerimiz sonsuzluğa uğurlanırken yakınlarının, “Ağlamayacağım! Teröristleri sevindirmeyeceğim!” diyen haykırışlarını televizyonlarda hep birlikte izledik. Böylesi Ulusal Bayramların kutlanmaması doğru mudur? Bence hayır! Bunu yapmak düşmanları daha da sevindirir. Hem şehit olanlar, çocukların ellerindeki bayrakları ve o gülen yüzleriyle birlikte bayramlarını kutlamalarından dolayı ruhları mutlu olmaz mıydı? Onlar ne uğrunda ölmüşlerdi? Vatanları için değil miydi?

Ama Cumhuriyetin ve Ulusal Egemenliğin sonsuzluğa doğru yaşayacağına inanlar, ulusal bayramlarımızı çocuklarıyla birlikte her ne olursa olsun yine de yürekten kutlayacaklardır. Şimdiden çocuklarımızın ve ulusumuzun bu önemli bayramını yürekten kutluyor, bunu bizlere sağlayan Başta Atatürk olmak üzere onun silah arkadaşlarını da minnetle anıyorum.

Gelelim hikâyemize… Bu öyle bir hikâye ki buna hep birlikte şahit olduk. Bu hikâyenin adı “Ergenekon”du. Bu hikâyenin yan ürünü “Balyoz” du. Yani kumpastı… Atatürk ve Cumhuriyet sevgisiyle dolu Asker ve gazetecilerle birlikte daha birçok görevlerde bulunanların içeride yıllarca yattığı zamanların hikâyesiydi bu…

Yargıtay, “Ergenekon diye bir örgüt yoktur” kararını verdi. Askerlere kumpas yapıldığı tescillenip adalet yerini geç de olsa sonunda buldu.

Önce bu dava niçin başladı? Kimler başlattı? Bu konuda kafa yoranların bilmeyeni yoktur. İktidarca “Ne istediler de vermedik” denilen ve daha sonra “paralel” adı verilen örgüt yapılanması yıllar öncesinden sinsi sinsi yayılarak devletin her kademesine sızmıştı. Çünkü yıllardır sermayelerini de güçlendirerek din eksenli devlet yapılanmasını hayata geçirebilmenin çalışması içindeydiler. Ordu”ya Emniyete, Yargıya ve devletin her kademesine sistematik bir şekilde yuvalanmışlardı. Bu davayı senaryolaştıranların eseri olduğunu ve onlarca kumpas kurularak yapıldığını; o dönemin iktidarı daha sonra “Aldandık” diye belirtmişti.

Her şey 12 Haziran 2007 yılında bir ihbarla başladı. Ümraniye”de bir gecekondunun çatısında 27 adet el bombasının yakalanması ve bu bombaların Cumhuriyet Gazetesi”ne atılan bombalarla aynı seriden olduğu belirtilen dava, yurt dışına kaçan ve o dönemde altına zırhlı Mercedes verilen Zekeriya ÖZ”e verilerek başlandı. Adı da “Ergenekon” konmuştu…

Orgenerallerinde aralarında bulunduğu değişik rütbedeki askerler, sabaha karşı evleri aranarak çocukları ve eşlerinin gözleri önünde elleri kelepçelenerek tutuklandılar. Ardından parti yöneticileri, gazeteciler, Atatürkçü Düşünce Derneği Üyeleri, Ticaret Odası Başkanı, Üniversite Rektörleriyle görevlileri, hükumeti eleştiren dergi yöneticileri, hatta Sisi lakaplı Seyhan Soylu, Sanatçı Nurseli İdiz, eski belediye başkanı, derken, tutuklananlar 1 nci, 2 nci ve 10 ncu dalga olarak değerlendirildi.

Adres Silivri”ydi… CD”ler üzerinden (sahte oldukları daha sonra tescillendi) Davalar görülürken onlara destek verenler cezaevinin önünde toplandılar. Kalabalıkların haykırışlarına polisler, biber gazı ve coplarını kullanarak ortalığı toz dumana kattılar.

Dava, toplumda ayrılıklara yol açmıştı. İktidar tarafı davanın Savcılığını üstlenirken, muhalefet ise Avukatı olmuştu… Demeçler verildikçe, tutukluların suçluluğu topluma algı operasyonu gibi yansıtılıyordu… Yandaş basın durur muydu? Onlarda siyasilerin demeçlerinden aldığı kuvvetle televizyon kanallarında yaptıkları programlarında verip veriştirdiler tutuklananlara… Hatta Rasim Kütahyalı denilen gazeteci (bana göre değil) davaya bakan Savcı Zekeriya Öz”ün heykelinin bile dikileceğini belirtmişti. Tutuklananları yargılanmadan suçlu ilan ettiler… Kanallarında konuştukça ve gazetelerinde yazdıkça, iktidara oy veren veya vermeye meyilli olanları bile ikna etmeyi başarmışlardı…

Yıllar geçtikçe konu ısıtılıp ısıtılıp seçim meydanlarında siyasilerin malzemesi oldu. Meydanlarda anlatıldıkça oylar cebe girdi. Tutuklananlar mı? Onlar haksız yere tutuklandıklarını bildiklerinden içeride birbirine kenetlendiler. “Asker aç da kalır, susuz da…” diyerek onurluca direndiler. Morallerini yüksek tuttular… Bazıları iftiralara dayanamadı, kansere bile yakalandı… Kitap yazdılar. Yakınları üzüntülerinden hasta oldu. Hatta bazıları da öldü… İzinle cenazelerine katıldılar. Çocuklarını özlediler… Mesleklerini özlediler… En önemlisi de özgürlüklerini özlediler… Dışarıya sürekli umutlarını “selam” diye gönderdiler…

Sahi unutuyorduk… Bu davanın başlangıcında kod adı İpek olan ve 2001 yılında otomobil dolandırıcılığı ile tutuklanan, ajan, gazeteci, televizyoncu olan ve Gülen Cemaati ile İşçi Partisi içine sızarak edindiği bilgileri dönemin MİT Genel Koordinatörü Mehmet Eymür”e sızdıran Tuncay Güney diye birisi vardı… O dönemlerde sürekli televizyonlara çıkıp Ergenekon konusunda konuşuyordu… Hatta Kanada”ya kaçarak oradan da zaman zaman televizyon programlarına katılarak konuşmuştu. Sanık mıydı? Hayır. Tanık mı? O da değildi? Yalnızca firari şüpheliydi. Şimdi neler yapıyordur? Kırmızı bültenle aranıyor mudur? Türkiye”ye getirilecek midir? Zira kumpasın şifreleri onda gizliydi…

Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ bile terör damgası ile tutuklanarak cezaevine girdiği ortamdaki gelişmeler gözlerimizin önünde yaşanırken, ülke olarak seçimlere girdik. Davanın Savcılığını üstelenen iktidar, demeçlerinde ve seçim meydanlarında seçmenlerine Ergenekon davasını propaganda aracı olarak işledi. Tutuklanan askerler, seçmenlerin gözünde aşağılandı. Davanın Avukatlığını üstlenen CHP, meydanlarda AKP”lilerce “Ergenekon” damgasıyla seçmenlerine şikâyet edilerek oylar alındı.

Sonuçta dava düştü…

Askerler aklandı ve her biri haklı olarak devlete tazminat davası açarlarken birçoğu da haklı olarak milyonları bulan davaları kazanıyorlardı. Milyonlar bile onların içeride yattıkları saniyelerin karşılığı olamazdı. Çünkü gelecekleri ve hayalleri karartılmıştı. Ancak, devletin bütçesinden çıkan bu paraları kimler ödeyecekti? Bu kararları verenlerin hiç mi suçu yoktu? Veya oy almak için davanın Savcılığına soyunan ve demeçleriyle oy alarak iktidara gelen siyasetçilerin hiç mi suçu yoktu? Ya seçmenler? Onların oylarında vebal yok muydu? Siyasiler, aldıkları maaşlarında, unvanlarında haksız yere yatan asker ve perişan olan yakınlarının vicdanlarını yüreklerinde hissedebilecekler miydi?

Aslında kimse de kabahat yoktu! Suçlu olan yalnızca İtalyan Siyaset Bilimci ve düşünür Machiavelli”ydi! O, “güçlü bir yönetim biçiminin oluşturulması gerekliliktir. Bu amaca ulaşmak için başvurulacak araçların etik (ahlaki) ilkelerle bağdaşması her zaman mümkün olmayabilir.” düşüncesini ortaya atmamış olsaydı. Bugün siyasiler daha etik konuşmalar yapabilecekti!

İşte, iktidarın bu konuda söylediği “Aldandık” cümlesi de Machiavelli”nin sözleri arasında kaybolup gitmişti… İleri de tarih bütün çıplaklığı ile gerçekleri gelecek nesle mutlaka anlatacaktır.

Geçmiş olsun haksız yere yatanlara…

Ertuğrul Erdoğan
22 Nisan 2016/Bursa

Paylaş
Etiketler: Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının
Önceki Yazı

Eski Bir Nottan Bey’ e

Sonraki Yazı

Öteki Köy

Ertuğrul ERDOĞAN

Ertuğrul ERDOĞAN

İlişkili Yazılar

Edebiyat

Miğfere Küçük Yumruk

14 Nisan 2022
5k
Ertuğrul ERDOĞAN

Nare

16 Şubat 2022
5k
Ertuğrul ERDOĞAN

Âdem İle Havva’nın Kemikleri Sızlamaz mı?

01 Şubat 2022
5k
Edebiyat

Âdem İli Havva’nın Kemikleri Sızlamaz mı?

20 Ocak 2022
5k
Sonraki Yazı

Öteki Köy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Bugünün Sorunları Geleceğin Ülküleri

08 Aralık 2025
Altın Makas

Altın Makas

08 Aralık 2025
Biz Ne Güne Duruyoruz Burada

Angarya Değil Bu İş

07 Aralık 2025
Göz Gördü Gönül Katlanmadı

Eller Taşın Altında

07 Aralık 2025
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap