Kaldırımda bir kadın uzanmış yatıyordu. Üzerinde üç çocuk. Sohbet ederek yürüdüğümüz için onları fark etmedik. İyice yaklaştığımızda korku dolu gözlerle, kadına bakın, bir olay olmuş, dedik. Ağacın dibinde, ayı yavruları gibi ananın üzerinde oynaşıyorlardı.
Ayaklarımız geri gitmeye başladı. Olayın ne olduğunu anlamadığımız için korku dolu bakışlarla birbirimize baktık.
Kadının ayakları titriyor, çocuklar ayaklarını ovuyor. Elleri titriyor, bu defa ellerini ovuyorlar. Yalnız üzerinden aşağı inmiyorlar. Kadının tüm vücudu titrediği zaman ise çocuklarda bir telaş başlıyordu. Yalnız olaylara kız çocuğunun uyarısı üzerine başlıyorlardı.
Kadının başı bir bezle sarılıydı. Üzerinde eski bir manto vardı. Yalınayaktı ve ağzından bir ses çıkmıyordu. Ellerini ve ayaklarını hareket ettiriyor. Üç çocuğun daha büyük olanı kız, diğer ikisini o yönlendiriyor. Kızın başı kırmızı bir mendille bağlıydı. Üzerindeki elbisenin, rengi kaçmış bir hâldeydi.
Küçüklerin biri ellerini diğeri ise ayaklarını tutarken, arada da ovuyorlardı. Kız elindeki soğanı anasının burnuna bastırıyor. Soğan olduğunu da kokusundan anladık.
Esnaflardan bir tanesi olaya ilgi duymaması bize ilginç geldi. Dükkânın kapısına yaslanmış duran iri yarı adama baktım. Ne dikiliyorsun, insan bir el atar gibisinden. Dükkâncı hiç bozulmadan, “Haftada bir gelir, yatar, kalkar para toplar ve giderler,” dedi.
Diğer dükkân sahibi de arkadaşına yaklaştı. Kadın hasta, sarası tutuyor ve yolda izde nereye rast gelirse düşüyor. Kızı olmasa bir tarafı kırılıp ölecek. Kız onu tutuyor da kurtarıyor. Belki de düşeceği zamanı biliyordur. Düşüyorum beni tut diye bağırıyordur. Kadının her tarafı titriyor. Çocuklar ovuyor ve bir süre kadın ayağa kalkamıyor. Ayağa kalktığında gidiyorlar. Yukarıda yine kaldırıma uzanıyor ve para toplamaya çalışıyorlar. Onun için yolunuzdan olmayın onların işi bu, siz de gidin, dedi.
Garip dedik, hastalığın kaldırımda çırpınarak iyileşeceğine ilk defa tanık oluyoruz. Kızın eline para verdik ve onlara bakarak yolumuza devam ettik. Kız çocuğu elindeki soğanı yere bıraktı. Soğan ne işe yarıyor dedim. İlaç alamıyoruz dedi. Soğan kokusuyla onu ayıltıyormuş.
“Bir kadın ve üç çocuğuyla geçim yolunu buldu,” dedik.