Omandan balta sesleri geliyordu. Yol kenarından içerilere girdim. İki yerde mantara rastlayınca çok sevindim. Dalların uçlarını kesince mantara rastlama daha kolay olmuştu.
Oradan çıktık, yanıkta çilek topladık. Çok hoş kokulu dağ çileğini de kışlık reçelimizi yapmakta kullanacağız. Çocukları yaban armuduna gönderdik. Armuttan da reçel yapabilirdik. Böylece kış yiyeceklerimizi huzur hakkı gibi elde ediyoruz.
Köy pazarında tam beş saat gezindim. Tezgâhlarda hiçbir dağ yabani meyvesine rastlamadım. Pazarcılar, “Dağa geleceksin,” dediler. Akşam kararmaya başladığı için eve döndüm.
Şehrin caddelerini dolaşırken, huzur hakkı arayan arkadaşa rastladım. Sebze ve atığı için huzur hakkı hale git dedi. Hemen halin yolunu tuttum. Taşıyacağım kadar toplayabilsem, bir hafta yeterdi.
Hal geniş iki caddeden oluşmuştu. Alt katlar daha çok soğuk hava deposuydu. Üst katlar hemen satılacak veya satılığa çıkarılacak mallardı. Her mağazanın önünden geçiyorum. Patates çuvallarını seçiyorlardı. Seçilmişlerden bir yük aldım. Oradan soğan seçilen yere geçtim. Yeteri kadar bulabildim.
Patates ve soğandan huzur hakkına sahip olduğum için mutluydum. Sırtladığım gibi pazarcı arkadaşıma bıraktım ve geri döndüm. Amacım sebzelerden de huzur hakkımı almaktı. Özellikle domates, salatalık ve fasulye huzur hakkımı kullanmak istiyordum.
Büyük bir mağazanın önünde çuvallara bakarken, Allah razı olsun, geçen yılki tahıllardan birer torba huzur hakkımı verdiler. Diğer toptancının dükkanının önünden geçerken de çöpten domates ve patlıcan seçtim. Onları da sırtladığım gibi pazarcı arkadaşa geldim.
Pazarcı el arabasını verdi ve eve geldim. “Beslenme huzur hakkı dedi arkadaş. Çocukların karnı doyacak. İki gün bahçe işleri için gündeliğe gittim. Üçüncü gün şehre geldim. Çöpleri gezdim. İdare edecek kadar yiyecek buldum. Saklamaya yerim olsa kışa ayıracağım ama gecekonduda ne kadar yer olur.
Pazarcı arkadaşıma rastladım. Aldığı kabak ve pırasayı bana verdi. Teşekkür ettim ve gecekonduma döndüm. Kapının önünde ellerinde kolilerle insanlar bekliyor. Çocuklar korkmuş kapıyı açmamışlar. Buyurun dedim, iki büyük koli bıraktılar. En az üç ay çöpe huzur hakkına gitmeyeceğim. İnşaatlara çalışmaya giderim.
Bu hafta çöpte huzur hakkı ararken, yanıma genç biri yaklaştı. “Gelirin yok mu? Dedi. Hiçbir gelirimin olmadığını söyledim. Toros dağlarında büyüdüm. Maden aranacakmış diye şehre göçtüm. Yüksek okul mezunuyum ama atanmadığım için kaldık yolda izde.
Çocuklarının okuma masrafını karşılayacağım. Adresime faturalarsın, dedi ve bir miktar para verdi ve gitti. Çok teşekkür edebildim. O kadar sevindim ki, olduğum yerden hareket edemedim. Gecekonduma gidene kadar dua ettim.
Çocuklara sevinçli haberi verdim. Çok çalışacak ve en iyi yârlere geleceklerdi. Keçileri satınca gecekondu yerini almıştım. Yoksa kira vererek buralarda barınmamız mümkün değildi.
“Beslenme huzur hakkı” ismini takan pazarcı arkadaşın yanına gittim. Akşam ve sabah onlara yardım edecektim. Onlardan yiyecek ekmek ve harçlık alıyordum. Huzur hakkı ismiyle işlerim iyi gidiyordu.
Haldeki iki toptancının bahçe işlerinde çalışıyordum. Aylığımı kazanıyordum.





















