İnanç
İnançlarım
İnançlarımız nedir… diye düşündüğümde ben kendi inançlarımın neredeyse tamamının aynı zamanda benim DEĞERLERİM olduğunu farkettim. Bildiğim yada şimdiye kadar savunduğum inanç hakkındaki düşüncem “Mutlak herkesin bir inancı vardır” şeklindeydi hep. İnanç… insanın ille dogmatik bir düşünceye bir dine yani bir dogmatik yola inanması değildir ki ayrıca… Ben akıllı bir kadınım, benim kendi hakkımdaki tutunduğum bir inancımdır mesela. Sorgulayan algılayan tanımlayan ve hiçbir dogmatik inanca sahip olmayan da bence inançsız yaşamaz… Kendisiyle de tanışma fırsatı yaratmışsa sorgulayan her insan en azından…iyiliğe…İnsanın iyiliğine…iyi ve mutlu olmaya…hatta iyi olup yaşadığını gezegeni de İYİLEŞTİRMEYE çalışır dedim hep…bu da bir inançtır..ama gözlemlerim sonucunda oluşmuştu…
İnsan salt bedeniyle yaşayan bir canlı değil. Duyguları düşünceleri zihni bilinci ve bilinçaltı olan kompleks ve varoluşundan beri kendisiyle tanışmaya çalışıp kendisiyle ve evrenle hesaplaşmasını bitirme yolunda bir yolcu…ve bu yolculukta sevgiye…değer görmeye…anlamlandırılmaya ve anlamaya ihtiyacı varken….mutlak birşeylere inanarak yürüyecektir bu yolda… Kanımca
kendi inançlarıma baktığımda aslında inançlarımı gözlemlenebilir kıldığım DEĞERLERİM olduğunu fark etmem hoş oldu doğrusu… Bu sebeple inanç ve değer tanımlarına tekrar baktığımda…
İnanç: Bir düşünceye çok sağlam ve gönülden güvenle bağlı bulunma
Değer: Toplumun üyelerinin çoğunluğu tarafından doğru ve gerekli oldukları kabul edilen, ortak düşünce amaç ahlaki ilke yada inançlardır….diye tanımlanıyor.
Bu benim için neyi ifade ediyor dersem ben inançlarımı değerlerimle eş değer tutmuşum yıllarca. Örneğin insan ilişkilerinde samimiyete inanmışımdır. Samimi içten riyasız insanların…insan ilişkilerinde beşeri bir tutkal olduğuna olan inancım değerlerimden biridir ayrıca.
Değer ortak düşüncelerimiz ve inançlarımızdan oluşuyorsa beynimin inançlarımla değerlerimi aynı kefede tutmasına da çok şaşırmadım doğrusu.
İnsan neye inanıyorsa öyle yaşıyor ve inançları uğruna…inançlarını gerçekleştirmek için mücadele veriyor.
Çalışkan, dürüst toplumlarda insanların daha mutlu olduğuna inanan bir gazetecinin ömrü bunu gerçekleştirebilmek için kitaplar yazılar yazarak…insanlara ulaşmayı hedefleyip…böyle bir toplumun oluşturulabilmesi için habire uğraş verip duruyor.
Ya da sevilmediğine inanan bir kişinin hayatı boyunca hep sevilmek için, inanılmaz bir insan üstü gayretle, hayatın hep VEREN tarafında kalarak yazık ki hep kendini mutsuz edebiliyor. Dogmatik bir düşünceye herhangi bir öğreti ya da dine inanan insanların tutundukları inançların… zaman içinde hem kendilerine hem de toplumsal barışa ve iyiliğe zarar verdiğini de gözlemleyebiliyoruz.
Sanırım neye inandığımızdan çok NASIL inandığımız önemli. İnançlarımızın kişisel hayatımıza ve içinde yaşadığımız toplumsal hayata NASIL DOKUNDUĞU ve bu hayatları nasıl etkilediği önemli.
Çınar ağacını kutsal sayıp…hergün ağaca başını öne eğerek selam veren bir insanın…bu inancını nasıl yaşadığı kimi ilgilendirir ki…nasılı bellidir zaten..hatta zararsızdır.
Ancak inancı gereği herhangi bir hayvanın uğursuzluğuna inanan insanın o hayvanları katletmesi…toplumsal bir sorundur artık ve herkesi ilgilendirir hayatın hep veren tarafında kalıp yazık ki yine duygusal yanına zarar verebiliyor.Yine dogmatik bir düşünceye herhangi bir öğretiye yada dine inanan insanların tutundukları sorgusuz sualsiz zaman içinde inançların zaman içinde…
Ya da hiçbir dogmatik inancı olmayan bir kişinin devlet…sosyal devlet anlayışı ile sosyal gelir dağılımında ve sosyal adaletin sağlanmasında yaptırım gücü olan en güçlü otoritedir…şeklindeki inancı kimi ilgilendirir ki. Hatta bu sosyal psikoloji için olumlu bir inanç bile sayılabilir. Ancak kişi eline silahı alıp…bu inancının önündeki engel saydığı insanları öldürmek isterse…bu artık hepimizi ilgilendiren… büyük bir sosyal SORUN olarak karşımıza çıkar
Özetle sanırım… inançlarımız eğer gözlemlenebilen toplumsal değerlerimizle ÇATIŞMIYORSA, bu inançlar kişisel hayatımızda da sosyal hayatımızda da bizi ileriye taşıyan birer lokomotif olabilirler. İnançlarımız sorgulamadığımız salt dogmatik düşüncelerden ve bu düşünceleri toplumsal hayatta gerçek kılmaktan oluşuyorsa bu kez de bu inançlarımız kişiyi ve toplumu acılar, adaletsizliğe, sevgisizliğe, düşmanlığa sürükleyen birer güçlü tropikal rüzgar olabiliyorlar adeta.