SEVGİNİN REHBERİ
-Ya da bir öğretmenin Monologu-
Ben bir Öğretmenim.
Yalnızım, ilgisizliğin dehşet anını yaşadım çok zaman. Ne kadar ses etmesem de pes de etmedim. Direndim. Çok sözler duydum. Kıvanç veren, onur veren, taltif eden sözlerdi bunlar. Çok yetkili ağızlardan;
“ Öğretmenler yarınlarımızdır. Gelecek onların elindedir. Yeni nesil onların elinde yükselecektir.”
Trajikomik, boş sözlerdi bunlar. Unutulmaya terk edilmiş, sırasını bekleyen.
Ben bir öğretmenim. Ben hem anayım hem babayım. Bakmak zorunda olduğum çok çocuğum var. Yüzlerce, binlerce, yüz binlerce çocuk Allah’ım!!!
Ben bir öğretmenim. Bir bahçıvanım ben. Yetiştireceğim o kadar çiçek var ki! Ne kadar çoklar Allah’ım!
Ben bir öğretmenim bir eğitmenim ben. Ezberci, dar kalıplar içinde küflenmiş sistemler uymaz bana. Devamlı yenilenen, değişmeleri izleyen bir gözlemciyim. Ben akla, bilime aşığım. Rasyonel’im. Doğrudan yanayım…
Ben bir öğretmenim. Bir psikologum ben. Ruhları çok iyi tahlil etmeliyim. Yanlış yapamam. Yanlışım onulmaz yaralara yol açabilir ruhlarda…
Ben bir öğretmenim. Hakkımız verilmese de çoğu zaman, sitem etmekle yetiniyorum. Mütebessim’im gene.
Ben bir öğretmenim.
Yoksa şikayetçi miyim?…..
Evet, evet kırgınım biraz, dargınım. Ama, ama ben bir insanım. Dertleri, telaşları olan, sıradanlığı herkes gibi yaşamaya çalışan biri. İhtiyacım olan şey biraz ilgi, biraz anlayış çok şey mi istedim?
Hayır, hayır. Şunu biliniz ki, ilgi bazen bir tebessümde gizlidir. Dudakları yalayıp geçen…
Onu esirgemeyin,
Esirgemeyin benden. Lütfen.
Erhan Ziya SANCAR…
1994 MŞP Ortaokulu





















