Daha neler? Belediye otobüsü ve tek yolcusu sensin. Farklı mı olduğunu düşündün. Son durağa kadar otobüs hiç mi yolcu almayacaktı.
Yaşadıkların düşündüğüne uyuyor mu? Hayal mi yoksa rüyada mısın?
Akşam karanlığında, kaldırıma oturmuş dilenci misali, duraklara bakıyorsun. Otobüs kaçıyor veya birini kaçırıyor gibi son noktaya vardık. Her durağı geçerken şaşırdım. Çünkü insanlar efsunlanmış gibi duraklarda hiç bekleyen ve durağa koşan da yoktu.
İnsanlar yaya gitmişlerdir, dedim.
Otobüs durdu ve kalktım. Şoföre yaklaştım ve “bu yolculuğum bir rekordur. Hiçbir kimse böyle bir yolculuk yapmamıştır,” dedim. Şoför güldü ve “kimse inanmaz,” dedi.
“Tek kişiyle çıktın yola,” dedim.
Durakta sandalyesindeki sakatın otobüse binebilmesini izledim. Sağlığımıza ne kadar şükretsek azdır. Elimiz ayağımız tutuyor, dedim. Dünya dönüyor ama içinde bilmeden yalpalıyoruz. Belki de hepimiz yalpalıyor ama farkında olamıyoruz. Bir şeyler ortaya çıkartmak istiyoruz ama olmuyordu.
Belediye otobüsünü kiralasam, tek kişi olarak durakları geçerdim. Belki tanıdık görür de alırdım. Günün anısına çantamdan kitabımı çıkarttım ve bir satır okudum. Devam edemedim, çünkü otobüsün sarsıntısı ve mazot kokusu, rahatsız ediciydi.
Kitapla bulutların üzerinden maviliğe ulaştım. Gökyüzünde kaybolmamak için, ayın yolunu sordum. Ayın ışığı zayıf ve yolu karanlıktı. Yolumun üzerinde bal arılarını gördüm. Buluttaki suya iniyorlardı. Böcek misali kimi iniyor kimi de çıkıyordu.
Pencereyi araladım, sıcak bir esintiyle karşılaştım. Gözümün aldığı her yer binaydı. Arada bir yeşil çam ağaçları gördüm ve sakız geldi aklıma.
Son durak benim için yeni başlangıç olacaktı. İlk duraktan binmiş oldum. İlk ve son durakların özelliğini yaşadım. Ve yeni ama şanssız otobüse atladım.
Otobüste, tek başına gelmek rahat mı? Diye sordular.
Kâğıttan mı okuyayım, yoksa doğrudan mı konuşayım, dedim.
Bir garip teselli ama “Hayat bana da güldü,” dedim.
Hasan TANRIVERDİ























