Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Hasan TÜLÜCEOĞLU

Batılılaşmaya İlk Ayak Koyan Levent

Hasan TÜLÜCEOĞLU Yazar Hasan TÜLÜCEOĞLU
05 Şubat 2013
Hasan TÜLÜCEOĞLU
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş
Bilimsel devrimi gerçekleştirip o günden bugüne dünyayı peşinden koşturan Modern Batı karşısında konuşlanmamızda tarihimizin en önemli etkin ve belirleyici olayıydı Lale Devri.
On ikiyıl gibi kısa sürede bir çok imar faaliyetlerinin buna parelel eğitim ve bilimsel çalışmaların gerçekleştirildiği bu dönem ilk Batılılaşma sürecimizdi.

Batılılaşma olarak açıkça adı konulmayan bu dönem Avrupa'dan getirilen lalerden dolayı lale devri diye anılmıştır. Yirmisekiz Çelebi Mehmet elçi olarak Batıyı incelemek, diğer anlamda örnek almak amacıyla Avrupa'ya gönderilmişti.

Bir yıl boyunca Avrupa'yı gezen Çelebi Mehmet, tüm bunları "sefaretname" adıyla raporlaştırıp III.Ahmet'e sunmuştu. Çelebi Mehmet'in sefaretnamesinde anlatılanlar doğu hayalciliğimiz ve sanat anlayışımızda eklenerek mimari yapı olarak İstanbul'da uygulanmaya başlayacaktı.

Nevşehirli İbrahim Paşa'nın öncülüğünde adı Batılılaşma olmayan ilk Avrupalılaşma hareketlerine girmişti Devlet-i Osmani. Yüzlerce yıldır edindiği büyüklük, üstünlük, güç ve kudret ve özellikle din-i mübin-i islamı bayraklaştıran devletin bu anlayıştaki halk tabanlı asıl gücü, gavurun üstünlüğünü kabullenme olarak okuduğu bu hareketleri kesinlikle benimseyip kabullenmedi. Batı bilimsel çalışmalarından uzak, din ilimlerini bile kuru tekrarla sürdüren ilmiye sınıfı da bu olanları kabullenmiyor ve içine sindiremiyordu.

Anadoludan gelme çıplak bir insan olarak Damat İbrahim Paşa'nın bu etkin faaliyetleri çok yakın çevresinde -onu acımasızca yok etme amaçlı- siyasi rekabete neden olmuştu. Padişahla çok iyi uyum sağlayan İbrahim Paşa, doğal olarak rakiplerinin hedefi haline gelecekti. Sadrazam ve Padişah uyum ve elbirliğiyle İstanbul'da Batı etkili harika bir imar faaliyetini başlatacak; şehri batılı anlamında görüntüye kavuşturacaktı. Matbaanın kurulması ve mimari yapılarla birlikte kütüphanelerin açılması, fabrikaların kurulmasıyla ilk defa Batılılaşma adına dört başı mamur faaliyetlere girmiştik. Savaşın yerine barışın tercih edilmesi, mutlu, mesut ve huzurlu bir toplum hedefi, doğal olarak masum eğlence ve eğlence mekanlarını da beraberinde getirmişti. Halka açık parklar, bahçeler kurulmuş; yalılarda sazlı sözlü eğlenceler yaygınlaşmıştı. Bir yandanda eğitim faaliyetleri kurulan kütüphanelerle teşvik ediliyordu. İlk tercüme faaliyetleri matbaanın kurulmasıyla bu dönemde yapılmıştı.

Bilimsel devrimi gerçekleştiren Avrupa karşısında başka alternatifimiz olmayan Batılılaşma adına çok iyi bir başlangıç yapılmıştı. Avrupa'da o zaman bilimsel tekamülünün henüz başındaydı. Onları yakalama şansımız çok fazlaydı.

Kendini yenileyememiş ilmiye sınıfının mutaassıp Avrupa yaklaşımı ile birazda Batı'nın dolaylı yoldan etkisiyle bir daha "batılılaşma" olarak polemiği ortadan kalkmayacak "ilk batılılaşma" faaliyetimize öne çıkarılan bir Osmanlı Leventi maalesef ayak koyacaktı.

Uzun süre leventlik ve yeniçerilik yapan Patrona'ya bu ismi, arkadaşları lakap olarak vermişlerdi. Kaptan-ı Derya’nın üç yardımcısından biri olan Patrona adıyla bir ilgisi yoktu. 1720′de Vidin’de bir ayaklanmaya önderlik eden Patrona, İstanbul’a geldikten sonra pek çok yeniçeri gibi esnaflık, tellaklık yapmaya başladı. Son durumda sokak sokak dolaşarak yüksük, iğne ve iplik satıp, akşamları ise kazandığı parayı Galata meyhanelerinde harcayarak hayatını sürdürüyordu. Bu sırada bir cinayet işlemişti, Galata Voyvodası tarafından tutuklanmasına rağmen Kaptan-ı derya Mustafa Paşa’nın araya girmesiyle bağışlanmıştı.

Böyle birinin baştan itibaren bir isyanı detaylı planlayıp uygulaması biraz zor görünüyor. İsyanı başlatmak için doğru bir isimdi. Üstelik Vidin'den bu konuda tecrübeside vardı. Gerçek olan, Patrona lakaplı bu eski Osmanlı Leventi, çevresine topladığı bir grup şakşakçısısıyla koca bir imparatorluğu sarsacak bir isyanı başlatacaktı.

Devletin İran'la sorunu vardı. Padişahın İran seferine çıkması zorunlu ve halk tarafından bekleniyordu. Padişah maiyetiyle birlikte Üsküdar'a geçmiş ve ordu hazır olmakla birlikte iki aydır beklenen sefer gerçekleştirilmemişti. Barış yanlısı olan devlet yönetimi İran'la sorunu diplomasi yoluyla çözmeyi hedefliyordu.

Muhtemelen İran'a elçiler gönderilmişti. Ancak isyanın derin gücü, fırsatı iyi değerlendirecek ve Tebriz'in İran tarafından alındığı haberi İstanbul'da yayılacaktı.

Patrona Halil bir avuç elebaşısıyla isyanı başlatmıştı. Asayişi sağlaması gereken Yeniçeri Ağası Hasan Paşa, bu isyana önce müdahale eder gibi görünmekle birlikte isyan biraz büyüyünce tabir caizse korkmuş ve kaçmıştı. Cesaretli davransa, gerekli tedbirler önceden alınmış olsa, isyanın büyüme imkanı olmayacaktı ve başlamadan sona erdirilecekti.

Belirttiğimiz üzere isyan, iki baldırı çıplakın işi olmayıp devletin bir damarının baştan beri planlı olarak uyguladıkları bir hareketti. Burada ilmiye sınıfı çok etkin rol oynamıştı. Ve bizce kesinlikle bir dış etken faktör ve yönlendirmesi de mevcuttu.

Batılılaşmaya hayır deniyordu ama devletin içine düştüğü duruma alternatif bir çözümleri de yoktu. Miadını doldurmış doğu eğitim sistemi ve bilim anlayışıyla kafiri yakalamak ve üstün gelmek artık çok zordu.

Batılılaşma, devletin önünde tek alternatifti. Adı Batılılaşma olmayan sonrakilere göre çok masum bu harekete, dini hassasiyetli derin kamuoyu o gün hazır değildi ve küçük bir kıvılcım bu hareketi sona erdirmeye yetmişti.

Padişah III. Ahmet'in, hareket büyüyünce Üsküdar'dan gecikmeli olarak saraya dönmesi isyanı sonlandırmayacaktı. İsyan amacına ulaşmıştı. İsyancılar, başkan Patrona Halil, yardımcıları Muslu Beşe ve Emir Ali ve kolbaşı, kurmaylar olarak Ali Usta, Karayılan, Çınar Ahmed, Oduncu Ahmed, Derviş Mehmed, Erzurumlu Mehmed, Küçük Muslu, Kutucu Halil, Sadrazam Damat İbrahim Paşa ile birlikte 37 kişinin kellelerini istediler. Saray, Sadrazam İbrahim Paşa ve damatları Mustafa Paşa ile Mehmed Paşa'nın cesetlerini isyancılara gönderdikleri halde isyancıların istekleri sonuçlanmıyordu. Sultan III. Ahmet'in tahttan indirilmesini istediler. Sultan, kendi ve ailesinin can güvenliği karşılığında tahttan inecek ve yerine I. Mahmut getirilecekti.

Sonunda devlet duruma hakim olmuş görünmekle birlikte Patrona Halil, devletin en tepesinde biri edasında, her şeye müdahil oluyor; yandaşlarını resmi görevlere getiriyordu. Patrona Halil, İstanbul Kadısı olarak Müderris İbrahim'i, Yeniçeri Ağası olarak eski yoldaşı Nişli Kel Mehmed'i ve Sekbanbaşı olarak Urlu Murteza'yi atamıştı. Patrona'ya ayaklanmadan önce borç vermiş ve ayaklanma sırasında kredi sağlamış olan Yanaki adlı bir Rum kasap Buğdan Voyvodalığı'na kâğıt üzerinde atanmıştı. Patrona, Padişah'ın 10 bin altın maaşla nerede isterse vali olması teklifini reddetmişti.

Batılı yaklaşımla kurulan dörtbaşı mamur meşhur "sadabatı" da isyancılar yakmak istediler. Sultan I. Mahmut buna razı olmamakla birlikte yıkılmalarının önüne de geçemedi. İsyanı düzenleyenlerce uzun bir süreçte Batılılaşmaya karşı alttan alta doldurulan isyancı elebaşıları ve onlara katılan halk hareketiyle bir anda köşkler, cennet bahçesi gibi yerler yıkılıp yağmalanmış ve tam anlamıyla harabeye döndürülmüştü. Bu hengamede olan devrin meşhur şairi Nedim'e olmuştu. Damdan dama atlarken düşüp öldüğü söylenen bu meşhur şair o günden sonra kaybolmuştu. Ona, "Bu şehr-i Sıtanbûl ki bî-misl-ü behâdır – Bir sengine yekpâre Acem mülkü fedâdır" dizelerini söyleten Lale Devri imar faaliyetleriyle daha da güzelleşen İstanbul olmalıydı.

Devlette taşlar yerine oturmuş, isyan şoku artık atlatılmıştı. Bir türlü defedilemeyen Patrona ve ekibinin artık ortadan kaldırılması zorunluydu. Akıllı bir planla saraya getirilen Patrona ve adamları teker teker ortadan kaldırılarak bu korkunç isyana son nokta konulacaktı.

Bir Osmanlı Leventi, koca imparatorluğun birden gevşeyip o gün "kafirleşme" olarak görülen Avrupa yakınlaşmasına dur diyordu. Bu, Batılılaşma anlamında değişimin öyle tepeden kolaycacık olmayacağınn da ifadesiydi.

Devlet-i Aliye, "batılılaşmadan" hiçbir zaman vazgeçmeyecekti. Ama bunu, yüzyıllarca kul olarak gördüğü dini hassasiyetleri çok yüksek halkını ve Batılı düşünmeyen devlet adamı ile aydınını ikna etmeden de yapamayacaktı. Cumhuriyete kadar bunun çok güç olduğu aşikar olmuştu.

Asıl sorun, "batılılaşmanın" ölçü, ne dereceliği ve yordam ve yöntemindeydi. Bugün hala "batılılaşma" yolundayız ve hala bir çözüm açık net ve yerli yerinde ortaya konulmuş değil.

Lale Devriyle başlayan "batılılaşma" sorunumuz çözülmedikçe ülke sorunlarımızda bitmeyecektir.

 

Paylaş
Etiketler: BatılaşmaBİLİMSEL DEVRİMHasan PaşaPadişahın İran seferiYeniçeri Ağası
Önceki Yazı

Aydınlanmacı Düşünce ve Akıl

Sonraki Yazı

Rekabetçi kur Savaşından Barut İle Savaşa!

Hasan TÜLÜCEOĞLU

Hasan TÜLÜCEOĞLU

İlişkili Yazılar

Göbeklitepe’de Hz. İbrahim Silüeti
Eğitim & Kültür

Göbeklitepe’de Hz. İbrahim Silüeti

09 Haziran 2025
5k
Medyada Dindar Görünümler
Film & Sinema Eleştirisi

Medyada Dindar Görünümler

30 Ocak 2025
5k
Hükme Akıl Erdirmek
Edebiyat

Hükme Akıl Erdirmek

07 Ocak 2024
5k
Alternatif Bilim Farklı Teknoloji
Bilim & Teknoloji

Alternatif Bilim Farklı Teknoloji

06 Şubat 2023
5k
Sonraki Yazı

Rekabetçi kur Savaşından Barut İle Savaşa!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap