“Kendi payıma bir iki iyice şiir yazdımsa, bunların tümünün içeriğini önceden iyice pişirdim. Sonra en uygun biçimlerini, ne çeşit uyakla (kafiye ile), ne çeşit ölçü ile yazılabileceğini, boyutunun aşağı yukarı ne olabileceğini, dilinin edasını, çeşnisini, peşinen kestirmeye çalıştım. Yani çok zahmetli bir çalışmadan sonra işe koyuldum.” Nazım Hikmet Ran
“Şiirin orta hallisi veya kötüsü için kurallar, ustalıklar bir ölçü olabilir; ama iyisi, yükseği, harikuladesi aklın kurallarını aşar. Onun güzelliğini tam olarak görenler, bir şimşeğin ihtişamına benzer bir pırıltı görmekle kalırlar. Büyük şiir muhakememizi tatmin etmez, allak bullak eder.” Montaigne
Basad Şiir Etkinlikleri’ne katılmam amaçlı Kıbrıs kökenli Şair Gülşen Şenderin’in geçmişte şahsımı davet ettiği oldu. Değişik nedenlerle bir türlü gidemediğimin ağırlığını taşıdım. Kendimi programlayarak 02.12.2017 Cumartesi günü orada oldum.
Altın Çocuk Göksel Arsoy’un aynı adlı kitabının imzalama etkinliğinin de son dakikalarına yetiştim. Acımasız yılların yüzüne nakşettiği çizgileri dikkatimi çeken Göksel Arsoy ile göz göze geldik!
***
Dünya lideri M. Kemal Atatürk’ün sanatla ilgili değerlendirmesi ilgimi çeker: “Sanat güzelliğin 
ifadesidir… Bu ifade söz ile olursa şiir, nağme ile olursa musiki, nakş ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık… Olur.”
Kısa bir soluklanma ve toparlanma sonunda yönetim masasında yerini alan Gülşen Şenderin, yaptığı kısa ve öz açış konuşmasının ardından 96 yaşındaki Orman Müh.Rüstem
Alparslan’a söz verdi. Adı geçenin deneyimlerle örüntülü konuşması, salonu dolduranlarca ilgiyle izlendi.
Şenderin’in adımı anons etmesiyle masada yerimi aldım. Aşağıda sunduğum şiirimi seslendirdim.
Sonrasında meslektaşım Fikret Kuşçuoğlu, özgün okumasıyla alkış aldı! Ahmet Tığlı, Ülkü Akman, Ata T
ürk, Dursun Elmas, İsmail Aydoğmuş, Hüseyin Kuzucan, Garip Yadigâr, Ömer Yurdun Eren, Yılmaz Bilgin, Nursen Deliktaş, Selma Çaprak, Mirza Sevilmiş, Resul Civcik, Bülent Dalyancı, Arda Dalyancı, Cemil Özdemir, Ozan İsmail Günay, Enver Hergüler, Şener Çelebi, Vakkas Kahraman, Mesut Bozkurt, Nuri Karakelle, Latif Mahmat, Fevzi Bayer ve Asil Devrim… Şiirlerini coşkuyla seslendiren adlar oldu.
Yazımızı Ataol Behramoğlu’nun özgün değerlendirmesiyle noktalamak isterim: “Şairin şiiri, onun kişiliğidir, bütün hayatıdır. Bu anlamda şiirsel yapının, neredeyse organik bir şey olduğunu düşünüyorum. Yaşayan, kımıldayan, soluk alıp veren canlı bir organizma…”
CAN TANESİ
Mırıldandığım ezgi, dizelediğim şiir
Kalpten kalbe yol bulup iletişim kuranım,
Aramızda yol oldu dingin akışlı nehir,
Yolumu aydınlatıp içimi ısıtanım.
Karanlık yürekleri aydınlatan gün doğsun
Huzme huzme süzülüp can evime otursun
Zorlukları aşarak kardelen ol gönlüme
Tatlı dil, güler yüzle sımsıcak saran kolsun.
Ürkekliği üstünden attığına sevindim
Yürek atışındaki coşku selini sevdim
Kararan gökyüzünü dönüşümle ışıttım
Beklediğim yaklaşım ve kalite bu, dedim.
Özlenilen ilgiyle sarıp kucaklayanım
Sorunlar çıksa bile çözümler arayanım
Sevgi, saygı, içtenlik demetlenip sunulur
Leb demeden leblebi, sözünü anlayanım.
Sevgiyle beslenen can mutluluğu kurgular
Hiçbir zaman kesişmez, paraleldir duygular
Çok renkli kadifeyi bir gün benim için giy
Sağlam bağla örüldü aradaki dokular.
