Merhaba değerli dostlarım; Güneş doğduğu günde iki mızrak boyu yükselmişken merhaba İzmir’den, sevgiler uçurdum evimden her bir yürek dostuma, Vatanıma ve Dünyaya…
Bir kitap aldım elime açtım sayfasını başladım ve okudum, sonra kapattım sayfasını düşündüm düşündüm dedim bu düşüncelerimi paylaşayım dostlarla…
Şöyle bir açıklamayla kitabı tanıtıyorlar:
“Bir kafede, bir lokantada, bir parkta otururken, önünüzden geçen kişilerin, yanınızda oturanların nasıl bir hayat yaşadıkları hakkında fikir yürüttünüz mü hiç? Aşka dair neler hissetmiş olabileceklerini düşündünüz mü? Belki birkaç saat önce sevgilisinden ayrılmış biridir yanınızdaki. Ya da o an önünüzden geçen delikanlının yüzündeki gülümsemenin nedeni, sevgilisinin biraz önce evlilik teklifini kabul etmesidir. Birkaç masa ileride oturan yaşlı adam, yıllar önce çok sevdiği ama bir türlü kavuşamadığı aşkını düşünüyordur, kim bilir…”
‘Herkesin bir hikâyesi vardır, bilirsiniz… Ya siz? Sizin bir hikâyeniz yok mu?
İşte bu kitapta ‘Herkes’ in hikâyesi var belki de…
Mehmet Coşkundeniz ‘in kendisine gönderilen on binlerce mektup arasından seçip derlediği bu hikâyelerde, herkes kendinden bir şeyler bulacak… Belki de kendini bulacak, şaşıracak. Siz hikâyenizi yazmamış olsanız da eski aşkınız veya halen mutlu bir ilişkiyi sürdürdüğünüz sevgiliniz, eşiniz sizi anlatmıştır belki…’
“Bana Bir Aşk Borçlusun” aşkı en yalın, en çıplak, en saf haliyle okuyucuya sunuyor. Aşkın her şeye rağmen yaşadığını, romantizmin ölmediğini kanıtlıyor… Amma işte bir aması var
İnsanların hikâyelerini kendi kaleminden okumak Duygularını, acılarını, sevinçlerini o anki içinde bulunduğu durumu kelimelerle nasıl anlatabileceklerini merak etmiştim ki okudum hepsini ama sıkıldım. Edebi yönü yok.
Yazarın kendisine gelen kitaplarla hazırladığı bu kitapta bana göre edebiyat adına hiçbir şey yok! Kaldırıp rafa bırakılacak kitaplardan, yarım bırakma huyum olmadığı için bitirdim.
Aşk ihanet aldatmalardan oluşuyor ki beni sıktı.
Okumasaydım da olurmuş. Tabii bu görecelidir. Yazar kendi prestiji için yazmış gibi bir izlenime kapıldım.
Yazar kendisine gelen mektupları toplayıp, aşkın farklı hallerini hikâye şeklinde derlemiş.
Emeğine sağlık yazanın, okuyanın ama bu kadar aptal âşıklık bu ülkeye ve insanlarına fazla…
Aksini düşünene de saygım sonsuz tabi ki… Keyifli okumalar dilerim.
Sonra bu konuyla ilgili araştırma yapayım dedim ama gördüm ki Susan Mallery adında bir yazarında “Kız Kardeşler Serisi” diye yazdığı – 1. Kitabı da aynı adı taşıyor. Orijinal Adı: ”Under Her Skin.” Tabi bu bir sakınca değil aynı adla birçok kitap, yazı ve şiir gördüm gördüm, görmüşsünüzdür sonuçta…
Satıcını açıklamasına göre aşka bir şans vermek İsteyen İki İnsanın Romantik Hikâyesiymiş Susan Mallery’i bu kitabı.
Kitabı merak ettim, okumak için internetten, bir kitap evine sipariş verdim… Kargo ile gelecek adresime…
Liste Fiyatı: 36,94TL İndirimli Fiyat: 27,71TL
Aşağıda paylaştığım “Bana Aşk Borçlusun” metin, bazı şiir sitelerinde adını altına yazarak yayınlayanlar ya da anonim diye belirterek yazanlar var. Yani kimindir nedir biraz karışık iş…
Evet şimdi gelelim Mehmet Coşkundeniz ‘in kitabına adını verdiği “Bana Aşk Borçlusun” hikayesini okumaya:
‘Bana Aşk Borçlusun’
Adam genç kadına seslendi: -Bana gözyaşı borcun var!..
Genç kadın sordu: -Nasıl öderim?..
Adam gözlerini kırptı: -Haydi gülümse!..
Gülümsedi genç kadın.
Adam, cebinden mendilini çıkarıp, borcunu sildi. Ve mendilini özenle katlayıp, yine kalbinin üzerindeki iç cebine koydu.
Bir demet mor sümbül vardı kadının elinde. İkisi de bahar kokuyordu… Biri ilkbahar, diğeri güz…
Adam, seslendi yine: -Bana mutluluk borcun var!..
Genç kadın, biraz mahcup, biraz şaşkın sordu: -Nasıl ödeyebilirim?..
Heyecanlandı adam: -Haydi yat dizlerime!..
Genç kadın bir kedi uysallığında, yattı dizlerine usulca. Adam, şefkatle saçlarını taramaya başladı kadının. Saçları, güneşe ve yağmurlara hasret hiç yaşanmamış baharlara benziyordu. Çaresizliğini ördü sıra sıra.
Sonra saçının her teline, mutluluğun çığlıklarını bağladı adam. Yetmedi, gizli düğüm attı.. Ağladı.
Hava kararmak üzereydi. Dışarıda yağmur yağıyordu delice. Adam, sürekli borç defterlerini kurcalıyordu.
Genç kadının gözlerinin içine baktı: -Bana yürek borcun var!..
Borcunun farkındaydı sanki genç kadın. Şaşırmadı; -Bu borcumu nasıl ödeyebilirim?..
Adam kollarını uzattı: -Haydi tut ellerimi!..
Sümbül kokusu sinmiş ellerini uzattı genç kadın. Elleri öyle sıcaktı ki, eriyiverdi bütün borcu avuçlarının içinde.
Genç kadın gitmek üzereydi.
Adam son kez seslendi: -Bana can borcun var!..
Kadın irkildi: -Can mı?..
Sigarasından derin bir nefes çekti adam: -Evet. Can borcun var. Sensizlik öldürüyor beni!..
Hoşuna gitti sözler kadının: -Peki, bu borcumu nasıl tahsil etmeyi düşünüyorsun?..
Adam, biraz daha yaklaştı: -Yum gözlerini!..
Hiç tereddüt etmeden yumdu gözlerini. Adam da yumdu gözlerini, masumca bir öpücük kondurdu kadının titreyen dudaklarına.
-Bu ne şimdi yaptığın?.. diyerek çattı kaşlarını kadın…
Adam, pişmanlıkla, memnunluk arasında gidip geldi.
Kekeledi: -Hayat öpücüğüydü!..
Kısa bir sessizliğin ardından, bu kez kadın öptü adamı şehvetle…
Adam şaşırdı: -Ya senin bu yaptığın neydi?..
Genç kadın kapıya yöneldi: -Veda öpücüğü!..
Kalan borçlarına karşılık, yürek dolusu çaresizlik ve bir de mor sümbüllerini masanın üzerine rehin bırakıp gitti genç kadın.
Adam koştu peşinden, sümbülleri geri verdi kadına: -Ne olur iyi bak umut çiçeklerime solmasınlar.
Genç kadın sümbülleri aldı: -Merak etme, günaşırı sularım çiçeklerini.
Adam sevindi: -Güneşe, suya gerek yok. Gülümse yeter!..
Kadın gözden kaybolurken, haykırdı adam: -Umutlarımı kefil yaptım. Unutma, bana aşk borçlusun!
Haykırışı yağmura karıştı, kadın yağmuru hissetmeyen kalabalığa…
Evet bu aşk hikayesi buraya kadar dostlarım;
Kimileri öpülerek uyandırılır her sabah, kimileri dürtülerek.
Kimileri uyandığında bir gül bulur yanında, kimileri ise, günden güne küle dönen bir yürek.
Kimileri tatlı sözlerle başlar güne, kimileri ağlamaktan şişmiş gözlerle.
Kimileri yanında uyuyan kişinin varlığına şükrederek başlar güne, kimileri belki değişir umutlarıyla sabrederek.
Kimileri el ele tutuşarak ve göz göze bakışarak uyur, kimileri ise, kendine ve yastığına sarılarak!..
Neyse sizler eskimiş ne varsa üstünüzden atın; düşünceler, inançlar ve tozlu hayaller…Çünkü bugün yeni bir gün ve yepyeni bir hayat sizleri bekliyor.
Sevgiyle, saygıyla, aşkla geçireceğiniz bir gün olsun..
Bugün her gününüzden daha güzel daha canlı olsun..
Yeşilin Ruhunuzu okşadığı, mavinin sessizliğinde dinlendiğiniz bir gün yaşamanız dileğiyle;
Hoş kalın, hoşça kalın ama hep dostça sevgi ve huzur ile kalın…
#öskurşun#





















