Seksen yılın çiftçisi, toprağı geleneksel anlayışa göre işlemişti. Farklı tohum ekmemiş, meyve fidanı yetiştirmemiş ve teknik alet kullanmamıştı. Aldığı ürünün kalitesinin, normal standartların altında olduğunu biliyordu.
Bitki dalında diploma alsan ne yazar. Uygulamaya koymadıktan sonra. Mühendis olsan kimi inandırabilirsin. Ürün çeşitliliğini, kalitesini ve oranını artırmadıktan sonra, diye konuşuluyordu.
Toprakla ilgili, teknik aletlerin de olsa işe yarar mı? Malzemelerini gözden geçirsen, kullanmasını bilmedikten sonra, hiçbir işe yaramaz. İşin ciddiyetine vakıf değilsen, nasıl yapacağına aldırış etmiyor ve geleneksel şekli koruyorken, kaliteyle meşgul olmuyorsan çalışman yeterli olabilir mi?
Üretimde samimi değilsin. Komşuların da sana benzer çalışmalar yapıyor. Kasabaya bakıyorsun, toprağın başında örnek olarak çalışan yok gibi.
Toprağını samimi duygularla işledin. Bu durumda, Allah yüzümüze bakar, diyebilmen için, bitkiye istediğini vermek zorundasın. Vermemişsen ürün alamazsın. Bu kesin, öğrenmiş olsan ve bilgini uygulamaya koymuyorsan, hiçbir değerin kalmaz.
Toprakla uğraşanın problemi, sonuçların değerlendirilmemesidir. Düşünün ki kamu yöneticisi diyor ki “daha ucuza ithal ediyoruz,” böyle bir anlayış toprakla uğraşmayı bitirmektir. Bu şekilde, küresel şirketlere teslim olmaktır.
Halbuki, kamu görevlilerinin Ülkelerine hizmet etme, zamanını seçme veya onları bekleyen görevleri belirleme özgürlükleri yoktur.
Görevlinin yol göstermesi ve yaparak yaşayarak uygulaması yoksa, geleneksel tarım yapan çiftçilerin adımları sakata düşecektir. Çiftçiye gübresini, yemini ve tohumunu vermezsen, başarı elde edemezsin. Ayrıca çok önemli bir olay da “aile ekonomisini” teşvik etmektir. Aile ekonomisiyle toplum korunmaktadır.
Çiftçi mutlu olmazsa ve bu mutluluğu çevresiyle paylaşmazsa, çalışmanın, boğaz tokluğundan ileri gitmeyeceği ortadadır. Geçinemeyen çiftçi her geçen yıl biraz daha gerileyecektir. Daha ucuz alıyoruz diyen kamu yöneticisi de olduktan sonra, işlerin nasıl sarpa sardığını anlıyoruz.
Mühendis olduğunun farkında değilsen, dürüst çalışmazsan ve adaletli hareket etmezsen, bir ışık gibi parlamaz ve topluma aydınlık adına, meşale olamazsın.
Yapman gereken, toprağı tanımaktır.
Hasan TANRIVERDİ























