Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Eşref Zeki PARLAK

Atatürk Öldürüldü (mü?)

Eşref Zeki Parlak Yazar Eşref Zeki Parlak
30 Temmuz 2010
Eşref Zeki PARLAK
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Yazılarımı takip edenler, birçok perde arkası konulara değindiğimde bu konuya da yüzeysel olarak değindiğimi bilirler.

Atatürk; kendi eceliyle mi öldü yoksa öldürüldü mü?

Bu soru aslında gündemde olmasa da hala tartışılan bir konu. Benim kanımca da öldürüldüğünü yazılarımda nedenleri ile birlikte belirttim. Fakat karşılaştığım bazı şeyler beni bu konuda daha da ikna etti.

Bakalım şimdi anlatılacaklar sizin de aklınızda soru işaretleri uyandıracak mı?

TBMM’nin kurulması ile birlikte mecliste masonların da yer aldığını sizlere detaylı bir şekilde anlatmıştım. Hatta bunu ben değil, Türkiye’deki mason locası kendi sitesinde söylediğini de söylemiştim.

Şimdi merak edenleriniz olacaktır; Mason Locası Türkiye’de ne zaman kuruldu diye. Kısaca buna değinelim:

İstanbul’da kurulan localar; 1861 yılında ‘Ser Locası’, 2867 yılında ‘Prootos’ ve ‘1’Etoile du Bosphore’ (DİKKAT EDİNİZ FRANSIZCA! AKLINIZDA TUTUN, LAZIM OLACAK) localarıdır. 1948 yılında İstanbul’da Türk Masonlar Derneği kurulur. İsim zaman içerisinde çok kez değişiyor fakat bu derneğin günümüzdeki adı: “Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Derneği”dir.

Bunu düşünürsek, bu yapının ne kadar eski olduğunu anlayabilirsiniz. Sadece İstanbul’da, Osmanlı İmparatorluğu’nun devlet yapılanması içindekilerin desteğiyle, 1861’de İstanbul’da kuruldu… (Detaylı bilgiyi diğer yazılarımda mevcuttur.)

ŞİMDİ ATATÜRK’ÜN ÖLÜM SEBEBİNDEKİ ÇELİŞKİYE GELELİM:

Atatürk’ün ölüm sebebini bizlere “Siroz Hastalığı” diye öğrettiler. Fakat Atatürk’ün hastalık dönemini incelediğimizde karşımıza çok farklı bir tablo çıkıyor. İşte o tablo:

Atatürk’ün sağlığının bozulmasına ve ölümüne neden olan hastalık konusunda çeşitli iddialar vardır. Bir karaciğer rahatsızlığına dair hemen herkes hemfikirdir. Ancak hastalığın adı konusundaki tartışmalar günümüzde bile devam etmektedir. Atatürk’ün sağlığı 1937 yılından itibaren bozulmaya başladı. 1938 başlarında iştahsızlık ve halsizlik hissetmeye başladı. Vücudunun çeşitli yerlerinde kaşıntılar meydana geliyor ve burun kanamaları güçlükle önleniyordu.

Bu kaşıntıların Çankaya Köşkü’ndeki karıncalardan meydana geldiği öne sürüldü ve köşk ilaçlamaya alındı. Atatürk de özel bir kür tedavisi için Yalova Termal’e gönderildi. Termal Otel’de, 22 Ocak 1938 günü Atatürk’ü muayene eden Dr. Nihat Reşat Belger, karaciğer rahatsızlığından kuşkulandı ve Atatürk’e siroz teşhisi koydu.

Bir parantez açalım ve sorgulayalım: “Peki ama kimdi bu Dr. Nihat Reşat Belger?”

Askeri Tıbbiye ve Paris Tıp Fakültesini bitirdi kendisi.(Dikkat ediniz “PARİS”den geliyor doktor. Bu doktor “ASKERİ TIBBİYE”den. Yani masonların çoğunlukla yer aldığı, karanlık güçlerin geçmişten bugüne kadar hep içinde yer aldığı bir yerden geliyor bu doktor. Öyle ki; yakın zamandaki Eski Genelkurmay Başkanlarının bile Masonlar’da üyeliği bulunuyordu. Aynı zamanda bu generaller Ercümen-İ Daniş üyelerinden! BU KİŞİLERİN İSİMLERİ BENDE MEVCUT. AMA İSİMLERİNİ BURADA AÇIKLAMAMANIN DAHA FAYDALI OLACAĞINI DÜŞÜNDÜM. BU İSİMLERİ ZATEN SAYMAKLA BİTİREMEYİZ KONUYA DÖNELİM…)

Bu doktor, Mustafa Kemal Atatürk’ün doktorluğunu üstlenerek, muayene etmiştir. Bunu üstlenen doktor aynı zamanda Atatürk’e “Siroz Hastalığı” teşhisini koyan kişinin de ta kendisi(!)

***

PEKİ SİROZ HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELER?

Hastalık ilk ortaya çıktığında yorgunluk, çabuk yorulma, iştahsızlık, sarılık, kaşıntı, bulantı, aşırı gaz birikimi, özellikle bacaklarda ve karında şişlik, kabızlık, erkeklerin gögsünün büyümesi görülür. Bunlar sadece sirozda ortaya çıkan beliritler değildir. (1)Başka hastalıklarda da bu belirtiler görülebilir.

Hastalığın daha ileri evresinde beliritler şiddetli ve tanı koydurucudur. Gözle görülür bir kilo kaybı vardır. Hasta yemek yemek istemez. Bacaklar zayıflar. Dokularda su tutulamaz. Yemek borusundaki damarlar patlayarak iç kanama olabilir. (2)Karaciğer zehirli maddeleri süzer fakat siroz sonucu bu görevi yapamaz ve bu zehirli maddeler hücreleri tahrip eder. Beyin hücrelerinin hasarı sonucu kişi aptallaşır, motive olmada güçlük çeker. Cinsel istek azalmıştır hatta ilerledikçe iktidarsızlık gelişir. Aç karnına kusmaya başlar, geceleri idrar yapması fazlalaşır. Hastanın görünümü değişmiştir. Yanakları kızarmıştır. Hormonal dengesizlik sonucu vücut kılları dökülür , damarlar genişler ve boyunda, sırtta görülür bir hal alır.

Bir doktor sitesinden KELİMESİ KELİMESİNE alıntı yaptığım yukarıdaki belirtilerde bir kaç noktaya dikkat çekmek istiyorum:

1- BELİRTİLERİN BAŞKA HASTALIKTA DA OLABİLECEĞİ VE BU BELİRTİLERİN İÇİNDE, ATATÜRK’DE OLAN ‘AŞIRI VE ZOR DURDURULAN BİR BURUN KANAMASI’ YER ALMIYOR!

2-SİROZ HASTALIĞININ SEBEPLERİNDEN BİRİ DE KİMYASAL İLAÇLARA TEMAS ETMEDİR!

Meclisimize kadar gelip kurulabilen derin güçler; o zaman da Atatürk’ün doktorunu tayin edemez miydi?

***

SİROZ HASTALIĞININ ölüm sebebi olarak ortaya sürülmesinin amacı ŞÜPHE UYANDIRMAMAKTIR! Çünkü Atatürk’de olan belirtiler Siroz Hastalığına yakın belirtilerdir. Kimyasal besin ve benzeri şeylerin siroz hastalığına sebebiyet vereceğini doktorlar bize söylemiş oldu. Bu durumda;

size de belirttiğim gibi bu hastalık vücuda giren ZEHİRLERİ atamaz hale gelir. Sonrasında zehirlenmekte kaçınılmaz olur… Nitekim günümüzde ATAMIZI alkolik gibi göstermelerinin sebebi de bu olsa gerek! Bir cinayet için siroz hastalığı bahanesi idealdir. Zehirleyip sebebini “siroz hastalığından dolayı öldü” diyebileceğiniz bir hastalık.

İşin daha da garip tarafı yukarıda yer alan şu cümle: “Beyin hücrelerinin hasarı sonucu kişi aptallaşır, motive olmada güçlük çeker.”

Ve buna itafen; 5 Eylül 1938 günü Atatürk vasiyetini yazdı(NASIL YAZABİLDİ?) ve bütün malvarlığını belirli şartlarla, genel başkanı olduğu Cumhuriyet Halk Partisi’ne bıraktı. Kız kardeşine ve manevi çocuklarına, İsmet İnönü’nün çocuklarına para yardımı yapılmasını belirtti.

(ACABA KİM BELİRTTİ? ATATÜRK MÜ YOKSA BAŞKALARI MI?! HASTALIĞIN VERDİĞİ ZORLUKLA “Beyin hücrelerinin hasarı sonucu kişi düşünmekte güçlük çeker, motive olmada güçlük çeker” ATATÜRK’ÜN BU KADAR RAHAT KARAR VEREBİLMESİ VE RAHATÇA BUNU DÜŞÜNÜP YAZABİLMESİ AKIL KARI MI? ARAYA DA KIZ KARDEŞİNİ VE MANEVİ ÇOCUKLARINI DA KATTILAR Kİ DİKKAT ÇEKMESİN. MANTIKLI…)

Sonrasında ise İsmet İnönü, 348 milletvekilinin oy birliği ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci cumhurbaşkanlığına seçildi(!)

(MECLİSDE MASONLARIN ÇOĞUNLUKTA OLDUĞUNU SÖYLEMİŞTİM. BEN DEĞİL ASLINDA MASONLAR KENDİLERİ SÖYLEMİŞTİ. NE KADAR GARİP DEĞİL Mİ?)

SONUÇ:

Sonuç; dört yıl “Özgür Masonlar Büyük Locası”nın üstatlığını yürütmüş Murat Özgen Ayfer’in açıklamasında gizli…

Masonlara karşı kim harekat başlattıysa, kim kapatmaya çalıştıysa, bu güne kadar faili meçhul cinayetlerle kişiler ortadan kaldırıldı.

Mason Üstadı Murat Özgen Ayfer’in, Atatürk hakkında ağzından çıkan şu sözlere bakınız: “Atatürk’ün 1935 yılında masonları kapatma söylentisinin çıkması ve Atatürk’ün bir Çankaya sofrasında ‘ŞU MASONLUKTAN ARTIK SIKILDIM. MADEM BU CEMİYET ÇOK KÖTÜ VE ZARARLIDIR, BUNU KAPATIVERELİM GİTSİN’ demiştir”demesine bakılırsa o zamanın yöneticileri Atatürk’ü öldürmenin bir yolunu bulmaya çalışmış olamazlar mıydı?

Bu sözlerin ardından bir iki yıl içerisinde ölmesi garip değil mi?

Ulu Önder Atatürk gibi bir şahsiyeti hemen öldürülmesi kadar aptalca bir şey olamayacağına göre; Atatürk yavaşça ve sinsi sinsi işlenmiş bir zehir cinayetinin kurbanı olamaz mıydı?

Son olarak şunu diyerek sözlerimi noktalıyorum:

“Türkiye’nin anayasasını değiştirebilen güçler, tarihin de seyrini elbetteki değiştirebilir…”

Eşref Zeki PARLAK

Twitter: http://twitter.com/ezmparlak

Paylaş
Etiketler: atatürkkültürtarihtoplum
Önceki Yazı

Cumhuriyet ve Demokrasi

Sonraki Yazı

Doğum Gününde

Eşref Zeki Parlak

Eşref Zeki Parlak

Eşref Zeki PARLAK İstanbul/Üsküdar doğumlu olup memleketi Trabzon/OF'dur. Okan Üniversite İçmimarlık lisans eğitimini almaktadır. Lisans programının ilk senesinde İçmimarlık Bölümü Öğrenci Temsilcisi seçilip hemen ardından yapılan Fakülte Temsilciliğinde Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Başkanı olmuştur. Bilgi yelpazesinin geniş olmasına önem vererek her konuda araştırmalarına devam etmektedir. Özellikle insan psikolojisi üzerine 2002 yılından beri araştırmalar yapmaktadır. Bunun yanında felsefe, siyaset, bilim ve dini alanlarda kapsamlı araştırmaları bulunmaktadır. Geniş bir kitap arşivi bulunmakla birlikte güzel konuşma sanatı üzerine kendisini çeşitli kaynaklardan geliştirmiştir/geliştirmeye devam etmektedir. 7 Eylül 2008'de Türk İç Mimarlar Grubu'nu kurmuştur. Kısa süre içinde 4000'i aşkın üyesiyle Türkiye'nin en büyük ve en kapsamlı içmimarlık grubunu(Türk İç Mimarlar Grubu) kurmuştur. Birçok dernek ve klüpte üyeliği bulunmakla beraber Ataşehir Trabzonlular Derneği'nin kurucu üyelerindendir. Alanında ün yapmış sanat hocalarıyla çeşitli sanatsal aktivitelerde bulunmaktadır. Bunun yanında çeşitli gazeteci, köşe yazarlarıyla araştırmalarda bulunmaktadır. Yabancı dil olarak İngilizce bilmektedir. Eşref Zeki PARLAK

İlişkili Yazılar

Eşref Zeki PARLAK

“Devlet İçinde Devlet” Gizli Kahramanlar

22 Aralık 2011
5k
Eşref Zeki PARLAK

Erdoğan’ın Gizemli Rahatsızlığı ve Cübbeli Operasyonu

12 Aralık 2011
5k
Eşref Zeki PARLAK

Deşifre Edilen Mekanizma: İsrail-ABD-İngiltere

13 Kasım 2011
5k
Eşref Zeki PARLAK

Savaş Rivayetleri ve Erdoğan’ın Psikolojisi

14 Eylül 2011
5k
Sonraki Yazı

Doğum Gününde

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap