TARİHÇE:
İnsanlık var oldu ve İnsanın insana rağmen yaşama mücadelesi başladı.
16 Mayıs 1919 günü Padişah Vahdettin tarafından görevlendirilen Mustafa Kemal Paşa ve 18 kişi “Bandırma Vapuru” karadan özgürlüğe doğru yol almaya başlamıştı.
Yolculuk 29 Ekim 1923’te yeni bir hal aldı.
Ve yolculuk hiç bitmedi.
İnsanların gücü kötüye kullandıklarında başka insanların, hatta başka milletlerin varlığının tehlikeye girmesi ilk değildi.
Sonda olmayacaktı.
Yolculuk hep devam edecekti.
Yani insanlar kontrol edebileceklerinden fazla güce sahip olduklarında, kontrolü kaybedip kaza yapmaya devam edecekti.
Milletler ve Devletlerde bu kazalardan nasibini alacaktı.
Şu anda içinde yaşadığımız ülkemiz de, diğer yaşayan tüm ülkeler gibi dünya döndükçe risklerle karşı karşıya kalmaya devam edecekti.
Mustafa Kemal ATATÜRK, 20 Haziran 1938 tarihli kanunla, 19 MAYIS 1919 ‘u kurtuluşunu başlattığı insanların “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak o insanların Gençliğine hediye etmişti.
Kurtuluş savaşının başlangıcı kabul edilen bu günün, daha sonra “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak ilan edilmesi, dünya ve ülkemiz için ileri bir görüş, ilginç, heyecanlı ve keyif verici bir durumdu.
Birçok yaşanan durum gibi bu da bir ilkti.
GENÇLİK-SPOR-SAĞLIK:
Her canlı var olma mücadelesini elindekilerle sağlamaya çalışır.
İnsan içinde durum aynıdır.
Varlığı içerden ve dışarıdan, yani bedenen ve beden dışı nedenlerden dolayı tehdit edildiğinde, mücadele başlatır.
Gençlik dönemlerinde bu durum en üst düzeyde cevap bulur.
Gerek bağışıklık sistemi ve gerekse bedenin direnci gençlik döneminde üst düzeydedir.
Spor ise bedeni ve organlarını mücadeleler için daima zinde ve hazırlıklı tutar.
Ortaya çıkabilecek her türlü riske ve tehdide karşı dayanıklı kılar.
Sağlık; ruh, beden ve sosyal durumun tam bir iyilik içinde olması hali olarak tarif edilir.
Spor hem ruh, hem beden ve sosyal durumumuz üzerinde etkileri olan bir aktivitedir.
Ve sağlıklı bir beden için vazgeçilmez özellikler taşır.
Aynı zamanda spor karşılaşmalarının tarihte ilk çıkış nedenin de, insanların toplu olarak çatışmalarını engellemek amacı yatar.
Yani bedenin ve Milletlerin maruz kalabileceği riskler birbirine benzerdir.
Yani bedenler de, Milletler de her zaman kuvvetli, zinde ve dirençli olmak zorundadır.
Farklı organların, farklı çalışmaları sonucu beden tek parça ve sorunsuz olarak yaşayabilir.
Milletlerde öyledir.
Aksi takdirde varlıkları her zaman tehlikeye düşebilir.
SONUÇ:
İnsanların hangi nedenle olursa olsun çatışmaları taraflara maddi ve manevi telafisi mümkün olmayan zararlar verir.
Maalesef savaşmak zorunda kalarak, kendine ait olanı almak ve korumak mecburiyetinde bırakılmış bir milletin torunlarıyız.
Bu sonuçları yaşamış bir milletin fertleri ve evlatları olarak hafızamızı tazelemek, elimizdekinin kıymetini bilmek, “farklılıklarımızla bir bütün olduğumuzun” farkına varmak için bir fırsattır bayramlar.
Yani, özetle “Var olma” mücadelesi, gençlik, spor ve sağlık birbirine öyle bağlı ki bunu bir bayram olarak kutlamanın bize nasip olması da ayrıca bir şanstır.
Bu günümüzü yaşamamızda katkıları olan atalarımızın ruhu şad olsun.
