Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ertuğrul ERDOĞAN

Anne Ocak Çok İsındı /Röportaj

Ertuğrul ERDOĞAN Yazar Ertuğrul ERDOĞAN
26 Mayıs 2014
Ertuğrul ERDOĞAN
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Yüzlerin gülmediği, alın terinin toprakla buluştuğu, kömür tozlarının insanları savurduğu, yaşamın karalara bağladığı Soma”da şimdilerde ocaklarında yas var. Anaların elleri ölen evlatları için havada… İsyan kimeydi? Tanrıya mı, yoksa maden ocaklarında önlem almayanlara mıydı? Eğer isyan Tanrı”ya olsaydı, Tanrı hiçbir zaman kullarına “Birbirinizi öldürün, yaptığınız işlerde önlem almayın, işinizde hilekârlık yapın, doğayı kirletip, dere kenarlarına ev yapın veya eksik malzeme kullanarak evleriniz depremde yıkılsın demezdi…

O bir anne… Yaşamında hem de üç kuşak madenci görmüş bir anne… Babası, kocası ve oğlunun maden ocaklarının tozlu tenlerini yıllarca temizlemiş… “Hakkını helal et sözcükleriyle her sabah yerin metrelerce altına uğurlayıp, akşam, iş dönüşüne kadar düşünceleri kömür karasıyla yoğrulan anne… Kazanın meydana geldiği şirketin başka bir ocağında çalışan oğlunun, işinden kovulmaması için isminin açıklanmasını istemedi. Evet, adının ne önemi var ki… O, yalnızca hepimiz gibi, yüreği ölenlere yanan, kurtulanlara sevinen, geride kalan yetim ve dulların ise gelecekte neler yapacaklarını düşünenlerden birisi…

Ölenlere Allah”tan rahmet, yaralılara şifa ve tüm ülkemiz insanlarına da sabır dileyerek sorularıma başlamak istiyorum.

E.E. Soma”da olayı duyduğunuzda neler hissettiniz? Ocaklarda sizin de çalışan yakınınız var mıydı?

S. E. B. Evet ben, madenci kızı, eşi ve annesiyim. Oğlum aynı şirketin başka bir ocağında çalışıyordu. Komşum o gün oğlumun servisini kaçırdığını söylediğinde elinde oğlumun çantası vardı. Hemen oğlumu sordum. Komşumuz, ‘madende kaza oldu” deyince, ‘oğlum öldü” diye içim yandı. Bayılacak gibi oldum. Daha sonra oğlumun ocağında olmadığını öğrenince dünyaya yeniden gelmiş gibi oldum. Ya ölenlerin yakınları kim bilir nasıl yanıyordur. Onları düşünmek bile insana ıstırap veriyor.

E.E. Kazadan sonra oğlunuz ile görüştünüz mü? Size neler dedi?

S.E.B. Evet konuştuk. Bizler gerçekleri birinci dereceden gördük ve yaşadık. Oğlum ölen ve yaralıların yakınlarıyla birlikte ocaktan ceset çıkaranlardandı. Hala şokta, sizinle konuştururdum ama inanın kendinde değil. Oğlum, şirketin üç yıldır yeni bir direk kasa bile almadığını ve bu kasaların ocağın bel kemiği olduğunu söyledi.

E.E. Kazanın ardından şirketin çalışma koşulları, teknik durumları, sendika vs konularında madenciler yakınmalarını kamuoyu ile paylaştılar. Bir tanesinde Erdoğan”ın Mitingine işçilerin yemek fişlerini alarak topluca götürüldükleri söyleniyor, bu doğru muymuş?

S.E.B. Oğlum bu kazanın oluşundan bahsetti. Madenler devletin elindeyken ocağın kapatılmış olan yerinde ‘ayak” denilen bir yan bölümü varmış. Burada gaz yoğunluğu çok olduğu için işleri riske atmamak için kapatmışlar. Ancak açgözlü özel sektör, o bölgenin altında kömür kalmasın diye kömürü çıkarmaya başlamışlar. Uzun zamandır da alıyorlarmış. İşte bu içten içe yanan gazlı kısım üstlerine çökmüş.

Erdoğan”ın miting olayına gelince, oğlum AKP”li olmamasına rağmen zorla mitinge götürmüşler. Ellerinden yemek fişlerini bile almışlar…

E.E. Çevrenizde ölen madenci oldu mu?

S.E.B. Olmaz mı? Karşı komşumuzun oğlu anacığına ne söylemiş biliyor musunuz? İşte bu söz her şeyi açıkça ortaya seriyor. “Anne ocak çok ısındı, birkaç gündür korkuyorum demiş. Komşumuzun oğlu 32 yaşındaydı. İsmi de Ercan CEZELİ. Gece saat birden sonra cesedi ilk çıkarılanlar arasındaymış. Nur içinde yatsınlar!

E.E. Yörenizdeki maden ocakları devletin elindeyken böyle kazalar olmuş muydu? Oğlunuz tekrar madene gidiyor mu? Duyguları nasıl?

S.E.B. Ben üç kuşak madenciyim. Kesinlikle on madencinin bir arada öldüğünü görmedim. Özel sektör maalesef çalışanların kanını emdi! Devletin elindeyken böyle büyük kazaları pek görmüyorduk. Ufak tefek bireysel kazalar oluyordu. Bir keresinde eşimin çalıştığı dönemlerde işçiler arasındaki bir inatlaşmada işçi şuurunu kaybetmiş ve baskıya dayanamadığı için şefinin kafasına baltayı indirmiş, adam kurtulamamış.

Bu bölgede madenden başka bir iş yok ki… Oğlum kazanın ertesi günü çalıştığı madene mecburen gitti, ama yetkililer, ‘Haziran”ın birine kadar çalışılmayacağını” söylemişler, oda geri geldi. Morali çok bozuktu… Umarım çıkartmazlar. Mesleği de yok ki başka yerde çalışsın. Ayakları gitmez oldu. Doğru düzgün yemek yemiyor. Şimdi de kuş kadar bir şey yiyor.

E.E. Sendikalar konusunda oğlunuz neler diyor?

S.E.B. Geçenlerde sendika seçimi olduğunu söylemişti. Çocuklarımız helal lokma yesinler diye her eziyete kızmış olsalar da, sesleri çıkmazdı. Sendika seçimlerinde oğlumun eline üç isim vermişler, ‘buna atacaksınız” diye. Yani sendikada seçilecekler zaten önceden belliymiş.

E.E. Başka söylemek istediğiniz bir şey var mı?

S.E.B. Ne söyleyim ki, içimiz yanıyor. Dilimiz tutuldu. Acımız çok büyük. Soma”nın içinde cankurtaran ve feryat sesleri kulaklarımızı tırmalıyor. Herkesin morali çok bozuk… Bu acıdan biraz olsun uzaklaşmak için kızımın yanına gittim. Ama yetkililere şunu sormak isterdim: “Soma Kömür İşletmeleri devletin elindeyken nasıldı? Özelleşince nasıl oldu? Bunu araştırsınlar. Soma”da üç kuşak madenci var. Emekli olmalarına rağmen hayat şartlarından dolayı halen çalışanlar bile var, onlara sorsunlar.

E.E. Hepimizin başı sağ olsun… Geride kalanlara da sabır diliyorum…

S.E.B. Sağol…

Yazımı tamamlayıp üzgün adımlarımı şehrin içine yönlendiriyorum. Kulaklarımda hala, sedyeyi kirletmemek için kömür tozuna bulaşmış çizmelerini çıkarmak isteyen yaralı madencinin sözlerinde… Genelde soluklandığım ve sohbet ettiğim köşe başındaki “Bozacı dükkânına giriyorum. Havaların ısınmasıyla boza bardakları ortalıkta görünmüyordu… Kasada Milli Piyango makinesinin başında Yüksel BAŞKIRAN ağabey duruyordu. Kendisi ile daha önce yaptığım sohbetlerde kömür madenlerinden çok bahsetmişti. Bir kış boyu yerin metrelerce altındaki anılarını ilgi ile dinlemiştim.

Bir ara gelen müşterilerden fırsatını bulup, yanıma oturduğunda konumuz Soma”daki maden ölümleriydi…

Konuşmamızda acı vardı,

Hüzün vardı,

İhmaller ve bir daha bu tür ölümlerin yaşanmaması için ‘neler yapılabilir” konuları vardı…

İlk sorumu yönelttim:

E.E. Zonguldak madenlerinde çalıştığınız dönemlerde şartlar nasıldı?

Y.B. Koca yirmi altı yıl çalıştım ama çalıştığım dönemlerde böylesi toplu ölümleri yaşamadık. Madenler devletin elindeydi. Güvenlik en ince noktasına kadar o günün teknolojisine göre kontrol edilirdi. Mühendisler sürekli madende gaz olup olmadığını rapor ederlerdi.

E.E. Çalışmaya başladığınız ilk gün ocağa inerken korkmadınız mı?

Y.B. Hiç korkmadım. O zamanlar tığ gibi delikanlıydık. Maden yöresinin insanları ölümden korkmazlar. Ölümü kabullenmişlerdir yaşarken.

E.E. Soma”da meydana gelen maden kazası için neler söylemek istersin?

Y.B. Önce ölenlere rahmet, yaralılara şifa, yakınlarına da Allah”tan sabır diliyorum. Çalışan meslektaşlarım orada pisipisine öldüler. Eğer o madenler devletin elinde olsa veya devletçe gerçekten iyi denetlenip, takip edilseydi, bunlar yaşanmazdı. Basından izlediğim kadarıyla madende yaralı olarak kurtulanlar, kömürün ocağın bir bölümünde içten içe yandığını, söylediler. Yahu o firmada hiç mi mühendis yoktu? Olup biteni hiç mi kontrol etmediler? İşçiler sendika yetkililerine söylemediler mi, yazmadılar mı? Mühendislerin kontrol ettiği gaz oranları, raporlarına yalan – yanlış mı yazıldı? Bunları da inceleyecek tabi ki savcılardır. Sensörler yanma işaretini verdiğinde yanan bölgede hemen önlem alınıp, betonla kapatılsaydı, bugün ölen olmayacaktı. Yazık oldu yazık!

E.E. Biraz da ocaklardaki yaşamından bahseder misin?

Y.B. Madenlerde çalışmaya indiğimde her şeyi unutur, işimize odaklanırdık. Burada küçük bir hata bile hayatımıza mal olurdu. Ter içinde kalırdık. Öyle yerler vardı ki, bazen katırları kullanırdık. (Güldü) O yıllarda kadrolu katırlarımız bile vardı. Onlar genelde hep yerin altında kalırlardı.

E.E. Katırların yer altında kalmaları Hayvan Haklarına aykırı değil mi?

Y.B. Anlattığım dönem eski yıllardaydı. O zamanlar hayvan hakları diye bir şeyi ne devlet ne de toplum bilirdi. Yer altında ağırlar vardı. Katırlar burada kalırdı. Onlar yalnızca bayram günleri dışarı çıkarılırdı.

Solgun benizli, zayıf bir adam oynadığı ‘şans topu” kuponunu uzatıp sonucu öğrenmek istediğinde, madenlerin duayeni Yüksel BAŞKIRAN kuponu makineye tuttuğunda, öten sesle birlikte, “Üzgünüz yazısı hepimizin duygularını yansıtıyordu…

Üzgünüz ölümlere,

Kızgınız ihmallere,

Umutluyuz geleceğe…

Ertuğrul Erdoğan
25 Mayıs 2014/ Bursa

www.erdoganlaedebiyat.com

Paylaş
Etiketler: anneOcak Çok İsındıSoma''da
Önceki Yazı

Zatürre Başlangıcı

Sonraki Yazı

İbranameler ne Zaman Geçerli Olur?

Ertuğrul ERDOĞAN

Ertuğrul ERDOĞAN

İlişkili Yazılar

Edebiyat

Miğfere Küçük Yumruk

14 Nisan 2022
5k
Ertuğrul ERDOĞAN

Nare

16 Şubat 2022
5k
Ertuğrul ERDOĞAN

Âdem İle Havva’nın Kemikleri Sızlamaz mı?

01 Şubat 2022
5k
Edebiyat

Âdem İli Havva’nın Kemikleri Sızlamaz mı?

20 Ocak 2022
5k
Sonraki Yazı

İbranameler ne Zaman Geçerli Olur?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap