Derenin çağıldaması, kuşların ötüşü ve çiçeklerin renkliliği doğanın canlandığını gösteriyordu. İneklerin zil sesleri ve çocukların bağırması bu canlılığa yenilerini ekliyordu.
Bağında, bahçesinde işlerin bir ucundan tutan insanlar, gökyüzünün ender rastlanan maviliği altında mutluydular.
Bugünün hafta sonuna ait tatil günü olması çocuklara yaramıştı. Böyle bir günde gerçekten okul öğrencinin aklına gelmeyebilirdi. Fakat güzel toprakta çalışmaya uygun bir günde toprakla birlikte olmak güzeldi. Herkesin işe el atması zorunluydu. Toprak bellenmiş öğleden sonrası tohum atılıp kazılmalıydı. Çünkü çok az da yağsa toprak çamur olur ve kazmaya fırsat vermezdi.
Bahçeyi tohum atmaya hazırlamanın az bir işleri kalmıştı. Çok geçmemişti ki, ortalık karıştı. Rüzgâr aniden çıktı ve bulutlar yeryüzünü istila etti. Rüzgârdan hemen herkes eve kaçtı. Kapıları pencereleri kapattı. Küçük çocuk, koştu mereğe köpeği attı ve oradan gelemedi.
Korkunç fırtına önüne kattığını uçuruyordu. Dere vadisine doğru, uçan eşyalar, kırılan ağaç dalları ve tepeleri gidiyordu. Bahçe düzlenmişti. Kenarda bulunan çiçekler artık görünmez oldu. Deniz morarmış, dalgalar havalanmıştı. Ağaçlar devriliyor ve çatılar uçuyordu. Pencereden korku dolu gözlerle bakıyorlardı.
Aile büyüğü şehirde neler olmuştur. Çatılar uçmuş, köhne binalar yıkılmıştır. İnsanların ne kadar aciz kaldığı, bu felakette de görülecektir. Kimseden ses çıkmıyordu. Yıkım büyüktü. Evin yanından hızla geçen bir çatının dereye doğru uçtuğuna tanık oldular.
Dinmeyen fırtına yoğun bir şekilde devam ediyordu. Gerçi çevrede uçuracak bir şey kalmamıştı. Fırtına, her yerde insan avına çıkmış gibiydi. Rüzgârın gücü korkunçtu. Çeşitli doğa felaketleri arasında rüzgâr da başkaydı. Doğanın felaketi kendine büyük zarar vermişti.
Hafta sonu, çarşı pazarın kısmen sakin olmasına karşılıktı ki, daha büyük olaylar gerçekleşmemişti. Ağaçlarda kırılma kopma uçup gitmeler vardı. Deniz kabarmış ve kenardaki irili ufaklı kayıklar dalgalara yem olmuştu.
Mevsimin güzel günü, baharın zehir günü hâline dönüşmüştü. Sabahtan okula gitmedik. Aile büyüklerinin gördüğü, çarşı pazarın durumunun iyi olmadığıydı. İnsanlar canlarını zor kurtarmışlar. Bazıları şanslı değilmiş, ölenler bile olmuş.
Fırtına kısa zamanda felakete dönüşmüş ve çevreyi yerle bir etmişti. Bir anda gelmesi, insanlara kaçacak fırsatı vermemişti. Öğleden sonra felaketin boyutu daha arttı. Çünkü yıkım oldukça fazlaydı. Evler, minareler ve pazar yerleri silinmişti, dedi.
Yeniden diriliş, yeniden canlanma ve yenilenme seferberliği başlayacaktı.