Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Şükran GÜNAY

Ana Kucağı Baba Ocağı

Şükran GÜNAY Yazar Şükran GÜNAY
23 Eylül 2020
Şükran GÜNAY
0
404
Paylaşma
5.1k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Tramvayda eski bir tanıdığa rastladım. İki hanım, sohbet ederken, geçmişin güzelliklerinden şimdinin dertlerine geliverdik. Esmer güzeli, ince yapılı, dost bakışlı Demet Hanım:

“Sizinle senelerdir görüşemedik Şükran Hanım. Şehrin dışına taşınmıştık. Bu yüzden de eş dost ve tanıdıklardan uzak kalmıştık. Bahçeli bir ev kiraladık. Çocuklar rahat etsinler, bahçesinde oynasınlar, çocukluklarını yaşasınlar istemiştik. Masraflı oldu. Para biriktiremedik. Tatillerde Türkiye’de sahil şehirlerinde tatil yaptık. Onları okutmak ve rahat yaşatmak için uğraştık durduk. Bir de ana baba, kardeş, eş dost, akraba derken, kazandıklarımızı da paylaştık bunca zaman. Arada bir telefon edip, halimizi, hatırımızı sorsalar, hiç yüreğim yanmayacak.”

 

“Ne mutlu size ve çocuklarınıza! Yatırımın en güzelini ve doğrusunu yapmışsınız. Anne ve baba düzenli, birbirlerine bağlı olunca; yavrular da sağlıklı, başarılı, mutlu oluyorlar Demet Hanım.”

Derinden ahladı, gözleri doldu, dudakları titreyerek:

“Ah, ah! Biz de öyle sanmıştık. Babam, “Ayakkabımı satar, çocuklarımı okuturum.” derdi. Şimdi anlıyorum, babacığımın o zamanlar ne denli üzülmüş olduğunu. Biz okumadık ama, onları terk etmedik. Anamıza, babamıza saygıda, sevgide kusur etmemeye çalıştık. Ele güne rezil etmedik. Gurbet ellerde, onlara maddi manevi destek verebilmek için, kendi zevklerimizden kıstık. Öyle değil mi? ya bizimkiler?”

 

Gözpınarlarından taşmaya hazır gözyaşları top top olmuş, yanaklarına doğru akmaya hazırlanıyorlardı. İçim sızladı, döşüm sıkıştı, başımı salladım doğrularcasına. “Haklısın canım.” derken yüreğimin daraldığını hissettim. O, “Büyük kızımın başarılı olduğunu, okuyabileceğini söylerdiniz. Öyle de oldu, kızımı okuttuğunuz yıllar gözümün önüne geldi.” dediğinde, gözlerinde eski günlerin sevincini okudum. Top top olan gözyaşları, geçmişin sevinci ve şimdinin acılarıyla akıverdiler yorgun yanaklardan çenesinin altına doğru. O güzel yüzünü geçmişin mutluluğu süslemişti bir anda göz yaşlarına rağmen. Benim de gözlerimin içi parladı, sevinçten yüzüme renk geldiğini hissettim. “Türk çocuklarının okuduğunu duymak ne büyük haz veriyor, bir bilseniz!” dedim. İçimi tanımsız bir huzur sarmıştı.

Bu güzel ana:

“Of! Şükran Hanım of!.. Okumasına okudular ama, evi de terk ettiler sırayla. Önce büyük kızımız, sonra da iki numara…

 

Sustuk, daldık, bir zaman konuşamadık. Bu acıyı seneler önce tatmış bir anne olarak, ne diyeceğimi şaşırmıştım. Burnumun direği sızladı, kirpiklerim gözyaşlarımı saklamaya çalıştı, ama olmadı; gözpınarlarımdan yanaklarıma aktılar ardı sıra. “Anlıyorum, üzülmeyin diyemeyeceğim. Elde mi üzülmemek?” diyebildim sadece. Sonra gözyaşlarımı sildim. Düşündüklerimi anlatmalıydım:

 

“Bak canım, bizim kendimizi eleştirerek, doğruları bulmamız gerek desem ne dersin?”

“Doğru, nedenlerini bulmalıyız. Aslında biliyoruz.”

Birbirimizin içini okumuş gibiydik. İki ana yüreği buluşmuştu. Söze devam ettim:

“Kardeşim, evlerini terk edenler, sayısal verilere göre, çoğunluğu kız çocukları oluyorlar. Bunun üzerinde düşündün mü?”

 

“Düşünmez olur muyum? Oğlanlar kızlara göre daha serbest yaşıyorlar. Kızlara baskı yapılıyor. Gezmeleri kısıtlanıyor. Onlar ev işlerinde çalıştırılıyor. Oğlanlara “Sen erkeksin, erkekler iş yapmaz!” diyorlar. Tabi yalnız bu değil, başka sorunlar da var. Oğlanın kız arkadaşı olunca, anne-baba böbürlenerek anlatıyor. Kızlar için durum böyle mi? Hiç unutmam, evi terk eden kızımın bir sevdiği varmış. Babasına söylerim diye benden gizlemişler. Babası takip etmiş, masasının anahtarlarını kırarak mektuplarını ele geçirmiş. Güya babalık (!) yapmışmış. Sonrasını siz düşünün… Dayak ve baskıcı tutumlar kızlarımızı daha da uzaklaştırdı evden. Sık sık yalana başvurdular, yalan üstüne yalan… Eşlerimizi bir de bizler destekledik aptalca. Evin direği (!) ne derse o olur. Sonuç; gün geçtikçe bize yabancılaştılar. Hani mektuplaşmadan başka bir suçu da yoktu yavrumun! Ki bu da suç ise.

 

Başımı salladım. Bir konuşsam arkası gelecekti. Utandım. Sustum. Pek farklı olaylar yaşamamışız meğer dedim ama yine de. Benim yaşadıklarımı izaha çalıştım.

 

“Benim en büyük hatam, babalarını desteklemek, onun doğrultusunda hareket etmek olduğuydu. Ergenlik çağlarında kızlarım bu tutumumu anlayamadılar. Onları desteklememi beklediler. Babaları ise, farkına bile varmadığım olaylardan beni sorumlu tuttu sonunda. Günlerim öylesine doluydu ki, işlerimi bitirip de yatağa girdiğimde yattığım yeri bilemez olur, çoğu kez yorgunluktan uyuyamazdım. Ev işleri, okul hazırlığı, çocukların bakım ve eğitim sorunları, eşe kusursuz hizmet etme çabası, misafirleri ağırlama, Türk aile ve çocuklarının eğitim sorunlarına destek… Say sayabildiğin kadar…  Sonuçta anne olarak ben hüküm giydim. Çocuklarımdan değil, toplumdan ve ayrıldığım kişiden, yani babalarından. Büyük kızım, üzülmelerime dayanamıyor.

 

“Türkiye’de okuyan gençlerin çoğu, ailelerinden uzak yerlerde okumayı seçiyorlar. Böylelikle istedikleri gibi yaşayabiliyorlar. Tabi ki böyle olmayanlar da var. Bu sorun sadece Almanya’da yaşayan gençlerde görülmüyor. Anneciğim, Türkiye’deki kızlar, bu sorunu çözmüş durumdalar Sen halâ boşuna üzülüyorsun. Önemli olan iyi ahlak değil mi? Erkeklerin onca arkadaşları oluyor ve bu normal karşılanıyor. Kızların da biyolojik yapılarının, yaradılışlarının zorunlulukları neden görülmüyor” diyor.”

 

Demet Hanım sözümü keserek:

“Erkeğin elinin kiri, kadının yüz karası demişler ya?!. Bizleri de bağlamışlar sıkıca bu yargılar. Ruhumuza işlemişler doğruluğu, dürüstlüğü, hem de tek taraflı. Değil mi? Bu emirler ve yasaklar hem kadın hem de erkek için geçerli olmalı aslında. Doğruların herkesten önce analara öğretilmesi gerekiyor. Erkekleri eğitenler, biz analar değil miyiz?.. Temiz ve ahlâklı topluma ulaşmanın yolu, galiba biz annelerin eğitimi ile mümkün olacak.”

 

“Haklısınız. Çocukları ile arkadaş, dost olmasını bilen babalar var. İşte o çocuklar ve anneler şanslı! Kız evlatların, annelerden daha çok babalarına, onların yakınlığına gereksinimleri oluyor. Hatta evleninceye kadar süren bir yakınlık ihtiyacı bu. Baba sevgisini, ana sevgisini yaşayanlar ana kucağını, baba ocağını kolay kolay terk etmiyorlar. Evlendikleri zaman ve de ömür boyu süren evlatlık bağı kurulmuş oluyor.”

 

“Ben ve eşim başaramadık Şükran Hanım, toplum baskısı ağır bastı, içinde yaşadığımız toplumun da kurbanı olduk bir bakıma. Korumak istedik yavrularımızı güya(!). İçimde dinmeyen bir sızı var. kızlarımı beyaz gelinlikler içinde görmek en büyük emelimdi. Olmadı. Senelerdir düğünlere gidemez oldum.”

 

Bakıştık iki ana, yüreklerimiz konuştu. Gönüllerimiz sözleşti, acılarımızı paylaşırcasına salladık başlarımızı, tuttuk ellerimizi, destek aldık karşılıklı…

Susamadım ama, devam ettim içimi dökmeye:

“Evet! Dertlerimiz pek çok. Çocuklarımızın düğünlerini görmemiş olmaksa; kapanmayacak, acısı hiç dinmeyecek, derin bir yara… Şükretmeli, yavrularımızı terk etmemeli, sabırla beklemeli, onları anlamalıyız tüm olanlara rağmen. Onlar, gün gelecek, bizleri anlayacaklar. Sırf onların geleceğini düşünerek yaptığımız hatalarımızı irdeleyecekler. Kendi kayıplarının da farkına varacaklar. Herkes ektiğini biçecek sonuçta…”

 

“Can kardeşim, biz ana kucağı olmak istedik; karnımızda büyüttük, doğurduk, besledik, baktık. Babalar da ocak olmak istediler kesin. Bilemedik, suç kimin?”

 

Güle güle! deyip tramvaydan inerken; çaresiz benliğim, beynimin sayısız anılarında geziniyordu. İnsanca yaşamak her insanın hakkı değil mi?

Nedir doğru olan?

Şükran GÜNAY’dan

Şükranca

Paylaş
Etiketler: ana kucağıbeyaz gelinlikbiyolojik
Önceki Yazı

Korku

Sonraki Yazı

Selaya Karşı Çıkan Çıkma…

Şükran GÜNAY

Şükran GÜNAY

İlişkili Yazılar

Sonbaharda Aşk
Doğa-Çevre

Sonbaharda Aşk

12 Kasım 2025
5k
Her Kasımda Hallerim
Anma

Her Kasımda Hallerim

10 Kasım 2025
5k
Dün-Şimdi-Yarın
Edebiyat

Dün-Şimdi-Yarın

07 Kasım 2025
5k
Sonbaharda Hallerim
Doğa-Çevre

Sonbaharda Hallerim

20 Eylül 2025
5k
Sonraki Yazı

Selaya Karşı Çıkan Çıkma...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap