Oğlu Ali, telefonda paketi, “kargodan” alırsın, demişti.
Ana bir gün sonra, paketin peşine düşmek için, pazara indi. Şans eseri komşusuna rastladığına sevindi. Komşusuna, Oğlum Ali paket göndermiş, nereden alacağını sordu?
Salih aka çevresine bakındı ve bir şey diyemedi. Bekle kahveye varıp bizimkilere sorayım. Kargonun nereden alındığını öğreneyim, dedi.
Ana kendi kendine söylendi. Pazardayım paketi niçin getirmiyorlar. Veya beni bulup oğlum Ali’nin gönderdiği paketi, niçin vermiyorlar da beni aratıyorlar, diye dertlendi.
Salih aka geliyor ve kargodan alacaksın. Kargonun yerini tarif ediyor.
Ana, Salih aka ne dedi, diyerek aklından dediklerini hatırlamaya çalışıyor. Birden kargo aklına geliyor. Kargonun yerini aramaya başlıyor. Arada da soruyor ve tarif üzerine aramaya devam ediyor. Ararken de unutmamak için, kargo, kargo ve karga diyor.
Ana, köylüsü ve yakını, Reşit’e rastlayınca, ona soruyor. Oğlum Ali’nin gönderdiğini nereden alacağım, diyor. Reşit kargonun yeri diye PTT’nin arkasını tarif ediyor.
Ana unutmamak için, PTT’nin arkası karga, PTT’nin arkası karga, diye tekrarlıyor.
Karşısına sarı levhada yazılı PTT çıkıyor. Buldum diye sevinçle hemen içeriye giriyor. Memurlara bakıyor ve kolay gelsin, kızlarım, diyor. Oğlumun gönderdiği paketi arkadaki karga dan alacakmışım. Siz mi veriyorsunuz? Diyor.
Memur biz vermiyoruz. Arkadaki kargoya gir ve paketini oradan alabilirsin, diyor.
Ana PTT’ den çıkıp binanın arka tarafındaki, sokağa geçmeyi başaramıyor. Memur kolundan tutup yol gösteriyor. Heyecanlanan ana bildiklerini unutmamak için daha sıkça tekrara başlıyor. Arkada karga. Arkada karga ne demek diye düşünüyor. Fakat bir türlü işin içinden çıkamıyor. Düşündüklerini sadeleştirmek için garson Reşit, aklına geliyor. Geriye dönüp PTT’nin önünden geçiyor. Kahvenin caminin önünde olduğu aklına geliyor. Arkada kargayı tekrar etmiyor.
Ana biraz daha yaklaşınca, Reşit’i görüyor. El ediyor ve Reşit geliyor. Reşit’e oğlum Ali’yi nereden alacaktım, diyor. Reşit ananın unuttuğunu anlıyor. Çünkü geçen ay, ineğini direğe bağlamış ve sütünün kaynadığına bakmak için eve çıkmış ve sabah uyandığında ahırda ineğinin olmadığını fark edince, yola koşuyor ve inek direğin dibinde boğazındaki iple boğulmuş halde yatmıyor mu?
Reşit, anacığım, Ali kargo diyor.
Ana sağ olasın oğlum, gidip alayım, diyor. Dolaşma bulamazsan ben giderim, diyor.
Ana bu defa tarif edilen kargonun yerini buluyor. Ne diyecekti, Ali karga. Ali karga olmaz, karganın Ali, evet karganın Ali diye düzeltiyor. Kargadan içeriye adımını attığında, heyecandan aklında, yalnız karga kalıyor. Görevli olan şapkalı adama; oğlum Ali, gönderdiği paketi kargadan alırsın, dedi. Karga siz misiniz? Diye soruyor.
Görevli şapkalı adam, karga ben değilim, karga dışarıda, diyor.
Ana, sen karganın nesisin, diyor.
Şapkalı sakinliğini bozmadan, ağabeyi, kuzgunum, diyor.
Ana öyleyse dışarıda kargayı bekleyeyim, diyor. Nasılsa paketi bulduk diye söyleniyor.
Görevli anaya üzülüyor ve paket gelmedi yarın gelir kuzgundan alırsın, diyor.
Ana sağ olasın yarın alırım, diyor. Ana evin yolunu tutuyor ama karganın büyüğü kuzgunu unutuyor. Yarın sorarım diye yürüyor.
Ana yarınki gün sorarak, kargonun önüne geliyor ve biraz bekledikten sonra, içeriye giriyor. Oğlum Ali, karganın ağabeyi, “kuzgun” sen misin? Diye soruyor.
Adam evet ben kuzgunum, paketini alabilirsin, diyor.
Ana ne yapayım, paketi, doğrudan bana göndereceği yerde, kuzguna göndermeseydi, bu kadar dolaşmazdım, dizlerime kara su inmezdi, diyor.
Hasan TANRIVERDİ























