Savaşların kol gezdiği şu dünyada insanlığın unuttuğu büyük bir sorumluluğu var “dayanışma.” Ne olacak bu savaştan kaçan çocuklar, kadınlar, yaşlılar…İ nsanlık bir bütündür…
Ah savaşlar, sizinle savaşılmalı…
Bir sokak çocuğu görsem içim sızlar. Çünkü ben onun babasıyım… Ey sokak çocuğu sen de benim çocuğumsun, senin baban benim, senin babandır bu toplum, senin babandır bu devlet… Bu kimsesizliği hak etmedin sen…
Ayakkabı boyacı sandığı var ama nüfus cüzdanı bile yok sokak çocuğunun… Dayanılmaz bir acı çek bir sokak çocuğu görsen… Çünkü onlar bunu hak etmiyor… Bir sokak çocuğu görsem derim: “Sizin yeriniz bahçeler parklar, evler, odalar…” Ey sokak çocukları, evsiz barksız büyüyen çocuklar… Bunu size låyık görenler utansın.
Sokak çocukları sokağı hak etmiyorlar… Analık elinden kaçan çocuklar, sokaklara düşen çocuklar, siz sokakları hak etmiyorsunuz… Çünkü; şefkati hak eder her çocuk. Düşeni kaldırmayan toplum, hayvanlığa bile yakışmıyor bu davranışın… Dayanışma hayvan toplumlarında bile var…
Bir şiirimde “Sokak çocuğundan” bahsetmişim. Çocuklar sokağa düşmeyi hak etmiyorlar… Yetimin başının okşanmadığı toplum vicdanını da insanlığını da yitirmiş bir toplumdur. Sahip çıkılmayan çocuklar, sizler de uçurtma uçurtmayı hak ediyorsunuz. İnsanın atası tek,yani insanlık tek vücut gibi olmalı… Sokak çocuğunun, yetimin babasıdır toplum…
Çocuk çocuktur, çocuk baldır, sokağa düşse de. İçimiz cız eder bir sokak çocuğu görsek, bir yetim görsek… Çünkü onun yeri sokak değil, onun yeri okul, onun yeri temiz bir yatak..
Sokak Çocuğu
Oturmuş bir taşa
Sokak çocuğu
Sokak çiçeği
Elinde kara kuru ekmek
Bir lokma ekmek
Bir lokma şefkat onun için
Kuru ekmek
Taş ekmek
Kalktı oturduğu taştan
Bir alev düştü taşın içine.























