Nasibimizde, ömrümüzün son döneminde, ihtiyarlık çağımızda, devamlı olarak üzülmek, dertlenmek varmış.
1- AKP dönemi, politika tarihinde; terörün azdığı, her gün şehitlerin verildiği, baskıların zirve yaptığı, can ve mal güvenliğinin kaybolduğu, hukuk, eğitim, ekonomi düzenlerinin ve Devlet çarkının dumura uğradığı, ahlaki dejenerasyonun zirve yaptığı, rüşvet, torpil, kayırma, yolsuzluk, liyakatsizlik, dalkavukluk, kamu malı yağması, vurdumduymazlığın her tarafı sardığı bir süre olarak geçecektir.
2- Özellikle 17 ve 25 Aralık rezaletlerinden, 12 Eylül referandumundan ve 15 Temmuz bahanesinden sonra baskılar, haksızlıklar daha da artmıştır. İktidara biat edenler dışında, herkes hedef haline sokulmuştur. Tam anlamı ile bir “sivil darbe” yapılmıştır. Uyduruk bahanelerle; insanlar hapsedilmiş, işten atılmış, mallarına el konmuş, her türlü haksız muameleye maruz bırakılmıştır. Demokrasi tam anlamı ile rafa kaldırılmıştır. Tüm yetkiler, tek kişide toplanmıştır. Şu an, toplumun çok geniş bir kesimi, mutsuz ve huzursuzdur. Endişe içindedir. Özellikle, Ülkesini seven, evlatlarının ve torunlarının geleceğini düşünen herkes karamsardır. Hele hele, Başkanlık Sistemi gelirse, başına neler geleceğini bilmenin paniğini yaşamaktadır. İnsanlarımızda, yaşama sevinci kalmamıştır. Çok ciddi düzeyde beyin gücü kaybı yaşanmaktadır. Ekonomik çöküş ortadadır.
3- Türkiye düşmanları ve planları bellidir. Amaç, Sevr’i hortlatmaktır. ABD, İsrail, AB Ülkeleri ve Vatikan, tüm terör örgütlerinin patronu ve yöneticisidirler. İktidarın buna göre hareket etmesi; sağlıklı ve milli bir dış politika takip etmesi şarttır. Hatalar, zikzaklar, Ülkemizi daha da zor duruma düşürmektedir. (Suriye, Irak, IŞİD, BOP, Arap Baharı, İran, ABD, AB politikaları hep hatalı olmuştur.) Çözüm süreci ise, başlı başına bir fecaat, çok vahim bir uygulamadır. Tüm teröristlerin tetikçi birer kukla oldukları gerçeği ihmal edilmiştir. Hele hele, bunların Kürt kardeşlerimiz ile, onların hakları ile hiç ilgisi olmadığı, görmezden gelinmiştir.
4- Bu vahim tabloyu düzeltmenin çareleri de, sorumluları da bellidir: Durum çok ciddidir. Bir dakika bile kaybedilmemelidir;
Teröre karşı güvenlik güçlerimizin verdiği mücadele, (özellikle bu zor şartlarda) her türlü takdirin üzerindedir. (Mekanı cennet olsun, benim de tanışıklığımın olduğu Fethi Sekin’in kahramanlığı, tam bir destandır.) Halkın sevgi ve desteğinin zirve yaptığı bu ortamda; polis ve askerimiz, halkla karşı karşıya getirilmemelidir. Bırakınız, insanlar demokratik haklarını kullansınlar. Nedir, bu çok soğuk havada, insanlara su ve gaz sıktırmanın gereği? Lütfen, topluma kulak verin, değer verin. Halktan kopukluğunuzu sona erdirin. Adil olun, sadece yandaşları insan yerine koymayın. Şakşakçılara, dalkavuklara, çıkarcılara değil, halka değer verin. Olağanüstü hali de kaldırın.
Durum çok vahimdir. Lütfen sorumluluklarınızı idrak ediniz.
İlk yazımda savunma sanayi hakkında genel bilgiler vermiştim… 1- Mevcut potansiyel gelişme hızı, hepimizi gururlandırmaktadır....
Savunma sanayinin gelişmesi için Kırıkkale’de entegre bir silah sanayinin kurulması hususu, ilk kez İzmir İktisat...
Tasarruf ve kaçakları azaltma çalışmaları: Mevcut şartlarda su arzını arttırmak pek mümkün değildir. Kaldı ki...
Su, insanın en temel ihtiyacıdır. Bir kişi, karnını doyurmadan epey bir süre dayanabilir ancak susuzluğa...
Türkiye savunma sanayi, roket ve hava araçları için ihtiyaç duyduğu motorların büyük bir bölümünü yurt...