Ekonomik paylaşım konusunda tüm dünyada bir yarış var: “Paylaşım adaletsizliği- sömürgeci anlayış” ekonomik adaletsizliği teşvik ediyor.
Ülkelerin gelir kaynaklarını ellerinde bulunduranlar genelde azınlıkta olan insanlardır.
Ülke ekonomisinin yüzde seksenini elinde tutanların oranı yüzde on civarında ise, kaynaklardan faydalanamayanların oranı yüzde doksanlarda seyretmektedir.
Böylesine bir adaletsiz dağıtım söz konusudur. Gelişmiş ülkeler de bu oran daha da vahimdir.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ekonomik kaygılar ve ekonomik sıkıntılar insanları rahatsız ediyor.
Bu konuda ülkelerin kaynaklarını doğru ve adil şekilde kullanmak gerekiyor. Ülkelerin milli gelirini ve kaynaklarını eşit, adil ve doğru kullanım oldukça önemlidir.
Ülkemizde ciddi boyutlarda genç bir nüfus var. Bu çocuklarımız işsiz, zamanlarını ve hayatlarını boşu boşuna harcamaktadırlar.
Bu gençleri yanlış politikalarımıza kurban etmemeliyiz. Aksi takdirde onları da geleceğimizi de kendi ellerimizle yok etmiş oluruz.
Günümüzün en önemli sorunlarından birisi de işsizliktir. İşsizliğin yüksek boyutlara ulaşmış olması ailelerde geçim sıkıntısını doğuruyor.
Siyasi iktidarların işsizlik oranı düşürme ve gelir dağılımını yükseltme konusunda ciddi bir çaba içinde olmaları gerekir.
Ülkemizdeki siyasi iktidarın bu konulardaki gayret ve çabasını görmek takdir etmek istiyoruz…
İşsizlerin geldiği noktayı küçümsemek son derece yanlış bir politika olur. Ülkemizde genç nüfusun varlığı çok önemlidir.
Genç nüfus var olmaya devam etmelidir. Avrupa insanının uyguladığı yanlış politikayı gibi, çocuk yapmayı bırakır, genç nüfusu azaltırsanız, geleceğinizi mahvedersiniz.
İş adamlarımızı üretime yönlendirmek, üretimi teşvik etmek zorundayız. İnsanlarımızı üretmeden uzaklaştırdığımız ciddi bir sorundur.
Kriz ekonomilerini teşvik edenleri de iyi değerlendirmek gerekiyor.
Dünyaya bu krizleri yaşatanların elbette ki bir amacı var?
Birileri insanları sömürmenin peşindedirler…
Gelişmiş ülkeler bunu acımasızca yapmaya devam ediyor!
Sermayeyi elinde bulunduranlar dünya politikalarına yön veren insanlardır.
Bu bir bakıma dünya insanlığını köleleştirme politikasıdır.
Hiç bir şey göründüğü kadar basit değildir. Birileri sermayenin gücünü insanlığa baskı unsuru olarak kullanıp köle bir toplum kurmanın peşindedirler.
Üretimde köylü önemli bir faktördür. Köylünün ekonomik şartlarını yükseltip, köylüyü üretime teşvik etmek, ürettiği malları pazarlamak durumundayız. Ayrıca sanayi üretimini de geliştirmeliyiz. Bu konuda kalifiye eleman yetiştirmek, mesleki okulları çoğaltmak ve meslek liselerini uygulama merkezlerine dönüştürmek durumundayız.
Fabrika, üretim sahası, sanayi merkezleri kuran, organize sanayilerini canlandıran iş adamlarımızın önündeki tüm engelleri kaldırmalıyız. İş adamlarımızın ticaret yapmalarını üretim alanlarını çoğaltmalarını teşvik etmeliyiz. Hepsinden daha önemlisi devletin milli gelirinin çar-çur edilmesinin önüne geçmeliyiz. Milli kaynakların yerinde ve adil kullanımını sağlamalıyız.
İnsanlığın huzur ve refahı için ekonomik anlamda gereken tedbirin alınmasıyla ilgili ciddi politikalar üretmek durumundayız. Genç nüfusa sahip çıkmak ve onları üretime, ekonomiye, hayata kazandırmak için politikalar üretmeliyiz. Ekonomik krizler bazen bizi de vuruyor bu kaçınılmaz bir gerçek. Ancak ülkemizin milli kaynaklarını doğru kullanmak, adil olmak ve bu kaynakları yerli yerince sarf etmek suretiyle biz ekonomide kendi kendimize yeter hale geliriz!.. Politikalarımızı bu yönde yoğunlaşmalıyız. Üretimi artırmak, sanayileşmeyi teşvik etmek, gençlerimizi iş hayatına katmak ve eşit- adil bir milli ekonomi politikası uygulamak zorundayız!




















