Saygıdeğer Dostlarım:
Bir süredir her cuma, Denizli milletvekilleri Av. Cahit Özkan, Sema Ramazanoğlu ve Pamukkale İlçesi Bel Başk Sayın Gürlesin’den mailler alıyorum…
Buraya kadar kesinlikle bir diyeceğimiz yok… Olamaz da!…
Ne var ki;
Gelen mesajlar, selam ve kutlama mesajları değil de, doğrudan kul ile Allah arasında kalması gereken dua mesajları olunca, olmadık megolamanik duygulara kapılıyorsunuz… Ve mesajı okur okumaz, “haşa…” diyorsunuz “o duaları kabul makamı ben değilim ki…
– yanlış adres!”
Benzer içerikli, farklı ifadeli mesaj ertesi Cuma da, daha ertesi Cuma’da da tekrarlanınca, eminsinizdir artık. “Adres yanlış değil…” Gönderim bilinçli… Öyle olunca da eyleme göre söylem yeni boyut kazanıyor.
1- Şayet bu mesajlar duaların şekil ve biçimini yönlendirme amaçlı ise, kimse kimseye nasıl dua edeceğini dikte ettirmesin…
2- Dua kişisel talep içerir… Herkes ettiği duasını da Tanrı’dan talebini de kendisine saklasın…
3-Duasını bana ileten kişi benim nazarımda “iyi müslüman” sıfatı kazanmış olmaz. Aksine, gösteriş için dua eden, duasını bulunduğu siyasi konuma malzeme yapan, hem kulu hem Allah’ı aldatan kişi olarak düşünmeme neden olur….
4- o mesajları alınca, hani bir bakan vardı; çikolata kutusu-Reza bağlantılı, onun “sallıyorum her cuma bir hadis, bir ayet… Bakara; iyi makara…” diye utanmadan hem yaptığıyla hem de inançlarla alay etmişti ya… o söylem geliyor aklıma… Aldatıldığım izlenimine kapılıyorum…
5- O duaların ne kabul makamı, ne de ilgili makama iletme görevini üstlenmiş birisiyim…
6- Bu yönlü ileti almaya devam edersem; bu kişilerle ilgili şikayetimi doğrudan Allah nezdinde yapacağım ve… ve bunu da tüm vatandaşlarla paylaşacağım..
Gereği için doğrudan Allah’a iletilmesi gerekirken doğrudan bana iletilmiş olan mail’in metnini merak mı ettiniz,? Vereyim:
Sayın Gürlesin’den gelen:
“Yarabbi, cumayı en bereketli gün yaptığın gibi, bize de o günün bereketiyle bereketlenenlerden eyle…)
Sayın Eski Bakan S. Ramazanoğlu’nun mesajı:
“Allah’ım bize hakkı hak olarak göster. Hakka tabi kıl. Batılı batıl olarak göster, ondan uzak tut”
*
Eklemeden de geçemeyeceğim:
1 – Allah, günler arasında, kutsiyet ayrımına ek olarak bir de bereketlilik ayrım da yapmış mıdır?.. Bu konuda gerçekten bir hadis var mıdır?… Gerekçesi nedir? Merak ediyorum. Paylaşımcı biliyordur herhalde.
2 – Allah, kişilere akıl, izan ve fikir vermişse, hakkı hak olarak görmeyi de, batılı, batıl olarak görmeyi de batıldan uzak durmayı da kişinin kendi aklı izanı ve vicdanına bırakmış olmalı… Farzedelim ki; hakkı hak bilmedin, batıldan uzak duramadın… ne diyeceksin Allah’a…
– “Ey Allahım ben senden, beni batıldan uzak tut dedim… Hakka tabi kıl dedim… Ama sen bunları yapmadın… Suç senin” diyebilecek misin!?…
Unutmayalım ki; Ne daha iyi bir kul, ne daha iyi bir Müslüman, ne de daha iyi bir siyasetçi olmanın yol ve yöntemi bunlar değildir..
Son sözüm şu ki; duasını birileri ile paylaşan kişi; hele bir de siyasi yönü varsa, bunu halkı “kandırma” projesi için kullanıyor demektir.
Dua ibadettir… Ve ibadet ise gizlidir.
Açık ibadet riyakarlıktır.
