Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ömer Sabri KURŞUN

Acı Neydi…

Ömer Sabri KURŞUN Yazar Ömer Sabri KURŞUN
09 Haziran 2019
Ömer Sabri KURŞUN
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Bu kadar acıya katlanmayı nasıl öğrendik…

Cidden soruyorum, bu kadar acıya katlanmayı biz ne ara, nasıl öğrendik?

Acıya katlanmayı öğrendik, çünkü çaresiziz. Mademki önleyemiyoruz acı çekmeyi. Kendimiz ne kadar dikkatli, tutarlı, kişilikli olursak olalım, diğerleri de böyle olmadığından dolayı acı çekiyorsak, ne yaparsak yapalım kendi dışımızda gelişen olaylar hasebiyle acı çekiyor oluşumuza müdahalede bulunamıyorsak çaresizlik galip geliyor. Pusuyoruz, siniyoruz. Acı çekmek önlenebilir olmadığından katlanabilir bir hale sokuyoruz.

Acıya katlanmayı öğrendik, çünkü güçlendiriyor öldürmeyen her şey. Her acı, her musibette yıkılsak bile, farkında olmadan daha dinç dikiliyoruz ayağa. Alışıyor insan. Öğreniyoruz aynı olayda iki kere tarumar olmamayı. İlk acı yakıp geçse de ikincisinin tesiri daha az oluyor. Gittikçe duyarsızlaşıyoruz. Acıya alışıyoruz. Boş vermiş bir yaşama adımımızı atıyoruz.

Acıya katlanmayı öğrendik, çünkü bununla mücadele edecek gücü her daim bulamıyoruz kendimizde. Ya da kendi acımız bize öylesine ağır, öylesine büyük geliyor ki başka acıları küçümsüyoruz. Önce candı ya hani. Canana hiç sıra gelmiyor esasında. Her cepheden kuşatılmışken acıya katlanmayı öğrenmeyip de ne yapacağız?

Her ne yaşarsak yaşayalım, esasında hayatın her şeye rağmen çok güzel oluşu, insana ümit veren olayların varlığı, karanlık gecenin elbet gündüzünün olacağını bilmek yaşatıyor insanı. Hayata bağlayan bir ümidimiz var bizleri. Ondandır ki ne yaşarsak yaşayalım hepsinin üstesinden geliyoruz ve geliriz. Acıya katlanmak bir ümide sarılmakla mümkündür.

Her insanoğlun hayatında hiç geçmeyecekmiş gibi hissedilen acılar olur ama bu kendimize ve etrafımızdakilere karşı olan sorumluluklarımızı unutma hakkını vermez.

Acıya şikâyetsiz katlanmak gerek… Hayatın bir parçası olduğu için. Üstelik hiç bir acı bugün acıttığı kadar yarın da acıtmaz.

A’cıya Ş’ikayetsiz K’atlanmak…

Tam göğsünüzün ortasında bir yeriniz acıyacak…
Evinizin sizi içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz…
Sokağa fırlayacaksınız… Sokaklar da dar gelecek… Tıpkı vücudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi…
Ne denizin mavisi açacak içinizi ne pırıl pırıl gökyüzü…
Kendinizi taşıyamayacak kadar çok büyüyecek bir yandan da kaybolacak kadar
küçüleceksiniz…
Birileri size bir şeyler anlatacak durmadan…

“Önemli olan sağlık…”
“Yaşamak güzel..”
“Boş ver her şey unutulur…”

Siz hiçbirini duymayacaksınız… Gözyaşlarınızdan etrafı göremez hale geleceksiniz…
Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek az sonra kollarında ölmek
isteyecek kadar çok seveceksiniz… Hep ondan bahsetmek isteyeceksiniz…
“Ölüme çare bulundu” ya da “Yarın kıyamet kopacakmış” deseler başınızı kaldırıp ne dedin?” diye sormayacaksınız…
Yalnız kalmak isteyeceksiniz… Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak…
İkisi de yetmeyecek…
Geçmişi düşüneceksiniz… Neredeyse dakika dakika…
Ama kötüleri atlayarak… Onunla geçtiğiniz yerlerden geçmek isteyeceksiniz…
Gittiğiniz yerlere gitmek…
Bu size hiç iyi gelmeyecek… Ama bile bile yapacaksınız… Biri size içinizdeki acıyı söküp atabileceğini söylese kaçacaksınız… Aslında kurtulmak istediğiniz halde o acıyı yaşamak için direneceksiniz…
Hayatınızın geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksiniz…
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksiniz…
Herkesi ona benzetip… Kimseyi onun yerine koyamayacaksınız…
Hiçbir şey oyalamayacak sizi… İlaçlara sığınacaksınız… Birkaç saat kafanızı bulandıran ama asla onu unutturmayan… Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren…
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek…
Boğazınız düğümlenecek dinleyemeyeceksiniz…
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak… Sabahı iple çekeceksiniz… Bazen de “Hiç güneş doğmasa” diyeceksiniz… Ne geceler rahatlatacak sizi ne gündüzler…
Ölmeyi isteyip ölemeyeceksiniz…

Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önünüze çıkana sarılmak isteyeceksiniz…
Nafile… Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek…
Rüyalar göreceksiniz gerçek olmasını istediğiniz… Her sıçrayarak uyandığınızda onun adını söylediğinizi fark edeceksiniz…
Telefonun çalmasını bekleyeceksiniz… Aramayacağını bile bile… Her çaldığında yüreğiniz ağzınıza gelecek…
Ağlamaklı konuşacaksınız arayanlarla… Yüreğiniz burkulacak…
Canınız yanacak…
Bir daha sevmemeye yemin edeceksiniz… Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinizden…
Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksınız… Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğiniz için kendinizden nefret edeceksiniz…
Yaşadığınız şehri terk etmek isteyeceksiniz… Onunla hiçbir anınızın olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek…
Ama bir umut… Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu… Bu umut sizi gitmekten alıkoyacak…
Gelgitler içinde yaşayacaksınız…
Buna yaşamak denirse…

Razı mısınız bütün bunlara…
Hazır mısınız sonunda ölüp ölüp dirilmeye?..
O halde âşık olabilirsiniz!
Siz bilirsiniz, hazırsanız tüm bunlara kimsenin yapacak bir şeyi yoktur. Nasihatler size kötü birer sözdür artık.

Ama dinle arkadaşım; hep sorarım kendime. Acı annenin babanın zamanı geldiğinde ölüp gittikten sonra arkasında ağlanması mıydı… Acı dostun arkadaşının seni sırtından vuruşu muydu…
Yoksa acı yoksuluk fakirlik miydi?..
Acı bunların hiç birisi değildi…
Evet, anne baba eşi bulunmaz varlıklar ve değerlerdi anne baba en büyük servetti ama ölüm Allah’ın takdiriydi.

Zamanı gelecek hepimiz öleceğiz akıp gideceği hayattın içinde. Kimi acısıyla kimi sevinçlerini yarıda bırakarak kimisi ise yapamadıklarının üzüntüsüyle çekip gidecek bu hayattan.
Evet, dostun seni kahpece sırtından vurması da çok acı bir olay ama onu da unuttursun zamanı gelince
Yoksulluk fakirlik zor bir durum bir lokma ekmeğe muhtaç olmak. hele birde evliysen çoluk çocuk sahibiysen gerçekten çok bir zor durum hele ki çocuğunun istediği şeyi alamamak ona boynu bükük kalmak ağlanacak bir olay ama içinde bir ümit var yinede yarın öbür gün yada öbür hafta hep içinde zengin olmaya hayali var çünkü zamanın ne getireceğini bilemezsin…

Bence acı yani en büyük acı delice sevdiğin ve uğruna ölümü bile göze alacağın insanla olamamaktı.
Ve onunla hayattın güzelliğini paylaşamamaktı, el ele tutuşamamaktı, göz göze bakamamaktı, dünyadaki bütün güzel sözleri kulağına fısıldayamamaktı, öpememekti al yanağında ve dalından bir çiçek koparıp vermemekti o narin ellerine

Hele ki onu başkasıyla görmekse ölümden beterdi.
Başka eller değerken onun elline başka gözler bakarken onun gözlerine.
Ölmemek içten değildi
Evet acı buydu aslında sevgilinin yanında olamamaktı alıp saramamaktı kollarınla. Ve artık anlıyor insan bu ellerinin bu gözlerinin ve ayaklarının boş olduğunu anlıyor
Kendini insan bir hiç sayıyor bu dünyada bir sararmış yaprak gibi çürümeye yüz tutulmuş eski bir ayakkabı misali yada karalanmış bir köşeye atılmış bir kağıt gibi hissediyor insan kendini.
Alıp başını gitmek istiyor hiç bilemediğin şehre doğru
Unutmak için ama bırakıp gitmekte bir çare olmadığını anlıyorsun.
Çünkü unutamıyorsun nereye gitsen de…
Ve sen onu unutmak için sevmedin ki…
Zaten unutsan bunun adı sevgi olmazdı…
Çünkü yüreğinde o gözlerinde değil ki…
Çünkü o bedeninde teninde değil ki…
O senin ellerinde değil ki söküp atasın…
O senin yaşam kaynağı olan kalbinin en temiz köşesinde…
Artık onu unutamayacağını anlıyorsun.
Ve bu hayat böyle devam edecek içinde acı üzüntü dert keder kalacak sadece mutlu olan
Seven ruh olacak… Çünkü artık sen bir ölüsün… Yaşayan bir ölü… Mezar taşı bile olmayan… kara toprağa hasret bir yürek… Sadece acıya hoş geldin aşklara, sevdaya güle güle diyen…

Suskun yüreğime sessiz kelimeler dökülür simdi… Dost olur bana yalnızlığım..
Ağlayan gözlerime ışıklar vurur simdi…
Hayali yansır pencerelerime sonsuzluğun…Ve bir umut olsun isterim düşen her yağmur tanesi..
Suskun yüreğim olsun çığlığın ifadesi…

Aslında susmanın da bir dili vardı dinlemesini bilenlere…
Bir yalnızlığı, bir sevdayı belki de bir acıyı anlatırdı suskunluğum…
Yalancı kelimeler arasında kendine ayrı bir yer buldu suskunluğum…
Ve sakladığı sonsuz manaları gözlere yükledi sonsuzluğum… Ve bir acı oldu yüreğimde “O”nsuzluğum.
Ve şimdi geliyor acı sonsuzluğum…

acıya katlanmış çınar
Ömer Sabri Kurşun
06.05.2008
kursunsabriomer.blogspot.com/2008/05/ac-neydi-bu-kadar-acya-katlanmay-nasl.html

Paylaş
Etiketler: acıya katlanmakgelgitlermezar taşıölüme çare bulunduyarın kıyamet kopacakmış
Önceki Yazı

Allah’tan Gizleyebilecek misin…

Sonraki Yazı

Böyle Gitmez Hamle Yapmalıyız

Ömer Sabri KURŞUN

Ömer Sabri KURŞUN

İlişkili Yazılar

Hayat
Edebiyat

Hayat

21 Şubat 2025
5k
Sadaka Taşı
Eğitim & Kültür

Sadaka Taşı

20 Şubat 2025
5k
Bir Anne
Edebiyat

Bir Anne

19 Şubat 2025
5k
Hayat ve Paylaşmak
Edebiyat

Hayat ve Paylaşmak

18 Şubat 2025
5k
Sonraki Yazı

Böyle Gitmez Hamle Yapmalıyız

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap