Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Hüseyin ERKAN

Acı Bir Son

Hüseyin ERKAN Yazar Hüseyin ERKAN
14 Ekim 2020
Hüseyin ERKAN
0
402
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Evet, vatan hainiyim;

siz vatanperversiniz,

siz yurtseversiniz,

ben vatan hainiyim!

Nâzım HİKMET

Tarih boyunca iktidara yalakalık, yardakçılık, yağcılık ya da yandaşlık yapmayan, doğru bildiğini, düşündüğünü ve gördüğü yanlışları açık açık söyleyip yazanların başına neler gelmiş neler!

Bunların en ünlülerinden biri, 1478’de Londra’da doğan, Ütopya romanının yazarı Thomas More…

Kısa bir hümanist eğitimden sonra hukuk okur. Özellikle Roterdamlı Erasmus’la tanışıp arkadaş olduktan sonra savaşlara, çalışmadan, hiçbir şey üretmeden asalak yaşayan soylulara ve idam cezasına karşı görüşleri savunur.

16. yüzyılın başlarında, Londra’da bir yargıç, verdiği bir kararda, hırsızı değil de parası çalınan davacıyı suçlu bulur. Niçin mi?

“O kadar parayı taşımasaydı yanında?” diye.

Ne akıllı bir yargıçmış; değil mi?

Aynen, ülkemizde tecavüze uğrayan bir hanım için, “Açık saçık giyinmeseydi o da.” diyen kimi hukukçular ve yurttaşlarımız gibi…

Bu yargıca fena halde kızar, Thomas More. Ve bir ders vermek ister ona.

Ünlü bir yankesiciyle anlaşır. Yargıca para vereceğini söyleyen hırsız, ona iyice yaklaşıp parasını alıp kaçar. Kıyameti koparır tabii yargıç. İşte o anda görünür; Thomas More. Ve hâkim meslektaşının, parası çalınan davacıya söylediği aynı sözleri söyler ona:

“O kadar parayı taşımasaydın yanında!”

Gülünç ve utanılacak duruma düşen yargıç, çalınan parasını geri vermeyi kabul eden yankesiciyi bağışlar.

İyi ki, Thomas More gibi hukukçular yok bizde! Olsaydı da, tecavüze uğrayan hanımları suçlu görenlere ders vermeye kalksalardı!..

Kral 8. Henry’nin danışmanlığa getirilir; bu hukukçu yazar. Bir gün kralın sevgili damadı, Ütopya romanının yazarına, “Majeste kralımızın sevgi ve saygısını kazandığınız için bu göreve getirildiniz. Çok mutlu olmalısınız.” der.

Siz olsanız Thomas More’un yerinde ne derdiniz bilmem de, şu olur yanıtı O’nun:

“Kral hazretleri, Fransa’da bir kaleyi benim yok olmamla ele geçireceğini bilse, kellemi uçuracağından zerre kadar kuşkun olmasın.”

Haksız mı yazar? Tarih boyunca, şu ya da bu kralın, şu ya da bu hükümdarın zaptettiği kaleler ve ülkeler, binlerce can pahasına değil mi?

Giden canlar ölür ya da şehit olur ama kazanılan kalenin ve zaferin şânı, şerefi kralın ya da hükümdarın olur.

Ütopya yazarı hukukçu Thomas More, danışmanı olduğu kral hazretlerinin, Papa’nın İngiltere kralının savaş kararını onaylama yetkisine son vermek isteyince, buna şiddetle karşı çıkar.

Neden mi?

Çünkü böyle bir karar, savaşları azaltmayacak, aksine çoğaltacaktır.

Çoğaltsın, sana ne! Senin danışman olarak görevin muhalefet etmek değil, “Haklısınız majesteleri. Çok haklısınız hem de. Sizin savaş arzunuza Papa’nın ‘Hayır, savaşamazsın.’ demeye ne hakkı var” demesi gerekmez miydi?

Böyle söylemediği, söyleyemediği için kellesi gider; Thomas More’un.

Haklı değil mi ama kral! Kendisine muhalif edenin kellesini almazsa, yarın bir başkası daha ukalalık yapmaya kalkar. Otorite nasıl sağlanır o zaman? Kral, kral gibi olmalı. Danışman da haddini bilmeli. Değil mi ya?

Kuyucaklı Yusuf, Kürk Mantolu Madonna ve Sırça Köşk romanlarının yazarı Sabahattin Ali’nin de Thomas More’dan farkı yok. Bak, bu devlet ne güzel sana MEB Tercüme Bürosu’nda iş vermiş. Ayrıca, Ankara Devlet Konservatuarı’nda öğretmenlik… Salla başı, al maaşı!

Bilse olmaz mıydı sanki, şu devleti yönetenlerin kıymetini. 1940’lı yıllardaki güçlü hükümetlerimizin başbakanları olan ne Şükrü Saraçoğlu’nu beğenmiş, ne Recep Peker’i… Onları bırakın, İsmet İnönü gibi bir cumhurbaşkanını bile eleştirmeye kalk sen.

Olacak şey mi? Sen kimsin, İnönü kim?

Neymiş efendim?

Hükümet, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerika’dan yardım almaya karar vermiş.

Yanlışmış bu, Sabahattin Ali’ye göre. Yardım alan, yardım verenin kölesi, oyuncağı olurmuş! Her dediğini yapmak zorunda kalır, bu da bize çok pahalıya patlarmış.

Hadi canım sen de! Onca bakan, onca danışman, koskoca başbakan ve onların tepesinde bulunan koskoca cumhurbaşkanı “evet” dedikten sonra, sen kim oluyorsun?

İyi ki, 8. Henry gibi bir kral yokmuş başımızda. Olsaydı, kelleyi çoktan kaybederdin de…

Bak, aklın başına gelsin diye kaç kez hapse atmışlar seni. Düşün biraz: Şiirleri, öyküleri ders kitaplarında okutulan, devletin ve hükümetin el üstünde tuttuğu şairleri, yazarları düşün.

Neden onlar hapse girmiyorlar hiç?

Hükümetin her kararını, görmüyor musun nasıl alkışladıklarını? Senin kadar kafaları çalışmıyor mu onların?

İlle de Zekeriya ve Sabiha Sertel, ille de Nâzım Hikmet ve Aziz Nesin, ille de Mehmet Ali Aybar, Pertev Naili Boratav ve Niyazi Berkes gibi olmanın ne gereği var?

Eskiden bekârdın; eşin, çocuğun yoktu. Eşin de var şimdi, çocuğun da… Dolayısıyla bakmak zorunda olduğun, canından çok sevdiğin iki can…

Kendini düşünmüyorsan, onları düşün artık; değil mi ya!

Bak işte, Mehmet Ali Aybar’ın çıkardığı Zincirli Hürriyet gazetesinde yayımlanan yazın da zehir zemberek bir eleştiri… Dava açıldı yine hakkında. Yine boylayacaksın kodesi.

Girmek istemiyor musun bu kez? İyi de nasıl olacak bu?

Pasaportun yok ki, yurtdışına kaçasın. İstedin ama vermediler. Hem burada yaşamanı istemezler, hem bırakıp gitmeni…

Kaçak gitmek kolay mıdır; cesur yazarım benim!

Evet, Paşakapısı Hapishanesi’nde yattığın yıllardaki koğuş arkadaşlarından ikisi, birkaç kez kaçak gidip gelmişler yurt dışına. “İstersen yardım ederiz.” demişler ama! Bilmem ki, ne derece güvenilir onlara?

Anlıyorum, insanın da bir dayanma gücü ve sınırı vardır; değil mi ya?

Bardak bile bir yere kadar alır suyu. Alır, alır da, son bir damla koyarsın; taşar. O son damla mıdır, taşıran bardağı? Ya önceki onca su?

Evet, onu düşünmeyiz de çoğu zaman, “O küçücük damla, nasıl da taşırdı koca bardağı?” diye şaşar kalırız.

Sabahattin Ali, 1949’da bu durumdaydı işte. Bardağı tamamen dolmuştu. Sabır, sabır, sabır… Sabrın da bir sonu var. Bırakın bakırı, bırakın demiri, en sağlam çeliğin bile bir dayanma gücü vardır.

Daha önce suçsuz yere birçok kez hapse girip çıkan Sabahattin Ali, dayanma gücünün sınırındaydı artık.

“Susmak, susmayı kabullenmek, gerçekleri görüp de susarak rahat bir hayat yaşamak” O’nun harcı değildi. Böyle bir şerefsizliği, erdemsizliği başarı kabul edemez; insan olma, aydın olma onuruna yakıştıramazdı .

“Felek, her türlü esbâb-ı cefasın toplasın, gelsin;

Dönersem, kahpeyim; millet yolunda bir azimetten.”

diyen Nâmık Kemal’in ve:

“Ben yanmasam

sen yanmasan

biz yanmasak

nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?”

diyen Nâzım Hikmet’in bir benzeriydi O! Onca hapse girip çıkmakla akıllanmadığına göre, akıllı yöneticilerimizin bir dediğini iki etmeyen akıllı bürokratlarımız, görevlerini yapacaklardı elbette.

Kurgulanmış bir oyunla, kimvurduya getirip, Paşakapısı Hapishanesi’ndeki koğuş arkadaşlarına Bulgaristan sınırına yakın bir yerde taşla ezdiriverirler; kafasını insafsızca.

Yazık olur, yazık ederler; bir değerimize daha.

Nâzım’ın oğlu Mehmet, nasıl ki babasız büyümek mecburiyetinde kalacaksa,  Sabahattin Ali’nin kızı Filiz de babasız büyüyecekti maalesef!

 

“Türkü yine o türkü, sazlarda el değişti,

Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti.”

diyen Neyzen Tevfik’i nasıl sevgi, saygı ve rahmetle anmazsınız!

Paylaş
Etiketler: Acı Bir SonHüseyin Erkan
Önceki Yazı

Kendini Yalnızca Kendinde Yok Et

Sonraki Yazı

Benim Küçük Dünyam

Hüseyin ERKAN

Hüseyin ERKAN

İlişkili Yazılar

Biz Ne Güne Duruyoruz Burada
Eğitim

Sevdiğim Öğretmenelerimin Pek Çoğu Köy Enstitülü Hep

30 Kasım 2025
5k
Biz Ne Güne Duruyoruz Burada
Eğitim & Kültür

Tam 107 Yıl Önce, Ne Diyor Ziya Gökalp?

23 Kasım 2025
5k
Biz Ne Güne Duruyoruz Burada
Eğitim & Kültür

Hayvanlarımızla Birlikte Bir Aileyiz Biz

09 Kasım 2025
5k
Biz Ne Güne Duruyoruz Burada
Hüseyin ERKAN

En Büyük Eksikliğim

03 Kasım 2025
5k
Sonraki Yazı

Benim Küçük Dünyam

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap