(Meritokrasi devam)
Sabır ve deneyim kültürü!
Kur’an, “YARIŞIN ama hayırda!” der, biribirinizi ezecek yarışta değil!
Ne yazık ki ‘kolaycılık’ta yarış arttı!
…
Hünerokrasi; ‘Bireysel başarı ile toplumsal veya kurumsal statüler arasında kurulan birebir ilişki anlamında hünerokratik düşünce, toplum içindeki eşitsizlikleri göz önüne almadan başarı ve dolayısıyla statü farklılıklarını kişisel liyakat çerçevesi içinde ele almaktadır.’
Yeni serbestiyetçiliğin refah devleti politikaları karşısındaki acı çığlıklarının kökeninde hünerokratik talep yatmaktadır…
…
İnsanın psikolojisinde, -uzun yoldan değil kısadan elde etme-k ister.
Hızlı yaşam kışkırtıyor.
Kolay yol seçilir oldu…
Kültürümüzde bir erozyon var!!!
Kur’an, “YARIŞIN ama hayırda” der, biribirinizi ezecek yarışta değil!
Ne yazık ki ‘kolaycılık’ta yarış arttı!
Hak ederek, alın teri dökerek kazanma duygusunu kaybetmiş bir toplum haline dönüşüyoruz galiba!…
Liyakatın değersizleşmesi, hakkaniyetin öldüğü bir mekanizmayı çalıştırır!.
…
Bizim ecdadımız asaletli idi.
Dünya siyasetinin şahikası Osmanlıdır, Liyakatte de …
ABD, Kongre Kütüphanesinde, büstünün yer aldığı Kanuni Sultan Süleyman’ın Meritokrasi’sini okutuyor. Bir önceki (Meritokrasi) makalemde uzunca değindim.
Toplumun değer yargılarının düzgün işlemesi için Meritokrasi’yi küçüklükten itibaren yerleştirilmesi gerekiyor;
yani ”Önce hak edeceksin!” mantığını yerleştirmek.
Yani; İnsan vazifesini görmek için kendi çıkarını reddederse bir ödüle layıktır. Yapılan vazifenin karşılığı bir nimete hak kazanmaktır ki, bu liyakatli ve değerli olmaktır.
‘Liyakat ruhçulukta tekamül düzeyini gösteren bir olgudur. Toplum ve kişi liyakati olmak üzere iki kısma ayrılır. Kişilerin liyakati toplumun liyakatini meydana getirir. Liyakat çabalı ve yerinde yapılan edimlerle kozmik yasalara uygun yaşama sonucu oluşur. Liyakatin oluşmasında, reenkarnasyon yoluyla elde edilen bilgi ve deney esastır.’
Dolayısıyla; liyakatsizlik sıradanlığı doğurur, sıradanlık basitliktir ve kolaycılıktır.
İşin kolayına kaçmak yani “YANLIK” norm haline gelirse toplum çözülür! bozulur.
Mesela, bütün partiler tuttuklarını alır götürür yüceltir. Sonra bir başka parti gelir oda kendi tuttuğunu …
Kolaycılığın temeli “kopya” ya dayanmaktadır.
Günümüz dünyasında, Çinlilerin “Çakma”sından sonra dünyada bir kopyalama özentisi başladı. Tüketime yönelik hayata dair ne varsa hemen hemen hepsini kopyası üretiliyor, şimdi başta Çin olmak üzere ve onu takip eden ülkelerde. Yeni bir şey düşünmek, projelendirmek, üretmek kolay bir süreç değil bu nedenle hayatımızın hızlı aktığı çağımızda bu yüzden “kolaycılık” ön plana çıktı…
İnternette aracılığıyla bu kolaycılık dahada yaygınlaşarak, arama motorları (Google) sayesinde, aranan her şey -kopyala yapıştır-a dönüştü, çocuklarımızın ders ödevlerinden tutunda kimi akademisyenlerin akademik makalelerine kadar…
Eskiden tekildi kopya çekme şimdi çoğul oldu, kitlesel skandallara yol açarak!!.
Kopyacı- hileci sayısı artıyor.
İletişimin gelişmesi organize olmayı sağlıyor.
Eski düzen çöktü deniyor peki yenisi geldi mi?… yoksa boşlukta debelenmiyor muyuz!!!.
Liyakat? nerede, ne kadar? !!!
Hamili yakınımdır!!!
yıllardan beri… kayırma…
Son yüzyıldaki çürümüşlük bizi “çözüyor”, “ayrıştırıyor”!…
Ecdadımız Osmanlı yıkılırken bile bir asaleti var idi. Şimdi ya biz?
Bakıyorsunuz … sınavlarda kopya skandalları patlak veriyor! … kopyaya karşı güçlü etik değerimiz yok!
Peki bu yanlışlıktan- ahlaksızlığı ahlaki duruma dönüştürmenin yolu nedir?
Öncelik,
Herkes evinin önünü süpürmesiyle başlanmalı.
Vicdanlar yargılanmalı.
Feraset…
Sonra ayrılık çıkar, çocuklarımız kurban olur.
Kamu hukukuna tecavüz Hududullaha tecavüzdür. Zalimler ancak Allah’ın hududuna tecavüz eder.
Allah dağa taşa verdi de almadılar, insana verdi insan aldı ve zalim oldu…
