Mustafa GÖKTAŞ
TÜKETİCİ BİLİNCİ
Yaklaşan seçimler dolayısıyla görüyorsunuz, oynak, kaypak, esnaf ve tüccar siyasiler yine ortaya çıktı.
Önümüzdeki yerel genel seçim öncesi siyasi partilerin kapılarında değişik görüntülerin sergilendiğine dikkat çekmek istiyorum.
Menfaat yüzenden bir süre önce terk ettikleri partilerine tekraren dönen ve geçen genel seçim ile yerel seçim öncesi partilerinden çeşitli bahaneler ile kopup gidenler.
Başka partilerde genel ve yerel yönetimlerde söz sahibi olup nemalanan ve beslenip karnı şişenler yeni arayış içindeler.
Bunların çoğunun oldukları partide yıpranması dolayısıyla yeni arayışlar içine girip kiminin terk ettiği partisine döndüğü, kiminin ise nereye gitsem görüntüsü içinde parti parti dolaştığına şahit oluyoruz.
Aslında bildik tanıdık görüntüler bunlar.
Hem yerelde, hem genelde bir kısım esnaf siyasiler ve tüccar zihniyetli siyasetçiler yediler, içtiler ve bir türlü doyamadılar.
Onlar için siyaset yeme içme sanatı olmuş.
Memlekete ve millete hizmet etme sanatı olan siyaseti, bunlar kirletti ve lekelediler.
Batık bankalar, hortumlanan devlet kaynakları, çarçur edilen milli servet bunların eseridir.
Hileli ihaleler, fahiş fiyatla mal satımları bunların eseridir.
Onlar için sadece kendileri ve yakınları, yandaşları vardır.
Tüm siyasi partilere baktığınızda, bunların kendi fikirleri, kendilerine ait partileri olmadığını görürsünüz.
Onlar iktidara yakın olana türlü çeşitli oyunlar ile yaklaşırlar.
Çoğunun zaten iş adamı kisvesi altında değişik partilerde ortak ve uzantıları vardır. Bakıyoruz şimdi yine siyasetin esnafı ve seyyarı olan bu tipler yeniden sahneye çıkmışlar.
Tüm siyasi partilerin söylemlerinde bunlara dikkat edileceği yönünde beyanatlar varsa da hiç kimse bunlara dikkat etmemektedir.
Çünkü parti büyüsünde ne olursa olsun mantığı ile hareket edilmektedir.
O zamanda dürüstlük, doğruluk ve namuslu olmaktan bahsetmesinler.
Bırakıp gittiler, oralar da yedi içtiler şimdi yeni yer arayışı içinde nerede ışık görürlerse oraya gelecekler.
Bu mu temiz siyaset ve temiz toplum mücadelesi…
Biz bunlara millet olarak dur demeliyiz.
Temiz toplum, temiz siyaset ile siyasiler ile olacaktır.
Kimse kimseyi kandırmasın.
1999–2002–2004- 2007 seçimlerde bu ortaya çıkan adaylar nerede olmuş iseler tek tek araştırılsın.
Hırsıza kapkaççıya, vurguncuya, talancıya ve üçkâğıtçıya millet olarak dur demek lazım.
Siyasetin Esnaf ve tüccar zihniyetlilerine sesleniyorum..
Artık yeter.
Milleti keriz ve enayi yerine koymaktan vazgeçin.
Toplumda kabul görmüş, şeceresi temiz, dürüst ve ilkeli insanlar ile yol yürüyün.
Bu bağlamda partilere ayırım yapmaksızın sesleniyorum.
Ayrıca bu tür tüccar ve esnaf, seyyar siyasetçilere de diyorum ki;sizin için yediklerinizi ve içtiklerinizi hazmedin diye doğal mineralli SODA yaptırdık, önce bunu için mideniz hazmetsin, sonra gideceğiniz parti çatısına gidin..
Görüyorsunuz işte, siyasetin seyyarları sahneye yeniden çıktılar.
Siyasetin esnaflarına yediklerini hazmetsinler diye doğal mineralli sodamızda bu arada piyasaya çıktı.
Bilginiz olsun.
Hem yerel de, Hem genel de yediler doymadılar, yeni yiyecek arıyorlar.
Aman siyasetin esnaf ve tüccarlarına dikkat!
BÜROKRASİDE İSTİFA EDEN EDENE…
Bakın dün itibari ile Bürokraside önümüzdeki seçim dolayısıyla korkunç boyut da istifa gerçekleşti.
Beşer onar basın organlarına yansıyor.
Ummadığınız isimler, hizmetliden vali ve kaymakam’a, emniyet müdüründen müsteşara kadar her birim ve bölümden istifalar var.
Bu her dönemde olur.
Bürokrasi bir kademe atlayım, bir üst göreve geleyim diye, iktidarda kim varsa ona yanaşmıştır ve o partiden aday adayı olmuştur.
Bazen kırkda bir aday olabilmiş, çoğunluk olamamış ama makamını yükseltmiştir.
Hizmetli ise memur, memur ise amir, amir ise baş amir, müdür ise başmüdür, genel müdür vesaire…
Hep memuriyet de yükselebilmek biraz daha götürebilmek kaygısıyla yapılmıştır bu.
Şimdi yapılan istifalara bir bakın.
Bunların yüzde 98’i izleyin iktidar partisi çatısı altından aday adayı olacaklardır.
Geriye kalanı ise ideolojik sebeple, ya da hakikaten partili olduğu için, iktidar olmayan partilerden gidip aday olacaktır.
Onlarınki bir davadır.
İnanmışlıktır.
Yol arkadaşlığıdır.
Gerçek dava adamlığı, gönül insanlığı onlarınkidir.
Çünkü kazanamayacağını bildiği halde doğru bildiği yolda yürümeye gayret sarf ederler.
Dürüst ve ilkeli politika yaparlar.
Partilerini, partililerini, tabanda siyaset yapanları satmazlar, yüz üstü bırakmazlar.
Kısacası omurgalı siyasettir onlarınki.
Ama iktidar partisi yalaka ve yağdanlıkları olmadıkları içinde, daha sonraki yaşamlarında sürüm sürüm süründürüleceklerdir izleyin takip edin, görün.
Canım Türkiye’mdeki yıllardır süre gelen ve tekrarlanan bir oyundur bu.
Hem de dört perdeli…
Bir bakıyorsunuz aşırı solcu olmuş bir sağcı…
Ya da aşırı sağcı olmuş bir solcu…
Çıkar hesapları üzerine kurulu siyasi anlayışların getirdiği noktadır bu.
Önce ilkem sonra ülkem anlayışıdır.
Hâlbuki önce ülkem sonra ilkem olmalı.
Maalesef bizde böyle olmuyor.
Bizde halen adaylık partilerdeki liderlerin iki dudağı arasında..
Yaptım, yapmıyorum…
İşte o kadar.
Sıkıysa çemberi yar ve gir.
Böylede olunca ortaya bu kirli görüntüler çıkıyor.
