Yüreğinize, ruhunuza ve hatta tüm hücrelerinize en iyi gelen yerdesiniz, ve çocukluk( @meli,@ Nilgün ve en az elli yıllık arkadaşlarınızlasınız( @sabahat@ Nesrin, @nimet@ @Leyla,@neşe@aynur…
Zeminde ceylan çileği, yabani orkide, böğürtlen, dağ gülü ve yabani bir çok orman altı bitki örtüsü ve kendilerine göre peyzaj düzenlemesi var, yoncalarla kaplı yayla çimenleri üzerinde envai çeşit kır çiçekleri, çalılıklar onlara saygı göstermiş üstünü örtmemiş de kenarlarda, koruluk içlerinde ve ağaç diplerinde şenlenmişler.
Kayın, meşe, kızılağaç, kestane ağaçları yıllardır güneşe uzanmak telaşından, topraktan kopmadan uzamış da uzamış bir yandan kuşlara yuva olaraktan.
Uzun gövdelerinde ki ahşap, budak gözleri ile yüzyıllar ötesinden bizleri izler gibi sessiz vakur ve bilgece…
Nasıl bilge olmasınlar ki şahit oldukları doğa olayları, insan konuşmaları, aldıkları darbeler, geçirdikleri yıllar ve çevrelerinde ki evlerin torunlarının dahi büyümekerini izlemeleri ve yüzyılın tortuları ile….
Kaydedermiş ağaçlar yaşadıkları her şeyi. Hafızaları renkli ve zengin birde gelen giden konuklara yarenlik ederler , ev sahipliği yaparlar….
Ağaçlarda insan gibiymiş, dikkat çekmek için herşeyi yaparlarmış ve sadece yürüyemezlermiş.
Zülfü Livaneli’ nin “ karlı kayın ormanı” dır kışın,
minik yeşil yapraklarla donan tüm dalları ve ötüşen bülbül, serçe, göğsü kınalı, Hasancık ve ispinoz kuşları ile ümit küresidir ve adeta Edouard Manet’ in “bahar” tablosudur ilk baharda.
Yazın en serin kuytuları ile güneşin şiddetinden saklarken insanları ve tüm canlıları sonbaharın sarı, turuncu renk cümbüşü ile bir masal diyarıdır, diğer masal diyarları içinde kendi aurası ile sizi mutlak etkileyen, büyüleyen, börtü böceği, dökülen yaprakları, esen rüzgarları ve kaliteli oksijen deposuna dönüşen inanılmaz mitolojik bir öyküdür bu küçük koru.
Ve sırtını toprağa verip, oradan gökyüzünü seyretmek onlarca apaç, yüzlerce dal, binlerce yaprak arasından, ruhunuzda Antonio Vivaldı’ nin “ the for seasons” çalarken devasa bir orkestra ile kuş seslerine karışan arkadaşlarının sohbetlerini de dinleyerek nefes almak “yaşamak”değilse nedir?”
Ve bir de sevdiklerini anarak, kaybettiklerini özleyerek.
Selam olsun tüm emeği geçip bu gün bu güzellikleri bizlere ve memlekete miras bırakanlara, RUHLARI ŞAD OLSUN…























