Ekonomi çökerken, halk sessiz bir çığlıkla hayatta kalmaya çalışıyor.
Her geçen gün açlıkla sınanmamız artarak devam ediyor. Yanlış duymadınız!
Bu ülkede artık açlık, yokluk ve geçim mücadelesi sıradan bir haber değil, milyonların günlük gerçeği.
Peki aç kalmak nedir?
Karnını doyuramamak, sofraya istediğin gıdayı koyamamaktır.
Yoksullaşmak, yoksullaştırılmaktır.
Okula giden çocuğuna beslenme hazırlayamamaktır.
Kışın soğukta, yazın sıcakta çaresiz kalmaktır.
Yaşlı anne babaların, geçinebilmek için bitkin hâlde çalışmaya zorlanmasıdır.
Sosyal hayatın hiçbir alanında kendine yer bulamamaktır.
Geldiğimiz nokta ne yazık ki iç açıcı değil. Ekonomik olarak yerle bir durumdayız. Umut satmanın, polyanacılık oynamanın zamanı çoktan geçti.
Asgari ücretlinin artış oranı yüzde 16; kira artışı ise yüzde 37–42 arasında.
Bu nasıl bir hesaplama yöntemidir?
Herkesin ailesinden kalan bir evi yok .
Kira, maaşı sollayıp geçti.
Emekliyi yazarken insanın eli titriyor…
Emekli maaşı 16–22 bin TL arası. Artış yüzdesini yazılacak gibi değil. Kirayı geçtim; bu para geçinmeye yetmiyor. Yaşlılarımız kendi ihtiyaçlarını karşılayamaz hâlde. Bakımevlerinin aylık ücretleri 45 bin TL’den başlıyor. Bakıma muhtaç yaşlılarımız, kendilerini koruyacak bir yaşam alanının ücretini bile ödeyemiyor.
Üniversite öğrencilerinin durumu ise içler acısı. İyi ki sosyal belediyecilik anlayışı var. Özellikle Mersin’de gençler şanslı. Mersin Büyükşehir Belediyesi; kafe, yemek, ulaşım desteği, burs, okuma salonları, kuaför ve sağlık hizmetleriyle gençlere nefes aldırıyor. Yaş almış ve emekliler için de konforlu hizmetler sunuluyor. Allah razı olsun, yerel yönetim olmazsa tablo çok daha karanlık.
Devletin görevi vatandaşın temel hakkını korumaktır. Geçim, yaşam, sağlık, barınma, eğitim… Bu hakların karşılığı olarak vergi ödüyoruz. Vatandaşın aldığı maaş, ihtiyacı olan bakımeviyle örtüşmüyorsa haklar nerede?
Öyle bir geçim mücadelesinin içine düştük ki…
Bu Ülkede denizi hiç görmemiş insanlar var. “Yeni yüzyıl” diyoruz ama dünya uzaya rezervasyon yaptırırken biz hâlâ “eskinin yeni yüzyılı”nda debeleniyoruz.
Buradan özellikle vekillere sesleniyorum:
Aylık 20 bin TL ile nasıl geçinir?
Kira nasıl ödenir?
Nasıl sosyalleşirler?
Geliniz, bu durumu bir sosyal deney olarak yaşayın.
Ultra maaşlar, Meclis’te ucuz yemek, VIP hizmetler derken aç insanı anlamanız mümkün değil. Sizleri o koltuklara halk oturttu.
“Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir” diyorsak, o milletin geçim derdiyle boğuştuğunu görmezden gelmek neyin egemenliği?
Sandığa gidip oy veren vatandaşın bile sözünün hükmü yoksa, oy kullanma hakkı bloke ediliyorsa, gasp ediliyorsa hangi demokrasiden söz ediyoruz?
Halk isyanda…
Halk perişan…
Gençler umutsuz…
Güllük gülistanlık değil; artık kimse masala inanmıyor.























