Yıllar önce TRT’ de haftada bir gece yabancı dizi, bir gece yerli film, bir gece de yabancı film izlerdik…
Resmi törenle açılan tv de yabancı film varsa asla kaçırmazdım çünkü dünyaya açılan penceremizdi.
Bu arada en çok hukuk konulu mahkemeli filmleri severdim.
Severdim çünkü ortada büyük bir sorun, bir anlaşmazlık, bir cinayet vardır ve ardarda mahkemelerle sonuca ulaşılmaya çalışılır…
Mahkemede babacan ve tecrübeli bir yargıç, iki tarafın avukatları birbirinden zeki ve davaya iyi hazırlanmış, kendilerinden gayet emin, aslında suçlu mu, masum mu olduğunu EN İYİ KENDİSİNİN BİLDİĞİ sanık ve jüri heyeti.
Bayılırdım o mahkeme sahnelerine, yargıcın sanık hakkında iyi kötü fikri vardır, jüri heyetinin fikri onun kararını kolaylaştıracaktır ve mahkeme sürecine film de geniş yer verilir…
Avukatlar tanıklara da sorularını sorarlar ve zaman zaman itirazlar derken tam mahkeme sanıktan yana darasını eğerken, savunma avukatı yada davacı avukatı sözü alır.
Sanığa öyle bir soru sorar ki “cevap olarak sadece ‘evet’ ya da ‘hayır’ demeniz yeterlidir“ der.
“evet” ya da “hayır…”
İşte o avukat o anda mahkemeyi kazanmıştır….
Konumuza bağlayacak olursak 1900 lü yılların başında ki bu fotoğraftan Ünye’nin de Karadeniz Bölgesi kentlerimizde ulaşım neredeyse tamamen denizden sağlanıyordu.
1959 yılında Devlet Sahil Yolu yapılmaya başlanmış ve 1960 yılından itibaren otomobiller yollarda boy göstermiştir…
Şimdi davacı avukatın sorularından bazılarını soruyorum;
-Bu gün park için yere göğe sığmayan yabancı menşeli otomobillerle, yakıtı da yabancı menşeli olmak üzere ortaya çıkan bu devasa ekonominin kurbanı olan insanların bu yönde talebi var mıydı, yok muydu? BU GÜNKÜ DURUM KİMİN, kimlerin hayaliydi, hepimizin figüran olduğu.
-Bu devasa ekonominin, denizyolu, raylı sistem ile paylaşımı olsa Karadeniz ulaşımı çok daha hızlı olur muydu, olmaz mıydı?
-Bu gün sorunmuş gibi gösterilen YALI YAYA KALDIRIMI ULAŞIMI aslında bizi bekleyen çok daha büyük sorunların en en basit olanı çünkü yanıbaşında DEVLET SAHİL YOLU artık neredeyse her mevsim, sabah akşam sorun, Ordu, Fatsa, Ünye için ve asıl soruyu şimdi soruyorum
Bu trafik sorunları için, belediyelerin planladığı bulvarların hayata geçirilmesi, herkesin oturarak gidebildiği, şehiriçi veya şehirlerarası dolmuşlar, ring hatları, raylı ve hafif raylı sistem, deniz ulaşımları gibi alternatiflerle “HALKIN RAHAT, gezmesini de, seyahat etmesini de amaçlayan ve bu yönde proje üretip gerçekleştirebilen yöneticiler var mı?
Cevabınız EVET ya da HAYIR olsun..
Bu gün benim doğum günüm ama resmi doğum günüm Fatsa kayıtlı olduğum, bir de gayrı resmi doğum günüm var o da annemden Istanbul’ da doğduğum gün. Tam da burada, YALI KUMSAL’ da çok farklı bir şekilde kimse bilmeden kutlamış oldum üvey doğum günümü…
Tam da bugünlerde biz diyoruz ki
“doğal bir koyu, doğal zenginlikleri güzellikleri ile KORUYALIM. (tamam) Karadeniz de yeşil çok, kum çok ama.
HİÇ BİR ŞEHİR MERKEZİNDE YEŞİLLİK VE MANYETİK KUMLA KAPLI BİR KOY YOK!!!
SİZ DİYORSUNUZ Kİ;
KALDIRIMI GENİŞLETELİM
BEŞ METRE GENİŞLİĞİNDE BETON YOL YAPALIM…
BİZ DİYORUZ ki (biz bir çok STK ve siyasi parti üyeleri) “DOĞALI KORUYALIM…”
JÜRİ HEYETİ SİZ KARAR VERİN…
BETON KOY mu?”
“DOĞAL KOY mu?”
HEP BİRLİKTE “DOĞAL KOY” diyelim bitsin bu mahkeme….
Sanık sizindir (sanık kim hepimiz),
BAŞKA SORUM YOK HAKİM BEY…























