30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun
Sevgili okurlarım, bilindiği üzere Birinci Dünya Savaşı 30 Ekim1918de sona erdiğinde, ülke toprakları elden gitmiş, Anadolu’ysa işgal tehdidi altındaydı. Savaştan yenik çıkan Osmanlı Devleti 30 Ekim 1918’de ateşkes antlaşmasını imzalamak zorunda kalındı. Ateşkes antlaşmanın üzerinden bir yıl geçtikten sonra, 30 Ekim 1918’ de Limni Adası’ndaki Mondros limanında bulunan bir zırhlı gemide sözüm ona 25 maddelik bir barış antlaşmasını, Osmanlı Devleti Yönetimine imzalatmış bulundular. 30 Ekim 1918’da imzalanan ve çok ağır şartları taşıyan antlaşmaya uymayan itilaf devletleri, ikinci kez 10 Ağustos 1920 ‘de Sevr Antlaşmasını kabul ettirdiler. Bu antlaşmaya göre de, İtilaf Devletleri yurdumuzu tamamen elimizden almak istiyorlardı. Amaçları yaşama hakkımıza son vermekti. Bu düşüncelerini gerçekleştirebilmek içinde, Yunanistan Devletini Anadolu’yu işgal etmesini sağlamaya çalıştırlar. Yunan ordusuna destek vererek, İzmir ve çevresini işgal ettirdiler.
Sevgili okurlarım, bir durup düşünün ki 600 yıl bağımsız olarak yaşayan Osmanlı Devleti, anlamsız ve gereksiz olarak savaşa taraf oldu ve sonuçta topraklarımızı kayıp etmiş olduk. Türk yurdu olan Anadolu’da yaşayan halkımızsa yok olmakla yüz yüze kalmış bulundular. Avrupa ve Afrika’daki topraklarımız elden gittiği gibi, Anadolu’nun da dört bir yanını işgal etmeye devam ediliyorlardı. Her hususta, sudan bahanelerle, Mondros barış antlaşmasının 7. Maddesini ileri sürerek, güvenliklerinin tehdit edildiğini öne sürüyorlardı. Sözüm ona, Stratejik noktalarda bulunan şehirlerde yaşayan insanların korunması hakkını savunuyorlardı. O günlerde Karadeniz Bölgesinde yaşanan olumsuzlukların ortaya çıkması, itilaf devletlerinin taleplerini gündeme taşımaktaydı. Böyle bir durumla karşı karşıya kalan Osmanlı Padişahı, İtilaf Devletlerinin dayatmasını dikkate almak zorunda kalmıştı. Son çare olarak, Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’nun bazı bölgelerinde çıkan iç isyanları bastırmak üzere, görevlendirmiş oldu.
Sevgili okurlarım, Mustafa Kemal Paşa, bu görevlendirme sonrasında, 16 Mayıs 1919 günü Bandırma Vapuruyla Karadeniz’e açıldı. Takip edileceğini düşündüğünden, kıyı yolunu takip ederek, 19 Mayıs 1919′ da, Samsun’a ayakbastı. Amasya’da Paşalarla yaptığı görüşmeler sonucunda, 22 Haziran 1919’da Amasya Tamimiyle Misak-ı Milli hedefini içeren genelgesini yayınladı. İlk olarak 23 Temmuz ve 7 Ağustos 1919 günlerinde Erzurum, 4-11Eylül 1919 günlerinde de Sivas Kongrelerini yaptı. Sivas Kongresi sonrasında Ankara’ya gelerek, işgal altında olmayan illerden gelen Millet Vekilleriyle birlikte, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılmasını sağladı. Kendisinin de TBMM Başkanı olması sıfatıyla “Misak-ı Millî sınırları içinde kalan topraklarımızda, Kurtuluş Savaşının verilmesinin şart olduğunu, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan Millet Vekillerine kabul ettirdi. TBMM’ce çıkarılan savaş kanun üzerine İngiliz, Fransız ve İtalya devletleri işin ciddiyetinin farkına varınca, sulha gittiler. İşgal ettikleri şehirlerden çekildiler. Geriye kalan devletse Yunanistan’dı. İngilizlerin desteğini alan Yunan kuvvetleriyse, Ege Bölgesini bir fiil işgal etmişlerdi. Bu işgalden çekilmeği reddeden Yunan kuvvetleriyle var gücümüzle savaşmak zorunda kalındı. Yunanlılarla yapılan savaşlar nihayetinde, 26 Ağustos 1922 tarihinde Büyük Taarruz olarak başlatıldı. Dört gün süren bu savaş, 30 Ağustos 1922’de Başkomutanlık Meydan Muharebesiyle zafere ulaşılmış olundu. Bu savaşta yenik düşen Yunan kuvvetlerinden geriye kalanlar, savaş meydanını terk ederek kaçmak zorunda kaldılar. O gün yapılan bu savaş, dünya tarihine en büyük kahramanlık zaferi olarak, yazılmış oldu.
Sevgili okurlarım, 103 yıl önceki o günleri bir düşünelim. 30 Ağustos 1922 Zaferi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurulmasının başlangıcı olmuştur. Bu nedenledir ki 30 Ağustos 1922 Zaferini, ülkemizin en büyük bayramı olarak kutlamaktayız.
Sevgili okurlarım, bu önemli zaferi taçlandıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, şehitlerimizi ve gazilerimizi minnet ve şükranla anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Sevgili okurlarım, 30 Ağustos Zaferinin anısı için yazmış olduğum “CUMHURİYET GÜNEŞİ DOĞDU KOCA TEPEDEDN” adlı şiirimi de siz okurlarla paylaşmaktan mutluluk duymaktayım.
CUMHURİYET GÜNEŞİ DOĞDU KOCA TEPE’DEN
Cumhuriyet güneşi doğdu Kocatepe’den
Doğan da Başkomutan Mustafa Kemal Paşa
Tan yeri ağarırken hücum emri her yönden
Veren de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa
Afyonkarahisar’ın tel örgüsü söküldü
İşgalci cepheleri süngülerle yıkıldı
Karşı koyup duranın icabına bakıldı
Bakan da Başkomutan Mustafa Kemal Paşa
Emri yerine geldi Tınaztepe alındı
Sonra Kılıçarslan’a hep birlikte varıldı
Belentepe üstünden Erkmentepe sarıldı
Saran da Başkomutan Mustafa Kemal Paşa
Ciğiltepe üstünde işgalci duramadı
Çataltepe’den kaçan Dumlupınar’a vardı
Başkomutan savaşı orada son karardı
Soran da Başkomutan Mustafa Kemal Paşa
Hücum emrini verdi Afyonkarahisar’dan
Dumlupınar cephesi sarıldı dört bir yandan
Yirmi altı Ağustos zafer Dumlupınar’dan
Veren de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa
Büyük zafer sonucu işgalci kaçıyordu
Her gittiği yerleri yıkıp da yakıyordu
Arkasından sel gibi Mehmetçik akıyordu
Akan da Başkomutan Mustafa Kemal Paşa
Hep birlikte Akdeniz hedefine vardılar
Otuz Ağustos günü hesabını sordular
Kurtuluş savaşının sonucunu gördüler
Gören de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa
Karaoğlu durmadan İzmir’e dek koştular
Emperyalist devletler bu inanca şaştılar
Kadife Kalesine Al Bayrağı astılar
Astıran Başkomutan Mustafa Kemal Paşa.
Halk Şairi Mürsel ADIGÜZEL (Karapapaklı)























