Yaka kartımı taktım, kapıyı çaldım. Bekledim, içeriden ayak sesi duydum. Gençten biri kapıyı açtı “buyurun,” dedi.
Birini bekliyor gibiydi. Ürkek gözlerle bakıyordu. Normal boylu ve sarışındı. Elindeki dosyanın üzerinde isimler yazılıydı.
Kartımı gösterdim ve acil telgrafı verdim. İmzasını aldım. İyi günler deyip ayrıldım.
Genç adam peşimden teşekkür etti ve iyi günler dilerim, dedi.
Genç adamın üzerinde durmadım, herkesin bir derdi vardır, dedim. İş yerime doğru arabamı sürdüm. İş yerine geldiğimde silah sesleri duydum. Elimde olmadan irkildim.
Nöbetçi arkadaş, silah sesinin, binaya giriş ve çıkışından sonra, iş yerine gelmenle gerçekleşmesi tipikti, dedi. Nöbetçiye hiç ilgisi olamaz, dedim.
Ulaştıramadığım telgrafları, şefe teslim ettim. Olayın görüntüleri TV ye düşmüş. Olay yerine az önce, haber kâğıdı bırakmıştım, sakın beni de çağırmasınlar. Kendi kendime, hiç yoktan olaya karışma buna denir, dedim.
Bekleyip görecektim. Şef ile olay yerine bıraktığım, telgrafı inceledik ve doğru olduğunu teyit ettik. Olaya haber yasağı geldi, konu bir hesaplaşma gibi görünüyordu. Silahlı gurup villayı basmış ve önüne çıkana, kurşun yağdırmış. İki kişi ölmüş, biri gördüğüm, gençti. Üzerinde güvenlikçi elbisesi vardı.
Sıkıntılı bekleyiş başladı. Şefimle yorum yapıyoruz. Bizim telgrafımızla hiçbir ilginin olacağını sanmıyorum, dedim. Çünkü bizden sonra olay oldu ve beni yalnız güvenlikçi karşıladı. Güvenlikçi ürkek bakıyordu, öyle fark ettim. Bu bakış bir şeylerden kuşkulandığının habercisiydi.
Olayı adalet çözecektir. Kıl payı olayın dışında kaldım. Çünkü telgraf görevlilerin eline geçmemiş. Belki de yırtılıp atılmıştır. Aksi halde psikolojim bozulurdu.
Adamın evini basıp içeridekileri kurşunlamak, hangi adalete sığar. Bu tür canilerin yakalanıp gerekli cezaya çarptırılması gerekir.
İnsanların bir hiç uğruna canına kıymak kime ne yarar sağlayacaktır. Bu canilerin bence akıl hastanesine yatırılmasını öngörüyorum. Yorum yapma şansım olmadığı için yapılan açıklamalardan olayı tahlil edeceğiz.
Ön yargıda bulunmuyorum. Çünkü; önyargılar özellikle ideolojik ise, körleşir. Olayın körleşmesi sonuçsuz kalmasına neden olur. Onun için yönetici; yetkilerinden vazgeçmez ve adaletten ayrılmaz.
Şefin görüşü de kendini iyi hissetmediğin, zayıf düştüğün bir ortamda, sözlere cevap vermemen gerekir, şeklinde olmuştu. Olay yerine biraz önce gittiğini dahi söyleme. İnsanın şahsına olan inancını hiçbir şeye değişmez. İşte dert bulmak, buna denir. Belki beş dakika daha geç kalsan, olayın içinde olduğunu zannedeceklerdi.
Öğle tatilinde parka gittim. Havuzun fıskiyesini dinledim. Suyun nağmesi içimi doldurdu, bol bol soluklandım.
Hasan TANRIVERDİ























