Yaz mevsiminde, kavun ve karpuz yüzleri güldürüp neşelenmemize neden olurdu. Yetişmesinde emeğimiz ve sevgimiz sınırsızdı.
Kavun ve karpuz bize aitti. Bizimdi… Bizimdi sulu ve tatlılığıyla.
Adlarına kavun ve karpuz demiştik. Kendilerini taşıyacak, ağaç dalı bugüne kadar yetişmemişti. Dalda değil, toprağında büyüyüp lezzetinin doruğuna ulaşıyordu.
Yaz mevsiminde olgunlaşan diğer meyvelere benzemiyorlardı. Bunlar aileyi, komşuları dahi bir masa etrafına topluyorlardı. Her bireye dilimler halinde, lezzetin en değerlisini sunuyorlardı.
Masada, kavun ve karpuz olduğu için herkes mutluydu. Dilimleri görenin yüzü güler ve bir an önce lezzetini bakmak isterdi. Bu ikili neşe söylemleriyle övülürlerdi. Bu övgü, masa etrafındaki yakınları biraz daha birbirine bağlar yeni bir kavun ve karpuz günü tayin ederlerdi.
Sinir ve stresten uzaklaşılır, farklı bir hava teneffüs edilirdi.
Masadaki ikili genelde, büyüklükte de zirveydi.
Kavun ve karpuzun ortamlarında kötülükten bahsedilmezdi. Çünkü iyilik ortama ve gönüllere hakimdi. İyiliğin alternatifi olamazdı. Kilolarca karpuz kesilir ve herkesin lezzete ulaşması sağlanırdı. Konuşmalar da onların sempatik yanları adınadır.
Lezzetlerini hiçbir meyveye değişmeyiz. Bol sulu ve şeker tadındadırlar. Sulu meyve denilince ikili akla gelir. Doğanın yetiştirdiği en değerli lezzet kaynağı olan bu ikili, tadını bozmaz. İki gün sonra da aynı tatta yemen mümkündür.
Üstünlük duygusu olmasa bile üstün meyvedirler. Toprağında o kadar büyüklüğe ulaşırken, kimseden su istemez. Toprağına bakıcıdan başkasının girmesini istemez. Rahat ve serbest büyümek ister. Kendisini kabul ettirmek için uğraşmaz. Herkesin kendilerini seveceğini bilirler.
Yetişmediği yörelere gönderilir. Çünkü o yörelerden istek gelir. Fakat Ülkenin her yöresinde yetiştirilmeye çalışılır. Onun için yetişirse, yörede düğün bayram yapılır.
Yıllarını kavun ve karpuz tarlasında geçirmiş olan dedeye; çalıştınız, iyi ve kötü günleriniz geçti. Niçin onlardan vazgeçmediniz? Diye sordum.
Dede; kavun ve karpuz insanın derdine ortak olur. Moral bulman için de yılın en tatlı dilimini sunar. İnsanların iyilik üzerine bir araya geldiği yerde onlar vardır. Varlıkları kişinin zinde kalması demektir. Ruhen asla çökmezsin. İlk günkü gibi genç ve dinamik yapını sürdürürsün.
Kavun ve karpuz yetiştirirsen, boş işlerle uğraşmazsın. Böylece zamanını iyi değerlendirmiş olursun. Bağımsız düşünmene neden olur. Yıkılmaz hep ayakta kalırsın.
Yollar yürümek için varsa, kavun ve karpuz da lezzet için vardır.
Hasan TANRIVERDİ























