Hayatın oyunu, tebessümle anlamlı, rolden ibaretti. Sahnedeki gösteri, yeni kelimelerle daha karmaşık hale getiriliyordu. Hayatın rolü.
Sahneden kimi pes edip çekiliyor ve bazısı da rolünü, çok da umursamıyordu. Hayatı oyun gören anlayış, kişilerden çok şey beklerken, oyuna dikkatli yaklaşanlar ise kendini dertli olmaktan kurtaramıyordu. Çünkü rolleri davranışına uyarlamak, kolay olmuyordu.
Hayat oyunundaki roller, bir yerlere varmayı gerektiriyordu. Bu hikâyeye yakın duruşu, ona bir yol gösterici olabilirdi. Arkadaşları rolleri için birçok fotoğraf bırakmışlardı. Bu fotoğraflara göre öngörüsü, çiçeklerle süslenecek olan geleceğiydi.
Hayatın akışında rolüne sahip çıkan kardeşi de geldikten sonra, şiirlerini bastırmanın yollarını arayacaktı. Şiir kitabı son mevsimde önemli işler görüyordu. Burada gerçek anlamda yalnızlık vardı. Yalnızlık onu epeyce yıpratmıştı.
Hiç ayrıntıya girmeden, yeni bir rol almak istemiyordu. Yaban elde yaşadıklarını anlatmıyordu. Rol arkadaşlarına katılacak mıydı? Hayatının oyunu hangi yöne kayacaktı, sahnede belli olacaktı. Bu durumda kendisine oyuncu arkadaşlarıyla yüzleşmek kalıyordu. Yüzleşme sonucunda her şey acı da olsa ortaya çıkacaktı.
Günler çok da güzel değildi. Sıkıntı, acıları doğurmuş, belki de yüzleşme olmayacaktı. Fakat oyunun temposuna uygun hareket edecekti. Ağrıyan başını biraz daha zora sokacaktı. Sahneye saygı gereği olayın, her anını yaşıyordu. Hikâye yeniden organize edilmişti. Daha güzel davranış şekilleri ortaya konmuştu. Belki de farklı bir sosyal yaşantı belirlenmişti.
Böylece sosyal ve kültürel yönlü adımlar atılmış ve bir serüven başlamıştı. İsteyen tenkit eder, aksaklığı dile getirebilirdi. Doğallığıyla ortaya konan oyun ilçede beğenilmişti.
Yeni oyunlarımız geliyor denilse de çalışmalar o yönlü değildi. Oyun yazarı olmak kolay değildi ve yapılmıyordu.
Kendini oyuna verecek karakterlerin az çıktığı bir toplumdayız. Sahneyi benimsemiş karakterlere ihtiyaç vardı.
Hayatın oyunu böylece bitti. Yenisi gelmedi gitti.
Hasan TANRIVERDİ























