Sanatkâr kişiliğiyle etkiliydi. Keder ve hüznü kendinden uzak tutar, hoş görüyü esas alır ve kimseyi kırmazdı. Ona göre, anlaşılır olmak önemliydi. Her adımda, hayattan zevk almayı yeğlerdi.
Resim yapar, müzikle ilgilenir ve sporun her dalında vardı.
İyilik üzerine yaşar ve kişilere danışmanlık yapardı. Onların davranışlarını irdelemez, sorgulamaz ve kinayeli laflamazdı. Konu kendisi de olsa olayda araya niçin girersiniz, derdi.
“Kendimden sorumluyum, yapılanlar beni ilgilendirmezse karışman. Düşünebiliyorum. Kimsenin sorumluluğunu üzerime alacak kadar, akıllı değilim. Kimsenin işine karışacak kadar da ahmak değilim,” diyor ve işin içinden sıyrılıyordu.
Sanata ayırdığı zamanda mutlu olduğunu, söylüyordu. Resimlerini değerli buluyor ve yaşadıklarını çizgiyle anlatmak, farklı bir duygu, diyordu. Bu şekilde zamanı iyi değerlendiriyordu.
Okuduğunu anlamaya çalışırdı. Kolaylıkla etkilenmezdi. Çünkü satırların, sosyal yapıya göre yazıldığını biliyordu. Onun için olayı iyi değerlendirmek gerekir, diyordu. İşini yapmadan kalkmaz, “sonradan yaparsın,” anlayışı beyninde yer almazdı.
Hatıra binaen iş yapmazdı. Görev saati onun için önemliydi. Görev sorumluluğumu bilirim. Ayrıca kendimi yetiştirmek için çalışırım, derdi.
Hayatın doğallığını seviyorum. Ruhumun güzelliklerle birlikte olmasını istiyorum. Kabiliyetler yeni ve teknik bilgilerle desteklemelidir. Bu konuda üretmek isteyen, güçlü hale gelmelidir, derdi.
Görevini iyi yaparsan mutlu olursun. Başarmak neşe ve sevinç demektir. Kişi veya kuruluşlardan yararlanmaya kalkılmamalıdır. Gelecek kaygısı çekmemeli, çünkü gelecek bugünün uzantısıdır. Bugün ki yaşantını, yarın tekrar edersin. Masa başı çalışmasına uygulamada da devam edilmelidir.
Okuduğu kitaplardan kısa özetler çıkarır ve tekrar ederdi. Sabit fikirli değildi, ideolojik hareket etmezdi. İdeolojik geçişleri iyi değerlendirir ve aralarında bağ kurardı.
Kendimden sorumluyum, diyordu.
Hasan TANRIVERDİ























