1/2
Memleketimden İnsan Manzaraları 507
DÜN OLDUĞU GİBİ
BUGÜN DE KARŞIYIZ TÜM HAKSIZLIKLARA
Cennet bahçesiydi sanki her yerin
Aklımdan çıkmadı çeşit çeşit güllerin
Sağında solunda meyveliklerin
Unutamam seni Hasanoğlan’ım!
Dr. Hüseyin DEMİRCİ
“Yine mi Hasanoğlan?” demeyeceğinizi umarım. Evet, gerçekten yine Hasanoğlan…
Çok iyi bildiğiniz gibi amacım kitap tanıtmak da değil, yazarın reklamını yapmak da… Ama bu okuldan mezun bir eğitimci Hasanoğlan Ateşi adlı 370 sayfalık bir kitap yazmış ve kendisinde olumlu, olumsuz izler bırakan anılara yer vermişse, onlardan bende de iz bırakanlardan söz etmeliyim mutlaka.
Ne yani, akşamları televizyon kanallarındaki açık oturumlarda söylenenleri mi yineleyip durayım? Bugüne dek kaçtım; öyle bir yanlışa düşmekten. Lütfen onu bekleyin benden!
“Ne mutlu güzel izler bırakan insanlara!” demiştik; -özellikle öğretmenleri örnek vererek- geçen haftaki söyleşimizde. Öğretmenin en iyi müfettişi öğrencidir. Ve bence en iyi öğretmen, öğrencilerinde güzel izler bırakandır.
Eğitimci yazar Bahattin Gemici, kendisinde güzel izler bırakan öğretmenleri tek tek anlatmış; Hasanoğlan Ateşi’nde. Onlardan biri de resim öğretmeni Himmet Şahin… Benim de çok sevdiğim değerli bir ağabey meslektaşımdı o. Çıkayım ben aradan da öğrencisi anlatsın onu:
“Öğretmenlerimizin çoğu köy enstitüsü mezunu olduğu için çok şanslıydık. Himmet Şahin de bunlardan biriydi. Sevecen, dünya tatlısı öğretmenimiz altı yıl resim dersimize girdi. İşliğimiz (resim atölyesi) ana binanın yakınında Âşık Veysel’in diktiği kiraz ağacının yanındaydı. Âşık Veysel ve Ruhi Su da Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde müzik öğretmenliği yapmışlardı.”
“Onun derslerini sever, manzara resimleri ve portreler çizerdim. Ders notum pekiyi idi. O, benim resme yetenekli olduğumu söylerdi ama ben üzerine düşmedim. Ankara’da Zafer Çarşısında açılan resim sergilerini hiç kaçırmazdım.”
Gemici, öğretmeninden aldığı bu resim sevgisi ile Paris, Amsterdam, Moskova, Venedik ve Almanya’nın pek çok kentinde ünlü ressamların eserlerini görme olanağı bulur. Kısa bir süre önce vefatını üzülerek öğrendiğim, uzun süredir Almanya’da yaşayan Hasanoğlan mezunu özgün ressamlarımızdan Prof. Dr. İsmail Çoban da Himmet Şahin’in öğrencisiydi. Her telefonunda Musa Okay, Ahmet Tuncer ve Osman Işık’la birlikte özellikle Himmet Şahin’i de sevgi ve saygıyla anardı. Söz hakkı yazarımızda yine:
2/2
“Himmet Şahin’in oturduğu lojmanın bahçesinde otuz kadar arı kovanı vardı. Bir ilkbahar günü onu evinin bahçesinde başında maskesi, elinde körüğü ile kovanların başında çalışırken gördüm. “Öğretmenim, size yardım edebilir miyim?” dedim. “Gel, başla.” deyince hemen işe koyuldum.”
Bir öğrenci, sevdiği öğretmene böylesine kolay yaklaşır işte! Biraz daha dinleyelim yazarı:
“Başıma bir maske takıp geçtim, kovanın başına. Elimdeki körükle ikide bir duman
sıkıyordum. Kraliçe arı ince ve uzundu; kovanı ayakta tutan, yumurtlayan oydu. Bütün arılar kraliçeyi kolluyordu. İşçi arılar çalışıyor, iri yapılı erkek arılar çalışmadan bal yiyordu. Tarım derslerinde öğrendiklerimi burada uygulama olanağı bulmuştum.”
Yazar Gemici, bu bölümü şöyle bitirmiş:
“Himmet Şahin öğretmenim, eliyle kopardığı bir parça bal peteğini ikram eder, “Bal tutan parmağını yalar.” derdi. Bu söz kovan başında doğruydu ama memleketi yönetenlerin halkın ekmeğini, parasını çalıp yemeleri hiç doğru değildi. Biz halkı soyup soğana çeviren hırsızlara, soygunculara her zaman karşıydık.”
Evet hırsızlara, haksızlara, soygunculara her zaman karşıydık. Dün olduğu gibi bugün de karşıyız; tüm hırsızlara, tüm haksızlıklara, tüm soygunculara; değil mi, sevgili yazarım?
———————————————————————-
ÖĞRETMEN YUSUF ERYÜCE’NİN GÖNDERDİĞİ BİR İLETİ
“Siz Hasanoğlan’a geldiğinizde ben 2. sınıf öğrencisiydim. Dün gibi anımsıyorum; ilk dersinizi. Siz bize okuma alışkanlığı kazandırdınız. YEŞERTİ adında haftalık bir duvar gazetesi çıkarıyorduk. Dergilere abone oluyor, toplu kitap siparişleri veriyorduk. Arkadaşlarımızla değişimler yaparak haftada iki üç kitap okuyorduk.
İBRAHİM KAYPAKKAYA ağabeyimi hemşerim olması dolayısıyla yakından tanıyorum. Çok sevdiğim bir büyüğümdü. Bana ilgi gösterir, herhangi bir sorunum olduğunda kendisine söylememi isterdi.
Siz İbrahim ağabey ve arkadaşlarıyla yol boyu konuşur, zaman zaman ülke sorunları üzerinde tartışırken çoğu zaman ben de yanınızda olur, zevkle dinlerdim. Acısı ilk günlerdeki gibi taptaze durur yüreğimde.
Dr. Hüseyin Demirci ve Bahattin Gemici ile çok samimi arkadaşız. Altınoluk ve Küçükkuyu’da yazlıkları var onların da. Dolayısıyla sık sık görüşürüz yazları. Sizleri de bekleriz.
Her şey dilediğiniz gibi gönlünüzce olsun; saygı değer öğretmenim!”
Hüseyin ERKAN
0535 37174 83
huseyinerkan@dilemyayinevi.com.tr























