Motordan indi ve eve geçti. Islanmıştı, elbiselerini değiştirdi. Bir şeyler yedi ve geri geldi. Motor, balığı boşaltmaya gitti. Balıkhanede çayını yudumlamaya başladı.
Dayısı, selam verdi ve otururken, çay söyledi. Çaylar içilirken, sohbete başladılar. Dayı; yeğenim dedenin adını taşıyorsun. Deden, amcan ve babanı dalgalar yuttu.
İki nesli denize kurban verdik. Hală mı? deniz. Bu aşk nereden geliyor, diye sitem etti. Vazgeç bu sevdadan, bir iş yeri açalım, çalış, dedi.
Kendine bakıyor musun? Dalgalara olan aşktan ne anlıyorsun. Yavrum, ayakların çıplak, gece ve gündüzün belli değil.
Harun uzun boylu ve yapılıydı. Kayıkçılar onun dürüst çalışmasına can atıyordu. Saçlarına beyazlar düşmesine üzülüyordu. Dayısı can evinden vurmuştu onu. Denizi seviyor olması, suyla mücadele azmini, ortaya koyuyordu.
Dayısına cevap vermiyordu. İçinden, doğru ama denizi, gel de içime anlat, diyordu. Dayısı devamla işletmeyi açar, istersen yardım da ederim. Yoksa bırakırım, işine karışman. Fakat her yönden desteklerim.
İstersen işe girmeni sağlayayım. Bugün düşün ve ne yapmak istersen, konuşalım. İşe başlamanı temin edeyim.
Harun, çok teşekkür etti. Yarın konuşalım, motoru kesin bırakıyorum, dedi. Balıkhaneye doğru koşarak gelen, garson tek nefese kaldı ve Harun ağabeyi, motor motor yanıyor, dedi.
Hemen dayısıyla ilçeye geçtiler. Motor alev almıştı. Sahibi ve tayfaları atlayarak kurtulmuşlar. Harun ve dayısını motora yaklaştırmadılar. Yanma nedenini söylemiyorlardı. Harun düşünceliydi, dayısı onu eve götürdü.
Dayısı asker emeklisiydi. Hayatın çilesini çekmiş, fakat çocuklarını okutmuştu. Harun okumamıştı. Yanlış arkadaşları olmuştu. Onu bu türlü işlerden uzak tutmakta kararlıydı. Çünkü Harun’u ilde bir işe aldıracaktı.
Dayısı, motor yandı, dua et ki orada değildin, dedi. Harun güldü ama bu gülüş acıydı. İçinde fırtınalar kopuyordu. Dayısı kesin ilde bir işe girme konusuna kararlıydı. Çevre değiştirmenin yararı vardı.
Yeğenim, dünya istesen de dönüyor, istemesen de o halde işimize bakmalıyız, dedi.
Gün doğumunda yola çıktılar. Vilayete giden dolmuşu beklediler. Daireler açıldığında ilk ziyaretçileri oldular. Genel müdür okul arkadaşıydı. Sohbet ve çaydan sonra, Harun’un işi için yorumlar yaptılar. Harun’u yine balık kontrol merkezine alacaklardı.
Güvenlik amiriyle de konuşup randevulaştılar. Birlikte amirin yanına gittiler. Amir Harun’u konuşturdu ve hafta başlıyorsun, dedi. Dayı hepsini yemeğe götürdü ve eskileri yad ettiler.
Geri döndüler, Harun sevinçliydi, görevi yine balıkla ilgiliydi.
İki neslini denize adamış aile denizin gazabından kurtulmuştu. Dayısı olmazsa, o da dalgalar arasında kaybolacaktı.
Bir ailenin kaderi böylece değişmişti.
Dayısı, dışarıdan liseyi bitireceksin, başka şansın yoktur, dedi.
Hasan TANRIVERDİ






















