Yeni bir güne moralli başlayıp mutlu olmak için, on dört yıl öncesine dönmek istiyorum.
Mutlu olmak adına yıllar sonrasına dönmek…
On dört yıl öncesi film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor. O günlerdeki mutluluğu arıyorum. Moralim yerinde çeşitli konulardaki yorumlarımı arkadaşlarla paylaşıyor ve derdimi anlatıyorum.
On dört yıl öncesini düşünüyorum ve yaşantımı o günlere uyarlamaya çalışıyorum.
Cep telefonumu eve bırakıyor ve dışarı çıkıyorum. Sahaflara uğrayıp parkta dinleniyorum. Rastladığım öğrencilerle kısa da olsa sohbet ediyorum. Çeyrek ekmek döner ve ayranla karnımı doyuruyorum.
Caddelerin on dört yıl öncesini göz önüne getirmeye çalışıyorum. Mağazaları, alışveriş tezgahlarını, bakkalları ve mahalle esnafını AVM’ler yutmuş.
Milli piyango ve satış büfeleri artmış. Vitrinler kaybolmuş, müşteriye tuzaklar merkez içerisine alınmış.
On dört yıl öncesine dönsem de moral bulamıyorum. Mutluluğun esintisini dahi hissetmiyorum.
Bir şeyler eksik caddelerde bir şeyler bayat…
Bir şeyler dokunmuş kardeşliğimize, bir şeyler zalim…
Yediklerimiz GDO’lu içtiklerimiz gazlı.
İşte böyle bir hayat…
On dört yıl öncesine dönsek de çarşıda pazarda neşe huzur kalmamış. Yarınlara güven yok olup erimiş.
Erittiler bizleri “Arap baharıyla” bahar Irak’ta yeşillendi. Mali’de acı biber gibi kızardı. Libya’da çiçeklendi ve Suriye’de tohum verdi. Ülkemize BOP eş başıyla ılımlı İslam olarak geldi.
Tohum oluşana dek yeşil örtünün çiçeklenmesiyle Arap baharında, binlerce insan, çoluk çocuk hayatını kaybetti. Bir o kadar da sakat kaldı. Çok insan da yerini yurdunu terk edip kaçtı.
Bu olayları yaşamadan on dört yıl öncesine dönmek varmış.
On dört yıl öncesinde kalmak varmış.
Hasan TANRIVERDİ























