Yaşanmışlar senindir sonuçta
Yeryüzünün renklerine boyanır her biri yaşadıkça
Sarı, yeşil, bembeyaz, yemyeşil ya da simsiyah tonlarıyla
Anlar vardır;
Fırtınalar eser, sel olur akar göğsünün tam ortasında
Kapkara bulutlara döner tüm renklerin
Sel olur feryatların
Deprem misali çatır çatır çatırdar varlığın
Ağlarsın… ağlarsın… Ağlarsın…
Senden içre derinlerde kendinle
Ruhunla baş başa kalırsın da
Yaradan’a açarsın yangınlarını
Bin bir umutla yeniden sarılırsın hayata yine de
Baharı müjdeler kardelen örneğin
Papatyalar açar sonra
Gökyüzüne asarsın umutlarını
Hah işte!
Şimdi her şey güzel olacak dersin
Çocuk yanınla hoplar, koşar, coşarsın
Ne varsa dünde kalan
Senden içre saklarsın
Kilit vurursun sıkıca her birine
Kimseler üzülmesin diye
Ama biliyor musun?
Bilinmez anlarda
Duyduğun bir ses, gördüğün bir nesne
Ne bileyim kuru bir yaprak mesela
Belki de bir kahkaha
Yoklar tinini
Yerinden oynar her bir yaşadığın
Acı ya da tatlı
Baskınlarla…
Hepsinden geçer bu gönül!
Serçenin tıp tıp gelişinde
Bir çocuğun gülen gözlerinde
Yem peşinde koşan güvercinde
Ne varsa yeryüzünde nefes alan
Yeter bu cana sen de bilirsin
Yeter ki;
Dalgalansın Ay Yıldızlı Al Fistanlım
Koşalım kadın erkek el ele
Atamızın izinde
Aydınlığa baş koyalım
Karanlığa inat tüm varlığımızla
Gün doğumlarına uyanalım
Çoluk çocuk hep birlikte
Şükran GÜNAY’dan
Hayatın İçinden























