Bir Cengiz Aytmatov geçti bu dünyadan. Türk dünyasının aksakallarından ve dünya edebiyatında adından övgüyle söz edilen büyük romancı Cengiz Aytmatov,1928 yılında Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’e bağlı Talas Vadisi’nde yer alan Şeker Köyü’nde dört çocuklu (Cengiz, İlgiz, Lyutsiya, Roza) bir ailenin ilk çocuğu olarak doğmuştur. Babası Törekul Aytmatov, annesi Tatar asıllı Nagima Hamzayevna Aytmatova’dır.
Küçük dünyasına büyük hayaller sığdıran Cengiz, daha yedi yaşında bir çocukken babası 1937’de Stalin’in askerleri tarafından hunharca öldürülmüştür. Genç yaşta dul kalan anne, dört evlâdını zor şartlar altında çalışarak büyütmüştür. Küçük Cengiz, ilkokulu köyünde okumuştur. Aytmatov, babaannesi Ayıkman Hanım’dan dinlediği ninniler, masallar ve efsanelerle büyümüştür. Yani babaannesi onun için bir çeşit mektep olmuştur.
II. Dünya Savaşı’nın dünyayı kasıp kavurduğu bir dönemde ilk gençlik yıllarını yaşayan Aytmatov’un belini yoksulluk bükmüştür. O, hiçbir şeyden çekmemiştir savaştan çektiği kadar. Babasız bir çocuğun o yıllarda hayata tutunması başlı başına bir başarı öyküsüdür. Sorumlu bir çocuk olan Cengiz, annesinin çaresizliğini görünce çocuk yaşından itibaren çalışmaya başlamıştır. Bu dönemde köy sovyeti kolhozu sekreteri ve vergi memuru olarak çalışmıştır. 1946 yılında Kazakistan’ın Cambul şehrinde Veteriner Teknik Okulu’nda eğitim görmeye başlayan Aytmatov, bu okulu bitirince, 1948’de Kırgızistan Tarım Enstitüsü’ne devam etmiş, 1953 yılında da buradan veteriner olarak mezun olmuştur.
Ömrü yazmakla geçen Cengiz Aytmatov’un ilk eseri, 1952 yılında Pravda gazetesinde yayımlanan “Gazeteci Oyunda” adlı hikâyesidir. Bunu, 1957’de yayımlanan Yüz yüze takip etmiştir. Aytmatov 1956-58 yılları arasında Moskova’da Gorki Edebiyat Enstitüsü’ne devam etmiştir. Başlarda adı pek bilinmeyen bu büyük yazarın “Cemile” adlı hikâyesi 1958 yılında Novy Mir (Yeni Dünya) dergisinde yayımlanmış, yayımlanır yayımlanmaz büyük bir ilgiyle karşılanmıştır. Fransız şair Louis Aragon, söz konusu bu eseri Fransızcaya tercüme edince Cengiz Aytmatov Batı dünyasında da tanınır ve edebiyat çevrelerinde ses getirir. Cemile’nin şair Louis Aragon tarafından “dünyanın en güzel aşk hikâyesi” olarak takdim edilmesi onun edebiyat dünyasındaki yolunu ardına kadar açmıştır.
Cengiz Aytmatov, biraz geç de olsa 1958’de (30 yaşında) Moskova Üniversitesi Edebiyat Fakültesine başlamıştır. Ardından da Sovyet Komünist Partisi’ne ve Yazarlar Birliği’ne kabul edilmiştir. “Literaturnyi Kırgızistan” dergisi editörlüğünü, sonra beş yıl boyunca da Pravda’nın Orta Asya muhabirliğini yapmıştır. Aytmatov 1963 yılında,” İlk Öğretmen”, “Deve Gözü”, “Cemile” ve “Selvi Boylum Al Yazmalım” adlı hikâyelerinden oluşan “Steplerden ve Dağlardan Hikâyeler” adlı kitabıyla Lenin Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır. 1959-67 yılları arasında Novy Mir’in editörlüğünü yapmış ve 1968’de Büyük Sovyet Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır. Aynı yıl Kırgızistan’ın millî yazarı seçilmiştir.
İlk edebî ürünlerini hikâye alanında veren Cengiz Aytmatov, yaşı ve kalemi olgunlaştığında, onu asıl şöhrete taşıyan romana yönelmiştir. Yani hikâye, onun romana geçişte bir çeşit sıçrama tahtası olmuştur. Bu minvalde ilk romanı olan “Toprak Ana” 1963’te neşredilmiştir. Bunu “Elveda Gülsarı” izlemiştir. Romana geçiş onun hikâyeden koptuğu veya vazgeçtiği anlamına gelmiyordu. Zira romanlar arasında hikâyeler de yazmaya ve okurlarıyla paylaşmaya devam etmiştir. Bu çerçevede 1964’te yayımlanan “Kızıl Elma” ve 1969’da yayımlanan “Oğulla Buluşma” hikâyeleri bu bahiste zikredilmeye değerdir.























