Yanardağ ağzı gibi oluşmuş çukura, mahalleli çöplerini atarlardı. Çöpler bir süre sonra yakılırdı. Onun için buraya, çöp çukuru değil “Ateş çukuru” deniyordu.
Çukurun yüzyıllar önce açıldığını zannediyorduk. Üç metreye yakın derinlikteydi ama bir tarafından çukura inilir ve çıkılabilirdi. Burada çöp yakmak ne zamandan beridir devam ediyorsa, mahallenin çöpleri yok oluyor ve çevre kirlenmiyordu.
Çukurda çöplerin yanmasını çocuklar oyun haline getirmişti. Çünkü kâğıtların yanmasıyla oluşan alevler, çukuru aşar ve ısınmak için uygun ortam hazırlardı. Özellikle soğuk günlerde oyun yeri aynı zamanda ısınma alanı olarak da görev yapardı.
Yanma olayını kontrole büyükler de gelir ve sohbet ederlerdi. Çukura düşme problemi yoktu. Çukurun dip kısmı geniş olduğu için bazen ateş yanarken bile ateşi karıştırmak için aşağıya inilirdi. Onun için çocuklar, “Ateş kuyusu geliyorum,” diye çukura koşarlardı.
Ateş çukurunda dumanı gören gelir olayı izlerdi. Alevlerin yukarı çıkması sohbeti daha zevkli hale getirirdi. Okullar açıldığında da çukurda da ateş yanar fakat çocuklar çukurun başında olmazdı.
Ateş çukuru yıllar içerisinde anlamını değiştirdi. Çünkü yerel yönetimler, çöpleri toplamaya başladı. Arkadaşlarla bir araya gelince belleğimizde kalan bir olayı dillendirdik.
Hafta sonu ve soğuk bir gündü. Çukura ısınmayı da düşünerek gittik. Biraz sohbet ettikten sonra geri dönmek istedik. Bu sırada içeriden garip sesler duyduk. Geri dönüp sese doğru yaklaştık. Tahir, yabani bir hayvan olabilir, Yusuf, yabani bir hayvanın yavrusunun sesine benziyor, dedi. Çukuru gözetim altında tuttuk. Çukura normal inilen yerin yanına bir buçuk metre aşağıya mağara gibi bir yer eşilmiş ve oradan iniltiler kulağımıza yansıyordu.
Yuvaya yaklaşılamadığı için yaban hayvanı da olabilirdi. Çöp yakıldığı için de hayvanlar da yaklaşmıyordu. Ateş onlara sıcaklık veriyor muydu? Bilemiyoruz.
Ali, çukura indi, yuvanın köpeğe ait olduğunu anladı. Çünkü yavrulardan biri dışarı çıkmak istemişti. Ana onu içeri çekince Ali ana hayvanı gördü. Çağrılarımıza rağmen dışarı çıkmayan anaya evden yemek ve su getirdik ve yuvanın önüne bıraktık. Ana ve yavrular dışarı geldiler. Onları izledik. Çok güzellerdi. O günden sonra köpek ve yavrularını yuvalarında besledik.
Ateş çukuruna gelme nedenlerimiz arasında yavruları beslemekte girmiş oldu. Epeyi zaman onları yerlerinde beslemeye devam ettik. Sonra mahalleye taşıdık ve yerlerini bahçemize yaptık. Etraflarını sardık, gece kapısını kapatıyorduk. Yavruları isteyenlere verdik.
Mahallemizin maskotu olan yavrulardan bir tanesi kalmıştı onu da biz sakladık. Ona ateş adını verdik. Böylece köpek yavruları yerlerini bulmuş oldu.
Ateş çukuru zaman içerisinde oyun için çok kahrımızı çekmişti. Şimdilerde kapanmadı ama eski özelliğini kaybetti.
Bu zamanın çocuğu ateş çukuruna gider de oynar mı? Bilgisayar varken, kesinlikle hayır.
Hasan TANRIVERDİ





















