Yılların patikasını heyelan yutmuştu. Yalnız patika değildi yutulan. Bireysel ve toplumsal üstünlüklerimiz de patikanın peşinden gitmişti.
Gelenek ve duygular da heyelanın yıkıntıları arasına girdi. Yerine bireyin baskıladığı, “Dikenler” ortaya çıktı.
Dikenler sivriltildi ve cilalanarak görünür hale getirildi. Dikenler çeşitli isimler altında, insanlara gaklatıldı. Gaklatıldı insanların bağrına ve solukları kesildi. Gaklarken de öyle ayrım yapıldı ki beyindeki hatlar yandı.
Patikanın kenarında gül fidanları sıralanmış ve bahçe kenarı gibiydi. Oyuncaklarımız ve büyüklerimizin kazma ve kürekleri de kenarlardaydı. Onlarda heyelana uğramış ve bir daha ele geçmemişti.
Heyelan bir gerçek ama doğal değildi. Doğal olsaydı, patikada bir şey bırakılmazdı. Hava çok bozuk belki heyelan olabilir diye gerçekleşeceği duruma karşı önlem alınırdı. Heyelan riski taşıyan yerlerde yollara dikkat edilmeliydi. Eşilmemeli, toprağın kaymasına fırsat verilmemeliydi.
Yıllara sor, mor menekşeye sor,” diyor şair. Onun için yıllara sor yıllara ve düşün, aklını kullan. Aklını kullanırsan, heyelana hazırlık için neler yapıldığını anlarsın.
Korkunun ölüme faydası yok. Biraz çile çekersin, o kadar. Tepeye çıkarılan heyelan anlayışları, zamanı geldiğine inanıldığında devreye sokulacaktı.
Heyelan anlayışları, toplumun sosyal yapısını ve psikolojisini bozdu. Zehirlenen fakat ölmeyen köpek yavrusu gibi, çırpınır olduk. Yaşantımızı sorgulayamıyor ve hayal kuramıyoruz. Kullansak da hayal gücümüz kalmadı.
Hayallerimiz gerçekleşmez oldu.
Tepeden başlatılan heyelan, patikayı saniyeler içerisinde alıp götürmesini yaşadık. Taşlı yol ve onun ayrıntıları da yok olmuştu. Bütün bunlar için köyün ileri gelenleri araştırmalar yapmalıydı. Bunun sonucunda köyün ve insanının neler kaybettiğini ortaya çıkarmalıydı.
Kaybedilenlerin yanında, canlılığın korunmasını sağlayan özellikler de vardı. Bu özelliklerden bazıları, toplumun birliğini yine de ayakta tutacak nitelikteydi.
Heyelan değişik sosyal hedefleri, göz ardı etmiştir. Göz ardı edilmişte olsa, onları toparlama zamanı iyi tayin edilmelidir.
Gidenler gitmiş olabilir ama köyün insanı yapılanları bilecek ve çaresini de bulacaktır.
Hasan TANRIVERDİ





















