Kahrolurduk…
“Yalan söyleyen tarih utansın”diyoruz ama Tarih yalan söylemesydi üzüntümüzden kahrolurduk…Allahım SETTAR olduğun için çok güzelsin…
“Kahrında hoş lütfun da hoş..”dedik… demeseydik kahrolurduk…
Şeytanı suçladık…suçlamasak kahrolurduk…
‘Oğlumuz değil, vatan elden gitseydi kahrolurduk’demiş bir şehit babası…
“Fatma Hatun ..”evladım annesiz şar ama vatansız yaşayamaz “…demiş…adına camiler yapıldı Kur’an Kursları hastaneler…vakıflar …öğrenci yurtları…caddeler…bir de köprü yapılsa yunan gelsin yıksın bu ruh yıkılmadıkça yunan köprü yıkamaz yunanistanda bir kaç ada azalır batı trakyada zulüm biter….Kıbrısta bittiği gibi…
Göz görmeyince gönül katlanır…kahrolalım diye mi bu gözler…
Kumlara diri diri gömülen kızların acısını duyan vicdan vicdandır…
İçkinin zararlarını gören göz …gözdür…
Boşanmaların depremini duyan kulak kulaktır…Kadın duysa…Kadın haklarından geçer ve gönüllü hibe eder erkeğe bütün haklarını…ödülünü vermez mi sanarsın …Allah rahmandır…ah feminizm…emperyalizmin meyvesisin…
Ey nebi…”“ Senin mutlulugunla mutlu oldu, üzüntünle kahroldu ashab…Şirkle korkuttun ashabını…şimdi şirk mü’minlikle korkutuyor insanlığı…ve mü’minlere mürşidlere müşrik dedirtiyor nükler silahlı emperyalistler…
Ey nebi asrım zalim…evet…Asrım zalim…
Asrım zalim
Sensizliğimde ey nebi ayrık otu büyüttü toprağım…
Asrım zalim…
Asrım sensiz…
Asrım zalim
Kim avutur gönlümü
Artık Mısırda zeliha da yok
Karanlığa düşerken
Kapısına döneceğim bir Yakup yok…
Kuyulardan çıksa
Kim yıldızlandırır ömrümü
Asrım zalim kış
Gönlüm üşür…
Hep üşür…
Rüzğarlar hep eser asrım eylül…
Gönlüm üşüyen bir iğde ağacı bahçemde
Asrım eylül
Kandil ışığına bile muhtaçlık bu asırda…
Kimi tok kimi aç…gönülde hep açlık bu asırda
Annem midesi açtı ağladı
Ben gönlüm açtı ağladım
Asrım zalim
Ağlamak kader
Asrım zalim…
Bu nasıl bir asır
Karanlık bırakmıyor peşimi…
Zehir etti aşımı
Dertli etti başımı
Akıttı göz yaşımı
Gün oldu patlattı kaşımı
Bir dereydim engelledi akışımı
Güle çiçeğe…
Asrım zalim…
Asrım bilmem arı mısın
Ama hiç bal tatmadım
Çöl müsün hiç baharını görmedim
Bir gecesin sabahın görmedim
Asrım zalimsin…
Gece Allahına deli…
Ben karanlık vadide ışıklı ev
Göklere baksam mavilik yok
Ah Karunun nesli
Ben bir Musa bekliyorum
Elinde asa… bekliyorum
Asrım koca bir çöl hiç çiçek yok…
Ben savaşan bir asker silahım kuru kamış
Kılıç çaldım nefsime
Derdimi anlatayım kime
Yarama ilaç yok ki, gitsem hekime
Asrım yük ekledi ağır yüküme…
Asrım zalim
Yağmur yağar mevsim nisandır
Gönlüm ıslanmayı seven çocuk
Balım yoktu soframda
Arım yoktu bahçemde
Sevabım yok bohçamda…
Asrım zalim
Dilsiz yaşadım
Asrım zalim
Seccadeler çağırır vakit gecedir
Alnım çorak tarla…gözüm yorgun
Denizin mavisine baktım
Denizde yandım
Göğün mavisine baktım
Mavinin gözünde yaş…
Asrım zalim
Dilim dualı…
Asrım Karun’a köle etme beni…
Asrım zalimsin
Sonsuza giden yolları kapamış…
zalimdir asrım
Ezan susmasın…
Asrım zalim
Ebucehle köle etti beni…
Dereler berrak akar mevsim bahar
Ellerim duaya aşık
Sensizliğimde ey nebi ayrık otu büyüttü toprağım…
Beni sensiz görüp üstüme geldi bu karanlık…
Asrım zalim
Allahım
Asrım zalim
Yıllar yılı
Yetimiydim Veyselde ki aşkın…
Gönlümün gıdasıdır ezan…
Ezan susmasın…
Uyku tutmaz gözlerim yatağım çöldür…
Üveysi gibi görmeden sevdim gülü ben
Seccadem Nuh gemisi
Nuha gülenler güldü bana da…
Otuz yıl kırk yıl sürdü tufanım…
Gül bahçelerinde esen rüzgâr…
Gönlümün gül olduğunu da bilse..
Asrım eylüldür…
Elim yüzüm kirli…çocukluğum bile beyaz değil
Gönlüm haykır bu asrın eylül olduğunu
Bilmeyen yok senin gül olduğunu…
Sensizliğimde ey nebi ayrık otu büyüttü toprağım…





















