Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Hüseyin ŞENGÜL

Ormanlar, Tahtacılar ve Yanan Yaşamlar

Hüseyin ŞENGÜL Yazar Hüseyin ŞENGÜL
10 Eylül 2021
Hüseyin ŞENGÜL, Öykü Tefrikaları
0
Ormanlar, Tahtacılar ve Yanan Yaşamlar
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

“Büyüklerimiz semah döner, bizler oyun oynardık” diyen Fatma, ormanın güzel olduğunu, özgürlük olduğunu söylüyor. “Bir ağacı kesebilir misin? Kesemezsin! Biz orman işletmesinin bize gösterdiği yaşlı işaretli ağaçları keserdik.”

*”Tahtacı Fatma” – yön: Süha Arın (1979)

Bu yıl olağanüstü ölçüde orman yangınları oldu. Antalya, Muğla havalisi yandı. Orman yangınlarına karşı gerekli hazırlığın olmadığı ortaya çıktı. İşlerin kamu yararından çok, şirket yararına yürüdüğünün acı resmi, bir kez daha gözümüzün içine bir mertek gibi sokuldu.

Orman yangınları doğuda kimi bölgelerde devam ediyor. Dersim 10 gündür yanıyor. Devlet güçleri yangına müdahale etmek isteyen Tunceli Belediyesi’nin önünü ormanlara giriş yasak diye kesiyor. Yansın doğu, yansın Dersim!

Yanıyoruz, boğuluyoruz, yıkılıyoruz, ölüyoruz.

Bütün bunlar iktidarın aczinden değil, doğaya ve insana bakışından, yönetim anlayışından ve sermaye odaklı politikasından kaynaklanıyor.

Orman yangını deyince yalnızca ağaçlar değil, ağacından bitkisine, hayvanından böceğine ormanın dünyası yanıyor.

Bütün bu kahredici günleri yaşadığımız ortamda değerli belgesel yapımcısı Süha Arın’ın “Tahtacı Fatma” belgeselini bir kez daha izledim.

Tahtacılar  

Torosların Adana’dan başlayıp Mersin, Antalya, Muğla’ya kadar devam eden Akdeniz hattı ile Aydın, İzmir, Çanakkale Kaz Dağları hattındaki ormanlarda ağaç kesim işlerini yapan topluluklara Tahtacılar denir. Günümüzde geçimlerini sürdürmek için daha çok kasaba ve şehirlere yerleşmişlerdir.

Selçuklu beylikleri dönemine kadar uzanan Tahtacıların tarihi ve kimlikleri hakkında farklı görüş ve değerlendirmeler olsa da Osmanlı tersaneleri ve inşaatlar için ağaç kesip tahta biçtikleri ve bu ağaç işleri mesleğini Cumhuriyette de devam ettirdikleri açık bir kesinliğe sahip. Tahtacılar, yaptıkları işin gereği olarak ormanlık bölgelere yerleşmişler, neredeyse bin yıldır ormanın dünyasının bir parçası olarak çadırlarda yaşamış ve özellikle Osmanlı merkezi idaresinden uzak durmaya çalışmışlardır.

Tahtacıların gerek Osmanlı gerekse Cumhuriyet devletinden uzak durmalarının temel gerekçesi, Alevi ya da daha doğru bir terimle Kızılbaş olmalarındandır.

Mesele devletin ayırımcı, tekçi (Türk, Sünni, Hanefi) ve baskıcı politikalarıyla da bitmiyor. Süha Arın’ın belgeselinde konuşan orman işçisi Ali Şimşek “Bize genel olarak Tahtacı diyorlar. Tahtacı deyince bazı çevreler öcü görmüş gibi bunu başka bir tanımla değerlendiriyorlar” diyerek, bu tarihsel sorunun toplumdaki kökleşmiş algısını ifade ediyor Bir ağacı kesebilir mi insan?

Süha Arın öğrencisi Nesli Çölgeçen ile birlikte 1979’da Antalya Elmalı kazası bölgesindeki Tahtacılarla ilgili bir belgesel yapar. Belgeselin masrafını tamamen cebinden karşılayan Arın, filminin adını “Tahtacı Fatma” koyar.

“Benim adım Fatma Şimşek. İlkokulu bitirdim. 12 yaşındayım. Babam tahtacılık yapıyor…” diyen Fatma’ya yönelen kamera bize, Fatma’nın ve naylon çadırlarda yaşayan Tahtacıların ağır iş hayatını yalın, doğal diyaloglar yoluyla anlatır.

Bir orman işçisi “Var mı pulun, cümle alem kulun. Yok mu pulun, cehennemdir yolun” diyerek başladığı yokluk ve yoksunluk anlatısına “Ama işçi iki yerde göz önüne alınıyor. Birisi harpte, birisi seçimde, birisi de devlet angaryasında. Sigortamız yok, sendikamız yok, haklardan mahrumuz, bir ilk yardım çantası bile vermiyorlar… Çocuklarımızı okutmasını bilmiyor muyuz? Ama nasıl okutalım?” diye devam eder.

Harp, seçim, angarya…sade, doğrudan ve net bir tespit!

Belgeseli ilk izlediğimde dikkatimi en çok ormanda yaşayan o yoksul insanların düzgün konuşmaları, hayata dair farkındalıkları, sorunlarını ifade edişlerindeki neden sonuç ilişkisini kurmaları çekmişti.

Süha Arın, “Tahtacı Fatma” belgeseli üzerine yaptığı söyleşide şöyle diyor: “Beni ve ekibin diğer elemanlarını şaşırtan en önemli olgulardan biri de o kadar aydın fikirli, o kadar ileri görüşlü insanlardı ki, donup kaldık hepimiz. Açık fikirliler. Sorulara net cevaplar veriyorlar. Kendilerini çok iyi yetiştiriyorlardı. Sürekli okuyorlardı. Ve sürekli tartışıyorlardı. Türkiye gündemini takip ediyorlardı. Dünya gündemini izliyorlardı. Bu bizi çok etkiledi. Çekimlerdeki konuşmalar tamamen doğaçlamadır.”

Arın’ın ilk belgeselinden 35 yıl sonra “İki Ağaç İçin” adlı bir başka belgeselde Tahtacı Fatma evlenmiş, Elmalı’ya yerleşmiş, iki yetişkin çocuk sahibi olmuş halini izliyoruz.

“Büyüklerimiz semah döner, bizler oyun oynardık” diyen Fatma, ormanın güzel olduğunu, özgürlük olduğunu söylüyor. “Bir ağacı kesebilir misin? Kesemezsin! Biz orman işletmesinin bize gösterdiği yaşlı işaretli ağaçları keserdik.”

Bir tarafta “Orman yangınlarında bize yangın var diye söylenmesine lüzum yok. Bir menfaate dayanarak değil, içimizden ormana karşı gelen bir sevgiye dayanarak orman yangınlarına gideriz. Ben o ormandan çoluğumun çocuğumun nafakasını alırım. Orman benim için hazine” diyen Fatma’nın ormana, doğaya bakışı; diğer tarafta ormanları taş ocakları, mermer ocakları, madenler ve özellikle de otel inşaatları için kesenlerin, yakanların bakışı.

Bir ağacı kesebilir mi insan?

Bu denli kokuşmuş ve çürümüş bir dünyada Tahtacı Fatma’nın bu sözü müstehzi gülümsemelerle karşılanabilir, naif görülebilir. Öyle ya; lümpenleşmiş sermayenin ve politikacıların ahtapot dünyasında ne önemi var ki bu sözün?

Hayır!

Yaşamak zorundayız; doğamızı, havamızı, suyumuzu, ağacımızı, börtü böceğimizi korumak zorundayız. Onlarla varız biz.

Sermaye odaklı politikaların insana ve doğaya düşmanlığının ulaştığı merhametsizliğini, sevgisizliğini, sömürüsünü ve alabildiğine yıkıcılığını tüm çıplaklığıyla ortaya seren bu sözü savunmaktan gayrı gideceğimiz bir yer yok!

Yürek yakan bunca olayların yaşandığı ülkemizde ormanın bir dünya ve Tahtacıların da o dünyanın bir parçası olduğunu doğal haliyle anlatan “Tahtacı Fatma” belgeseli, kurumuş dudaklarımızı ıslatan bir su gibi ferahlık sağlıyor.

Süha Arın belgeselleri  

Belgesel sinemanın kurucusu Süha Arın “Tahtacı Fatma – 1979”, “Safranbolu’da Zaman – 1976”,  “Kula’da Üç Gün – 1983”, “Anadolu’da Konutun Öyküsü – 1984”, “Aşık Ali İzzet Özkan – 1980”, “Eski Evler Eski Ustalar – 1985 / 1989 (4 Bölüm)” başta olmak üzere 40’ın üzerinde belgesel film yaptı.

Süha Arın’ın belgeselleri, insana ve mekâna çıkılan yolculuktur. İnsanın ve mekânın zamandaki dramatik serüveni olup doğal ve içtendir.

1942 Balıkesir doğumlu olan belgesel yönetmeni Süha Arın’ı 2004 yılında kaybettik.

Anısına saygıyla.

(HŞ/AÖ)

Paylaş
Etiketler: ormanlarTahtacılaryananYaşamlar
Önceki Yazı

Her Şeyin İyisi kötüsü Var…Namazın Bile

Sonraki Yazı

İnaktif Aşı Yeteri Kadar Koruyor

Hüseyin ŞENGÜL

Hüseyin ŞENGÜL

İlişkili Yazılar

Yaşlı Adam Yanıyor
Hasan TANRIVERDİ

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
5k
Boğazımızın Sisi
Hasan TANRIVERDİ

Boğazımızın Sisi

04 Aralık 2025
5k
Göz Gördü Gönül Katlanmadı
Hasan TANRIVERDİ

Yavrularım Yanmasın

03 Aralık 2025
5k
Çiftçinin Çocuğu
Doğa-Çevre

Çiftçinin Çocuğu

02 Aralık 2025
5k
Sonraki Yazı
İnaktif  Aşı Yeteri Kadar Koruyor

İnaktif Aşı Yeteri Kadar Koruyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap