Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Edebiyat & Sanat Öykü Tefrikaları

Denizde Uyuyanlar

Ülkü TAŞLIOVA Yazar Ülkü TAŞLIOVA
03 Haziran 2021
Öykü Tefrikaları, Ülkü TAŞLIOVA
0
402
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

“Kar yağıyor. Taneler nasıl da büyük. Görünmez bir iple sarkıtılmış gibi ağır ağır, döne döne iniyor yere. Hava sakin ve sessiz, kar taneleri uysal bir kedi gibi dokunuyor yere. Benim içimdeyse cehennem alevleri… Acılarım boğazımda düğümlü, nefesim kesiliyor. Onun kabrini ziyaret etmeliyim. Hasan’ım, böyle bir havada aldılar seni elimden.”

Hatice evden çıkmadan önce ıslak gözlerini, omuzuna düşen yazmasının ucuyla silerken yedi yaşındaki büyük oğlu İsmail’in “Ana!” diye seslenmesiyle derin düşüncelerinden uyanmıştı. Başını örttükten sora pencerenin önündeki sedirden kalkarak ağır adımlarla kapıya doğru yürümüş, sonra da kendisini dışarı atmıştı. İsmail, annesinin elinden tutarak yanında yürümek istediyse de babasının işaretini görünce geri çekildi. Baba oğul biliyordu onun nereye gideceğini.

Daracık sokağın sessizliği, Hatice’nin hüzünlü ve mahzun haline eşlik ediyordu. Yol kenarlarında biriken karlar, beyaza bürünen ağaçlar, dağlara çöken sis, koşarak giden birkaç insanın telaşı ona anlamsız geldi. Bu seneki kış kendisine hep yalnızlığı, çaresizliği hatırlatıyordu.

Dünya bir an gözüne boş göründü. Olduğu yerde öylece durdu. Denize doğru baktı ne gemi, ne de sahilde bir insan vardı. Hatice, gece de olsa gündüz de olsa tenha yerlerden korkardı. İçi ürperince dönüp eve gitmek istedi. Sonra Hasan’ı düşününce vazgeçti. Sancılı yüreği dönmek istemedi.

Açıkta demir atan gemiler, yolcu ve yüklerini mavnalara yükleyip sahilde boşaltırlardı. Diğer yerlere yolcu götürüp getiren kayıklar da buraya yanaşırdı. Belirli zamanlarda iskele ve civarı bundan dolayı kalabalık olurdu. Şimdiyse ne açıkta demir atan bir gemi ne de karla kaplanmış iskelede ayak izi vardı. Kar ise hazin hatıraları örtmek istercesine aralıksız yağıyordu.

Hatice’ nin omuzlarında biriken kar dünyanın yükü gibiydi. Ağır adımlarla oraya doğru yürüdü. Gözünden süzülen yaş karlara karışıyordu. Acı duygular Hatice’nin gönlüne dolunca, sanki zaman dururdu. O anlarda kederli günleriyle, mutlu günleri birbirine karışırdı. Kocası Sait, ona engel olmaz hissettiği duygularını yaşamasına imkân tanırdı. Kimi zaman Hatice’nin yanı başında olur, kimi zaman da onu uzaktan korur kollardı. Onu seyrederken bulut gibi dolan gözlerine hâkim olamaz, bakışlarını yere dikerdi.

Hatice denizle iskelenin birleştiği yerdeki yassı kayaları seyretti biraz. Köpüklü dalgaların kabarıp kayaya çarpması, Gülcemal Vapurunun arkasında bıraktığı korkunç beyaz köpükleri hatırlattı. Ürktü, titredi bir an. Soğuktan mı, üzüntüden mi, yoksa korkudan mıydı bilemedi. Karla örtülmüş kumsala çevirdi gözlerini, öylece baktı. Gözüne bir başka yermiş gibi geldi, oysa yaz aylarında defalarca burada oturmuş uzakları seyretmişti. İskelenin üstünü kapatan karı, ayaklarıyla sağa sola savurarak uca doğru yürüdü. Sanki bir an önce acılarına dönmenin telaşındaydı. Göç ve ölümlerden doğan yeni hayatını ne kabul edebiliyor ne de alışabiliyordu.

Oysa Türkiye’ye dönme kararını duyunca sevinçten günlerce gözüne uyku girmemiş, bin bir türlü güzel hayaller kurmuştu. Çalcılar’dan çıkıp öküz arabasıyla Kozana’ ya oradan da Selanik’e varmaları haftalar sürmüştü. Yollarda Yunan çeteleri tarafından çekmedikleri eziyet kalmamıştı. Yanlarına aldıkları ne varsa yağmalanmış, birçok insan katledilmişti. O uzun, çileli yollarda Hatice, henüz bebek olan kızı Zeynep’i, sonra da ikinci oğlu Hüseyin’i Selanik ’de toprağa vermişti.

Selanik… Onca insanın kıymetsizleştiği, aşağılandığı, hor görüldüğü; kaldırımlarda, yırtık küçük eski çadırlarda aç, susuz ve sefalet içinde aylarca bekletildiği güzel Selanik. Umutlarını yitiren kederli insanlara mezar olan Selanik… Bir zamanlar vatanken şimdi zulümden çıkış kapısı, kurtuluş limanı Selanik.

Karlı tipili mart ayında yüzlerce yorgun, bitkin, tükenmiş insan, sabırla kendilerini Türkiye’ ye götürecek olan Gülcemal Vapuru ’nu bekliyordu. Onlar Gülcemal Vapuru ‘nu beklerken kol gezen salgın hastalıklar da büyük, küçük demeden insanları yok ediyordu. Bin bir meşakkatle Kozana’dan trene binenler, Selanik ‘de indiriliyor, sefil bir yaşamın kucağına terk ediliyordu. Hüseyin hastalanmıştı. Günden güne sağlığı kötüye giden çocuğa ne doktor bakıyordu ne de oradaki herhangi bir görevli. Hatice ve Sait ne kadar çırpındıysa nafile. Zeynep’in ardından Hüseyin’i de Selanik ‘de toprağa vermişlerdi.

Göç sırasında büyük sıkıntılar içindeydi herkes. Aylar sonra beklenen gün gelmişti. Çifte bacasından kara duman çıkaran Gülcemal vapuru, dört ihtişamlı direğiyle kurtarıcı kahraman gibi görünüyordu. Bütün güzelliğiyle yaklaşmıştı aylarca yolunu gözleyenlerin önüne. Artık birçok insanın kaderinin kesişeceği, değişeceği yerdi Gülcemal.

Mahşer yeriydi rıhtım. Onca insan ellerinde kalan birkaç eşyayla vapura binme çabasındaydı. Epeyce bir itiş kakıştan sonra nihayet binebilmişlerdi.

***

Yola çıktıklarının kaçıncı günü olduğunu düşündü Hatice. Geride bıraktıklarının acısı canını yaksa da hınca hınç dolu olan vapurda kendisini güvende hissediyordu. Yunan’ın zulmünden kurtulmuşlardı kurtulmasına ama bu sefer de vapurdaki salgın başlarına bela olmuştu. Yarı aç, yarı tok yol aldıkları karlı ve soğuk havada, günde kaç cenazenin denize atıldığını kimse sayamıyordu. “Birkaç gün sonra bu vakitlerde Samsun sularında olacağız inşallah. Dayanın.” diye bağıran görevliye, “Samsun’ un denizi de pek çukurluymuş, bizi sallayıp durur.” diye şaka bile yapıyorlardı.

Günlerdir hasta olan Hasan, o sabah iyice kötüleşmiş, gözlerini açamaz olmuştu.

Öğlene doğru Hatice’nin, “Hasannn! Hasanımmm. Sait yetiş, Zeynep’im, Hüseyin’ im gibi Hasanım da gitti!” feryadı gökyüzüne yayılmıştı.

Birkaç saat sonra diğer cenazelerle birlikte Hasan’ın da cenazesi define hazırlanmıştı. Annesinin ve babasının kollarından koparılan Hasan, denize bırakılmıştı. Denize atılan oğlunun cenazesini dalgaların nasıl yuttuğunu gören Hatice çılgına dönmüştü. Sait ve yolcular Hatice’yi zapt etmekte zorlanmışlardı. Sonra zayıf bedeni acıya, çırpınmaya, feryada dayanamamış, düşüp bayılmıştı.

Kahırlı yüreğinin sızısı, gözünün yaşı, dilinin ağıtı dinmiyordu Hatice’nin. Kaptan kısa tuttuğu konuşmasının sonunda, “Sıraya girin, mavnalara bineceksiniz. Hadi geçmiş olsun. Yeni yurdunuz hayırlı olsun… ” demişti.

Geride bıraktıklarının yaralarını içlerinde taşıyarak yeni şehirlerine ulaşmışlardı.

***

İskelenin ucunda duran Hatice, gözlerini uzaklara dikerek, aylardır bitmeyen ağıtını söylemeğe başladı. Birkaç adım arkasında bekleyen Sait’ in yanan yüreği sessizce Hatice’ nin ağıtına eşlik ediyordu.

“Kızım kızım telli kızım

Sana ne oldu bilmedim

Hiç ömrümde böyle ölüm görmedim.

Ben ölünce beni kim gömecek

…

Mezarım olsaydı

Yol kenarında

Adım yazılsaydı

Mermer taşında.”

05.03.2021/Konya

Paylaş
Etiketler: Daracık sokağın sessizliği
Önceki Yazı

Yuvaların Dağılmasına Seyirci Kalamayız !

Sonraki Yazı

Pandemi Psikoloji

Ülkü TAŞLIOVA

Ülkü TAŞLIOVA

İlişkili Yazılar

Yaşlı Adam Yanıyor
Hasan TANRIVERDİ

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
5k
Boğazımızın Sisi
Hasan TANRIVERDİ

Boğazımızın Sisi

04 Aralık 2025
5k
Göz Gördü Gönül Katlanmadı
Hasan TANRIVERDİ

Yavrularım Yanmasın

03 Aralık 2025
5k
Çiftçinin Çocuğu
Doğa-Çevre

Çiftçinin Çocuğu

02 Aralık 2025
5k
Sonraki Yazı

Pandemi Psikoloji

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap