Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Edebiyat & Sanat Öykü Tefrikaları

Kumsalda Gece

Ülkü TAŞLIOVA Yazar Ülkü TAŞLIOVA
12 Nisan 2021
Öykü Tefrikaları, Ülkü TAŞLIOVA
0
Kumsalda Gece
406
Paylaşma
5.1k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Günbatımının kızıllığı ufuktan göz kırpıyordu. Hafif esen rüzgâr, yağmur yüklü bulutları Karadeniz’ in ötesine sürüklerken o da kırgın yüreğiyle sahil yolunun kaldırımında yürüyordu. Başını kaldırıp süzülerek geçen gri buluta baktı. Gözleri hâlâ parıltılıydı ama o parıltının arka fonunda bir kederin gizlendiği belli oluyordu. Güneşin son ışıkları denize ve gökyüzüne yayılırken, o efkâr yüklü yüreğine bir teselli arıyordu. Güzdü hava soğuktu, arada bir toz halinde hafif hafif yağmur çiseliyordu.

Boşlukta kaybolan bakışlarını kumsala doğru çevirdi. Lacivert denizde ki balıkçı tekneleri tablolar da ki manzarayı canlandırıyordu. Elini uzatsa dokunacak gibiydi. Gördükleri karşısında sıcacık bir gülüş ilişti dudaklarına, içine tatlı bir ferahlık yayıldı. Alçaktan uçan martılar ise ağ çeken teknelerden gelecek nasiplerinin telaşındaydılar. Büyülü manzara kıyıda ki şehri mest ediyordu. Efsunlanmış gibi oraya doğru yöneldi.

Buruk kalbiyle kumsalda kımıldamadan bir müddet öylece durdu. Sonra etrafa göz gezdirdi, gündüz vakti cıvıl cıvıl olan kumsal sanki onun için boşaltılmıştı. Bir birine karışan ayak izleri, ıslak kumlarda mühür gibi duruyordu, oysa yazın kuruyan kumlar hiç bir izi saklamazdı. Az ötede ki Deniz kafe kapanmış, önündeki boş salıncak rüzgârın esintisine boyun eğerek hafif hafif sallanıyordu. Oldu olası severdi salıncakları. Soğukluğuna aldırmadan oturarak ağır ağır sallanmaya başladı. Bakışlarını ufka demir atmış gibi bir noktaya dikti. Salıncak ileri geri sallandıkça, o iyice hüzünlü, derin düşüncelere kapılıyordu. Zihninden “Ne güzel demişler ‘Yazık ki seni çok yüceltmişim, seni yücelttikçe kendim küçülmüşüm.’” diye geçiriyordu. Yine de kalbinin en derin yerinde kendisini hür hissediyordu. “Bir göğüs olsa, başımı yaslayıp masalımı anlatsam. Ama yok.” diye iç geçirerek masum bir hırsız gibi yavaşça yerinden kalkıp, dalgalara doğru yürüdü. Büklüm büklüm olan dalgalar kıyıya vurarak ayakucuna dokunmadan sakince geri çekiliyordu.

Dalgın halinden uyanınca bir an sendeledi, nerede olduğunu bilemedi. İçinin acıdığını, canının yandığını fark etti. Oysa bu manzara ona aşk şiirlerini hatırlatır, romantik duygulara kapılır, gönlünde saklayacağı nice dörtlükler yazdırdı. Bu akşam öylesine soğuk, öylesine ilgisiz, öylesine içler acısı bir sessizlik çöküyordu ki taşa toprağa, aklına ne duygu yüklü bir şiir cümlesi, ne de hoş bir kelime geliyordu. Biraz ileride denize dökülen derenin sesi bile ağlamaklıydı. Mutluluğu özlediğini fark etti. “Hayatım benim elimdeyken neden istediğim gibi yaşayamıyorum?” dedi. Ve güneşin terk ettiği yerden ay yükselmişti.

Başını kaldırdı pırıl pırıl gözlerle aya baktı. Hüzünlü ve kırgın yüreği ferahladı, yeniden umutla doldu. Rüzgârın savurduğu kömür karası saçları omuzlarında dalgalanıyordu. Dikeldi iyice, kadın olmanın iftiharını, gururunu taşıyordu duruşunda. “Bu kadar kırgınlık inançlarıma yakışmıyor, toparlanmalıyım. Ne kadar üzülsem de, insan ahlakının önemli taraflarından biri de bahşedilen hayatın kıymetini bilmektir. Her şeye rağmen onu hak ettiği gibi yaşamaktır. Üstelik tekrarı da yok.” diye içinden geçirdi.

Hava iyice kararmış, deniz siyaha boyanmıştı. Başını yavaşça çevirip etrafa baktı, uzakta ki balıkçı teknelerinin ışıkları, şehrin ışıklarıyla oynaşıyordu. Yoldan geçen arabaların sesini dinledi, dalgaların sesine ulaşamıyordu. Kenarda duran eski kocaman ceviz ağacı da kararmış, rüzgârla sallanıp duruyordu. Bir an içi ürperince “Her şey gündüz gözüyle görüldüğü gibi yerli yerinde. Dalga kıran kayalar, burundaki deniz feneri, uzakta görünen balıkçı barınağı, yol kenarında ki dikenli çalılar, kumsalın ipek gibi yumuşacık kumları ve deniz. Siyah olan gecenin rengi. Üstelik ben siyahı severim, ürpermemeliyim. Mesela bana en çok siyah elbisem yakışıyor. Gömleğimde öyle. Bir de siyah saçlarım. Ne güzel. İnsanın içinin karası başka, siyah başka. Üstelik gece siyah olmasa gökyüzünden billur avize gibi sarkan yıldızlar nasıl bu kadar güzel gözükebilirler ki? O karanlığı ve siyahı sevmez. Oysa düşüncelerinin çoğu içinin karasında gizli. Yoksa beni niye bu kadar üzsün ki? Ya gelip beni almazsa… Ama yapmaz bunu.” diye kendisini tabiatın koynunda güçlü kıldı. İçinde kıpırdaşan korkuya yenik düşmedi.

Ayakkabılarını çıkararak birkaç adımla serin dalgalarla buluştu. İçi titredi bir an. Dudağının kenarından süzülen tebessümle gecenin yakamozunu izlerken  “En büyük zenginlik sevgi değil mi? İnsan da, Tanrı da, var olan her şey de onunla seviliyor, onunla anlam kazanmıyor mu? Mesela yakamoz ben sevdiğim için ne kadar güzel, ne kadar romantik gözüküyor. Ya sevmeseydim ne anlamı olabilirdi ki?  Anlayamıyorum neyin kibri neyin acımasızlığıdır bu. Nasıl da kırgınım ona. Düşman değilim ama kırgınım. İnsan diline şerbet yakışırken, neden zehir döker bilemiyorum… Oysa sevmek ne güzel bir duygu, zarif, terbiyeli ve ince… Belki de ona duyduğum bu sevgidendir çabuk kırılışım…” dedi. Ayaklarına çarpan dalgaların soğukluğuna aldırmadan ruhunu saran hüzünle geceyi; dalga seslerinin uğultusunu, ara sıra bulutlara gizlenen ayı seyre daldı.

O kendisiyle konuşurken, rüzgâr denizin yüzünde, ak yeleli atlara benzeyen dalgaları kıyıya sürüyordu. Yüzünde ki manidar tebessümle “Deniz gelini olup, köpük köpük dalgalara binsem, kıyısız okyanuslara yol alsam. Sonra arkamdan o da gelse, tutsa elimden yol alsak huzura. Kibirden uzak, kötülükten uzak, namertlikten uzak yerlere varsak. Ama biliyorum ki bu sadece hayalimde kalacak. Kalsın.” diye düşünüyordu.

Sabahki yolculuktan içinde kırık hatıralar kalmıştı. Eşinin dedikleri, bakışları, alaylı gülüşleri hafızasında derin iz bırakmıştı. Mahcup olmuştu bir an, dünya da ki varlığından utanmıştı. Bir anda bütün dağları yerle bir olmuştu, kahramanı zavallı durumuna düşmüştü gözünde. Onun o hali içindeki bütün ışıkları söndürmüştü. İnsanın insandan üstünlüğünü, büyüklüğünü hangi metre ölçüyor, hangi terazi tartıyordu da, kendisi bu ölçülerin gerisinde kalmıştı. Birçok şey asaletle gelmeyip, sonradan elde edildiği için mi bu hale sokuyordu insanı.

Etraf iyice sessizleşmişti. Her yer mezarlık suskunluğundaydı. Gecenin içindeki yalnızlığını düşününce “Kimse bir şeyi toplayıp götürmüyor bu dünyadan, son başlayarak, herkese eşit olan adil ölüm gelince senin yükün kibrin olacak. Ben her zaman olduğu gibi affediyorum seni. Ulu bir mahkemenin varlığını hatırlasan keşke.” dedi.

Ortalık iyice zifiri karanlık olmuştu, deniz ve dağlar korkutucu görünüyordu. Hava, yavaş yavaş değişerek iyice üşütmeğe başlamıştı. Gururuna yediremese de eve dönmek istiyordu. Saati merak etti. Elini montunun cebine soktu. Telefonunu çıkarıp baktığında telaşlandı. Saat epeyce geç olmuştu. Eşinin aramalarına bakarken telefonun ışığı parladı. “Sessizde unutmuşum.” diyerek yeşil düğmeye dokundu. Karşı taraftaki sese “Kumsaldayım. Olur, bekliyorum.” diyerek cevap verip kapattı.

Telefonda eşinin sesini duyunca sevinmişti. Kederi gecenin koynunda hafiflemişti biraz. “Sevmesini bilmiyor, sevgiden yoksun. Yazık ki sevilmesini de bilmiyor.” diyerek teselli etti kendisini.

Denizin kıyısında ki evler silik birer hayal gibi görünüyordu. Ana yoldan kumsala inene patikanın ucundan gelişini gördü. Yolun sağ tarafındaki böğürtlen çalılarının gölgesi bazen onu görmesine engel oluyordu. Kırgındı kırgın olmasına ama içini bir heyecan kaplamıştı. “Beni merak etmiş.” diyerek içinden sevinse de, onu görünce kahırlanarak dünyanın en zavallı kadını durumuna düştüğünü aklına getirerek sevincinin önüne ket vuruyordu.

Rüzgâr dinmemiş, hafif ve serin esiyordu. Üşümüştü iyice. Ona doğru ağır ağır yürürken garip bir üzüntü ve savrulan duygular içindeydi. Yüz yüze geldiklerinde ağzı açıktı ama konuşamıyordu, dili tutulmuş gibiydi. Onun umursamaz bir tavırla “Düşünmek hindilerin işidir, yürü gidelim.” demesi yıldırım gibi düşüvermişti kumsala.

Ağır ağır yürürken boğucu ve acı bir his ayaklarının ucundan yükselerek, içine, kan damarlarına dağılıyor, boğazının içinde düğümleniyordu. İçinden “Savaşmadan ölmek günah değil mi? Farkında değil misin sevgili? Çok konuştun, çok konuştuk. Duyguları sözlerle eskittik, yıprattık. Hadi sus, susalım artık belki de bütün sır bundadır.” dedi. Onun dinmeyen ekâbir konuşmalarını duymuyordu. Bu duygulara rağmen bir çocuk masumiyetiyle sessizce yanında yürüyordu.

12.12.2020/ konya

Paylaş
Etiketler: EfsunlanmışGünbatımının kızıllığıkumsalLacivert deniz
Önceki Yazı

Zevzeklik

Sonraki Yazı

Hoş Geldin Ramazan…Ey On Bir Ayın Sultanı…

Ülkü TAŞLIOVA

Ülkü TAŞLIOVA

İlişkili Yazılar

Yaşlı Adam Yanıyor
Hasan TANRIVERDİ

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
5k
Boğazımızın Sisi
Hasan TANRIVERDİ

Boğazımızın Sisi

04 Aralık 2025
5k
Göz Gördü Gönül Katlanmadı
Hasan TANRIVERDİ

Yavrularım Yanmasın

03 Aralık 2025
5k
Çiftçinin Çocuğu
Doğa-Çevre

Çiftçinin Çocuğu

02 Aralık 2025
5k
Sonraki Yazı

Hoş Geldin Ramazan...Ey On Bir Ayın Sultanı...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap