Sayfa arkadaşım Tuncay Çimendere der ki;
“Sanalda aşk olmaz, diyoruz. Ama uzaktan eğitimle sanal profesör yetiştiriyoruz.”
İşte sizlere bir handikap daha…
Arkadaşıma, “He valla…” diyesim geldi.
Biz sanal dünyaya 98 windows ile girdik.
Böyle gidişle şu küresel reel alemde nasıl yaşanıyorsa; sanal dünyamızda da iyilikle kötülük yan yana yaşanıyor, yaşanacak da…
Sanal tedavi
Sanal psikoanaliz
Sanal eğitim
Sanal emlakçılık
Şanal imza
Sanal noterlik
Sanal sergiler
Sanal konferans ve paneller
Sanal resmi işler, vs…vs…vs…
Ve daha neler neler…
Hele sanal imam nikahı kıyan
Sanal İmamlar bile varken,
Sanal, yani yalan sevdaların yaşanması öyle normalleşti ki, günümüzde.
Alıştık artık.
Bakın Esra Erol ve diğer programlara!
Sanal aşklar hep başa bela…
Evden kaçan kaçana…
Sunucular deryada balık avlar, gibi kaçanları yakalayıp, ekranlara tutup getiriyorlar.
İşte size bir küçük kareyi sözel resmedeyim:
Soruyor:
“İki çocuğunu bırakıp, neden evden kaçtınız?”
Kaçan kadın yanıt veriyor:
“Aşık oldum.”
Sunucu şaşırıyor:
“Nasıl, ne vakit, hangi arada, zamanda aşık oldunuz? Çocuklarınızın biri 9 aylık, diğeri 2 yaşında?”
Kaçan kadının ağlak kocası araya giriyor:
“Telefon elinden düşmüyordu. Hep sohbet odalarındaydı. Bu kaçıncı evden kaçışı…”
Sunucu şaşırmış bir halde sorusunu yineliyor:
“Tekrar soruyorum. Sizin iki küçük bebeniz varken; nasıl, nerede yabancı birine aşık oldunuz?
Kadın yanıtlıyor:
“Tik Tokla’la tanıştım. Yedi aydır tanışıyoruz. Aşık oldum.”
Sunucu hayretler içinde:
“Ah, ayol siz yüzünü hiç görmediğiniz bir adama nasıl aşık olabilirsiniz? Olur mu öyle şey! Ya sapıksa…ya organ ve kadın ticareti yapıyorsa? Siz nasıl cesaret edip kaçtınız? ”
Kaçan kadın:
“Yüzünü gördüm tık tok ve msn’de. Sapık değil. Beni mutlu ediyor. Bana şiirler yazıp okuyor. Birlikte şarkı okuyoruz. Ben böyle çok mutluyum. Evime dönmeyeceğim.”
Sunucu tepkili ve az da öfkelidir. Yüzünü seyirciye doğru döndürüyor:
“Valla, anlayamıyorum bu insanları. Tik Tok, internetle yüzlerini dahi görmedikleri insanlara güvenip, sanal aşık oluyorlar. Senelerce evli kaldıkları eşlerine güvenmiyorlar. Evden kaçıyorlar. Hem de çocuklarından vazgeçerek. Pes vallahi, pess!”
Kaçak kadın haykırıyor:
“Ben şiddetten kaçtım. Evimde huzur yoktu. Kocam eve yiyecek getirmiyordu. Ailem bize bakıyordu. Ve kocam her gece sabaha kadar internetten tanıştığı kadınlarla sanak aşklar yaşıyordu.”
Koca haykırıyor!
“Yalan söyleme… Yalancısın senn!”
Ve şiddetli tartışmalarla ekranda gürültü kirliliği başlıyor.
Araya avukat giriyor:
“Her ikiniz buraya gelin, sizleri anlaşmalı boşayalım.”
Koca yüksek sesle;
“Avukat hanım. Önce DNA testi yapılsın. Son doğan çocuktan şüpheliyim. Benden olmayabilir…”
Der demez kadın, pişkin pişkin:
“Ohh, yapılsın! Senden değil tabi…”
Ve insanlık tarihinin en yozlaşmış, en ahlâk dışı kavgalarıyla aşkı kirletiyorlar.
Aşk, hak etmiyor bu kirli, çirkin yürekleri.
Emine Pişiren / Kocaeli





















