Artık dillerde sakız oldu, özgürlük. Özgürlük aşağı, özgürlük yukarı. Özgürlük nedir Allah aşkına ?
Kaldırımda yürürken tükürükten resimler çizmek midir özgürlük ?
Parkın çimlerine işemek midir yoksa özgürlük ?
Özgürlük amerikan hippiciliği midir ?
Özgürlük sorumsuzluğun adı zannedilmeye başlandı son yıllarda. Beyinler böyle yıkanıyor sanırım. Aklına eseni yapmak, aklına eseni söylemek ne zamandır özgürlük oldu ki ?
Eskiden buna delilik derlerdi. Şimdi özgürlük diye yutturuyorlar.
Bence özgürlük şudur.
Evrensel doğruları kurma, söyleme, savunma gücüdür özgürlük.
Kontrolsüz güce özgürlük denmez, gücün bilinçle kontrol edilebilirliğidir özgürlük.
İstediğini yeyip içmek, istediğiyle çiftleşmek değildir özgürlük. Nikah masasında veya vicdanında verdiğin sözde huzurlu ve sadık kalabilmektir özgürlük.
Adil olabilmektir özgürlük, yalancının karşısında doğrusunu düzeltebilmektir özgürlük.
En basit menfaat tehdidinde çark etmemek, yalpalamamaktır özgürlük.
Bedenin değil aklın prangalarından kurtulmuşluktur özgürlük.
Ateşte yanmamaktır özgürlük, benden kuyusundan da madde zindanından da kurtulmaktır özgürlük. Gemi de tufan dan korunmaktır özgürlük. Hastalığa sabredebilmektir özgürlük. Bıçağa teslim olabilmektir özgürlük.
07 Nisan 2010 Çarşamba
UĞUR ÖZALTIN


















Uğur Bey,
En zor alan ve kavramı konu edinmişsiniz ve başlarken de muhtemel eleştirileri yumuşatma yoluna gitmişsiniz; “bence özgürlük şudur” diyerek işin “bence”liğini kayıt altına almışsınız. Yani özgürlük kavramı ve sorununun herkes için “bence”si olduğu gerçeğidir.
Dedim ya; en zor alan ve en zor kavram özgürlük.
BENCE den kast ettiğim benim açımdan, benim penceremden özgürlüğün tanımı böyle.
Parkta çimlere işeyen de kendince özgür zannediyor ama parka eşekler de, kediler de, köpekler de işiyebiliyor.
İşte esas var olan insani özgürlük kavramı ne olmalı ?
İnsanın özgürlüğünde aklına eseni yapmak değil evrensel gereklilikler göz önüne alınarak yaşanabilir.
Uğur Bey, yazınızı hakikaten çok beğendim.
Kısa cümlelerle çok şey anlatmışsınız…
Malesef insanların ‘Özgürlük’ dedikleri kavram, kimileri için nefsi firavunlaştırmaktan başka birşey değildir.
Ahmet Bey’in dediği gibi, özgürlük ‘bence’ diyebilmektir… Ve benim aklıma gelen ilk şey ise,
özgürlük, saldırıya uğramayacağından emin olarak sokakta dolaşabilmektir…
Adamın biri büyük bir bilge olarak ün salmış kralına gider ve ona şunu sorar: “Efendim, söyleyin; hayatta özgürlük var mıdır?”
“Elbette” der kral, “kaç bacağın var senin?”
Adam, bu soruya şaşırarak şöyle bir kendine bakar ve “iki, efendim,” der.
“Pekala, tek bacağının üstünde durabilir misin?”
“Elbette.”
“Dene o halde. Hangi bacağının üstünde duracağına karar ver”.
Adam biraz düşünür, sonra sol bacağını kaldırır ve bütün ağırlığını sağ bacağına verir.
“Tamam,” der kral, “şimdi de öteki bacağını kaldır.”
“nasıl? Bu imkansız kralım!” der adam.
“Gördün mü işte?” der kral, “özgürlük budur. Sadece ilk kararı almakta özgürsün. Ondan sonrasında değil”.
(Tiziano Terzani-Atlıkarınca)
Zehra hanım yorumunuza çok teşekkür ederim.
Anlattığınız hikaye beni düşündürdü.
İlk kararda özgür isek bu KALU BELA daki kararımız sanırım.
Ondan sonrasında ki hayatımızın Zahir halidir