Zaman içerisinde öğrenilen bilgiler, geleceğe aktarılmak üzere sahnenin raflarına sığınıyor. Raflara sığınan bu bilgi birikimi bir milletin kültür değerleridir.
Kültür değerleri; duvarlara çizgiler, meydanlara heykeller ve kağıtlara resmedilir. Bu çalışmalar tarihe mal olurken, geleceğe de miras bırakılmış olur. Bu tür değerleri, belleğimizde sürekli depolamak, mümkün olmayacağı için, müzeler ve çeşitli salonlardaki raflar bilgi birikimi simgeleridir. Bu simgeler sayesinde belleğimizi meşgul etmiyoruz. İsteyen raflardan, bilgilerle ilgili eserleri alıp kullanma şansına da sahiptir. Ayrıca eseri görmüş olacaktır.
Bu sayede kültürel değerler, millete mal olurken, canlılığı da korunacaktır. Geleceğe aktarılma da gerçekleştirilmiş olacaktır. Çünkü insanların geleceği düşünülmelidir.
Dünya milletleri tarihi mirası geleceğe aktarmada çok hassastır. Onun için, müzeler modern şekilde yapılarak tarihi mirasın korunması gerçekleştirilmektedir. Önemli görevleriyle müzelerin işlevleri artarak devam edecektir. Müzelerde raflar tarihe tanıklık edecek yapılardır. Yaşayan tarih raflar demektir.
Milletler, müzeleri, yaşayan tarihi ve tarihi rafları ile değerlidir. Bu değerlerin satın alınması mümkün değildir. Çünkü bu değerlere insanlar sahip çıkmaktadırlar. Sahip çıkıldığı sürece de dünya milletleri arasında önemli yer edinilecektir.
Ayrıca milletin kültürü gizli değildir. İsteyen alır, araştırır ve beğenir. Milletlerin kültürel değerlerini başkaları da kullanmış olur. Etrafına kutsal sınır çizen milletler, çemberde demektir.
Tek adam ve otoriter yönetimler, insanları köle yerine koyan sistemin savunucuları oldukları için, millet kültürünü benimsemez. Yaşayan canlı tarihi de kabul etmez. Çünkü diktatör hoşlanmadığı bir düzenin devam etmesini istemez.
Kültürel değerler, bilimsel verilerle desteklenirse kalıcı olur. Aksi hâlde yöresel kalır ve kaybolmaya daha kolay yüz tutar. Bilimsel verilerin kullanılmasını topluma sunmak gerekir. Bilimsel çalışmalar ilim ve fen ile olur. Buradan çıkan sonuç; bir millet kültürüne ne kadar sahip çıkarsa çıksın, bilime vereceği değer kadar ayakta kalır.
Kültürel yönden çökmüş, ayakta kalamamış toplumlar yok olmuşlardır. Anadolu da yaşayan çeşitli kültürlere sahip toplumların bugün mezar taşları vardır. Bilimsel çalışmalarını dünya milletleri seviyesinde yapmazsan sonun bellidir.
Sahnenin raflarından günümüze kadar aktarılmış bilgi birikimleri sayesinde, geçmişteki kültürler hakkında bilgi sahibi oluyoruz.