21 Günde Değişebilme Mucizesi..

Bu hafta sonu Ankara’ya Eğitim Seminerine gittik, iki gün ailemizden uzak kalarak.

‘Kişisel Gelişim Eğitimi’ydi aldığımız.Bizler, Kamuda yönetici pozisyonunda görev yapan, en alt temel taşları oluşturuyoruz.

Dinleyicilerin kulağını ahenkle okşayan müziği üreten orkestrayı yöneten Şef’leriz.

Yani; Evrak işlemini bir yemek olarak örneklersek,

Bin bir zahmetle pişirdiğimiz çorbayı patronumuza sunduğumuzda, tadı beğenilmediği takdirde, o çorbayı dökerek, taaki beğenilene kadar çabalayan emektar Kamu çalışanlarıyız.

Onun için gelişimde eğitim önemlidir.

Biz İnsan taşıyan Toplu Ulaşım Yöneticileriyiz.

İETT demek; Otobüs demek + yol demek + yolcu demek + İş demek + İşçi demek + İşletme demek = Bütün bunların İletişimi demek..

İşte biz de İstanbul halkına daha iyi hizmet üretebilmek adına, iyi iletişim kurabilmek için kaliteli bir eğitimden geçtik.

Şehrin stres ortamından uzak, ormanın ortasındaki kampta seminerimiz dolu dolu geçti.

Gözlerimiz yemyeşil doğayla büyülenirken,
Ciğerlerimiz tertemiz oksijenle doldu..

Kulağımıza anlayacağımız dilden fısıldayan harikulade bir eğitimcinin bilgi ve tecrübeleri beynimizde yankı buldu..

Uzun yolculukta giderken ve gelirken yüreğini bizlerle paylaşan Yaşam Koçu’muzun pozitif enerjisiyle yüklendik.

Teşekkürler Füsun Paşa Hocamız..

Teşekkürler Dr. Hayri BARAÇLI Genel Müdürümüz..

Bakınız
Seminerde Neler Öğrendik:

Hayatın bir değirmen gibi olduğunu,
Olumlu düşünmeyi, olumlu konuşmayı, olumlu davranmayı..

Değişimi seçmeyi, cesaretlenip silkinebilmeyi, bakış açımızı değiştirmeyi,
Ben çok değerliyim, ben güçlüyüm, ben kendime güveniyorum, etiketlerini kullanabilmeyı
Hayatımızdan kötü etiketleri çıkartıp, iyi etiketleri takmayı..

Sevgiyi, saygıyı, nefreti, öfkeyi 21 gün boyunca tekrarlandığımızda vücudumuzun tüm bu duygularla donandığını,
Bunun için 21 günlük olumlu düşünerek, olumsuzluklardan kurtulabileceğimizin mucizesini öğrendik..

Duygularımızı yönetmeyi,
Zamanın çok önemli olduğunu ve insanların tek paylaştığı şeyin durdurulamayan ‘zaman’ın olduğunu,
Zamanı doğru kullanmayı, zamanı planlayarak daha başarılı olacağımızı,
Sorun odaklı değil, Çözüm odaklı olmayı,
Neden sorusu yerine, Ne yapabilirim i,
İnsana değer vermeyi,
İnsanlara eşit davranılması gerektiği,
İsyan etmemeyi, vicdanlı olmayı,
Stresin tüm hastalıkların anası olduğunu ve stresten kurtulmayı,

Kamuda çalışan tüm personelin bu tür eğitimlerden geçirilmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladık.

Bütün bunları Güzel yönetici ve güzel insan olmak için can kulağı ile dinledik, özümledik…

Bu Eğitimde, Birde Farkında Olmadan Kazandıklarımız vardı;

İşyerindeki patırtılı gürültülü tartışmalarımıza inat,
Burada sessiz sakin ve nezaketle biribirimizi iyi anladık..

Telefonda sesini duyup ta kendisini göremediğimiz iş arkadaşlarımızla
Tanışma fırsatını bulduk.

İş ya da durum icabı zoraki tebessümle merhabalaştığımız dostlarımız hakkındaki
Kanaatimiz değişti,
Çalıştığımız Kurumun imkânlarından bizlerin de faydalandırıldığının,
Mutluluğunu yaşadık.

Bulunduğu şehrin dışına hiç çıkmamış, toplu olarak arkadaşlarıyla oturup yemek yememiş, evinden uzak, ilk defa otelde odasını bir arkadaşıyla paylaşan insanların
Nasıl kaynaştığını gördük.

Üst düzey amirlerimizin, alt seviyedeki personeli ile aynı masa etrafında yemek yiyebildiğini,
Aynı lobide sıcak sohbette
Şakalaşabildiğine,
Aynı otobüste karşılıklı anlatılan fıkrada kahkahalar atılabildiğine
Tanık olduk.

Doğrularımızı tartıştık,
Yanlışlarımızı gördük,
Değişebilmeyi gördük,
En önemlisi de
Eğitimin şart olduğunu gördük.

Eğitimin yanında sosyalleşmenin de şart olduğunu gördük.

Akademisyen bir İta amirinin yöneticilik farkını gördük..

Her ne kadar beynimizin yarısını meşgul eden maddi sıkıntılarımıza çözüm bulamadık
Ama,
Bedenen, ruhen ve beyin sistemimizin resetlenerek Stresten kurtulmuş bir moral dopingiyle,
Güzeli gördük Güzel düşünceler edindik ve Güzel İstanbul halkına, Güzel hizmetler üretebilmek için,
Görevimizin başına, Gülen memurlar olarak döndük..

Mehmet BALLI Araştırmacı Yazar.