MAKLUBE’yi duymamıştım ki; ne olduğunu bileyim. Meğer çalakaşık yenen etli-pilavlı “FETÖ AŞI”ymış.
Fetö’nün “Muhterem hoca Efendi” olduğu yıllarda, camiaya “iktisap” maklubeye ortak kaşık sallamakla başlarmış-mış.
Bu işin FETÖ ile iktisabını (bağlantı demek-miş), kamuoyundaki pek çok kişi gibi Muhterem Bakan Gül’ün, gümbür gümbür itirafları ile öğrendik.
İtiraf edeyim- tüylerim üşüdü.
“Daha düne kadar FETÖ’cülerle aynı maklubeye kaşık sallayanlar, bize FETÖ ile mücadele dersi vermeye kalkmasın”.
Şafak attı, şimşek çaktı beynimde, yüreğimde. Tirim tirim titremem de bundan…
Şükrettim, bugüne dek maklubeyle tanışık olmayışıma, hele ki kaşık sallamamışlığıma.
Ne var ki bir sürü soru da takılmadı değil aklıma… Muhterem Bakan yanımda(ymış) gibi sorayım istedim:
* Maklubeye ortak kaşık sallamaya “Yağan yağmurda beraber ıslanmak” dahil miydi?
* Ayni yolda., aynı menzile doğru beraber yürümek de var mıydı işin içinde?
* Mezardakileri bile sandık başına çağırmak….?
* Ayni dağın yeli, ayni bağın gülü olmak… Dahil miydi, değil miydi…?
Ortaklığın yöntemlerine dolaylı olarak vakıf olsak da, öğrendik ki, maklubeye ortak kaşık sallamadan ortaklığa fiili duhul olamıyormuş meğer.
Bu öğretisiyle borçlandık Muhterem Bakan’a… Hem de herbir harf için kırk yıl üzerinden 7 harfli “Maklube” karşılığı 7×40 = 280 yıl kölelik yükümlülüğümüz doğdu Muhterem Bakan’a.
*
AMMA VE LÂKİN…
Sayın Bay Bakan Gül;
Sen ki “Adalet” dağıtan bir kurumun zirvesindesin. “Adaleti ben dağıtmıyorum ki..” deme sakın. Adaletin terazisini tutan sen değilsen de, adaletin/hukukun “Adil” olmasını düzenleme görevini üstlenmiş kurumun siyasi ayağı senin kucağında. Hukuk adına uçan kuştan, Fırat kıyısında hakkı yenen kuzudan, adalet terazisinin kırılan okundan, masaya vuran tokmağın sadasından SEN sorumlusun.
Kendi iradenle itiraf ettiğin “Maklubeye ortak kaşık sallayanlar”a “ne olmamışlığı”nın cevabı kimde?
Adaletin kimilerine kör sağır dilsiz kesildiğinin mutlak ifadesi değil mi SEN’in itirafın?
Düne kadar aynı maklubeye kaşık sallayanlar’a ne oldu? Söylemimizin çıkış kaynağının altındaki gerçek, adalete güvenin %35’lere düşmesindendir
Bunun hesabını sizce bu halk kimlerden sorsun?
Biliyoruz ki; bir gazete köşesinden haykıran “Yargıdaki tehlikenin farkında mısınız?” çığlığına bozuldunuz.
(Tam da sözün burasında, devri iktidarınızda bu tümcenin soruşturmalara konu olmuşluğunu da hatırlatalım istedik. Şimdi açıktan söylenebiliyor. Daha mı demokrat oldunuz ne? Yoksa başkaldırılar mı arttı?)
Biliyorsunuz, devam var o tehlikeye dikkat çeken cümlenin:
“FETÖ’yle mücadele eden hakim ve savcılar kızağa çekilirken, onların yerine telefonunda Bylock çıkanlar, Bylock listesinden isimlerini sildirenler, darbeci akrabası olanlar ve benzerlerinin getirildiği…”
İşte, cevap bekleyen peşpeşe sorular:
*Bu suçlamaların hedefinde kim var Sayın Bakan?
*“Feto borsası kuruldu” diyen kişiye verilen cevabı duymak isteriz
* “Parsel parsel” suçlamalarının cevabı ne oldu ki?…
*”Allah da milletimiz de affetsin!” itirafları sonrası ne oldu?
* “Biz FETÖ’nün kitaplarıyla büyüdük!” diyenler de mücadelenize dahil mi edildi yoksa YCE makamlarla ödüllendirildi mi?
*Maklubeye kaşık SALLAMAYAN “kimler vardı ki, camianın içinde?…
****
Bakınız Sayın Bakan; şu cümle de sizin… Hem de maklubeye ortak kaşık sallayanlara ayar verdiğiniz o paragrafın içinde:
“Bu örgütün sadece yargıya, orduya, Emniyet’e sızdığı sanılmasın…”
Bu cümlenin devamını nerelere kadar giderse oralara kadar götürsenize Muhterem Bakan… Y ap bunu!… Ordu… Yargı…Eğitim… Emniyet, Ticaret…
Her yere sızmış da bu MERET, o kadar aptal ki, asıl suyun başı SİYASET’i es geçmiş.
*
Maklubenin başındaki kaşık kavgası nasıl olsa iyice alevlenir bir gün ve bu itiraf da elbet girer dava dosyalarına…
*
Bıraksın herkes şapşalca söylemleri: Söylersem kıyamet kopar… Dökersem bildiklerimi yer yerinden oynar… Açıklarsam insan içine çıkamazlar…
Herkes, kendisi dışındaki herkese “ULAN HEPİNİZ ORDAYDINIZ BE!!” demeye getiriyor. Oysa ADALET, gemisini kurtarmak için konuşanları değil, bildiklerini adam gibi anlatacak BABAYİĞİTLER ARIYOR.